19 Haziran 2022 14:36

İşçiler Ukrayna’yı savunuyor, Ukrayna devleti işçileri savunmuyor

Ukrayna iş gücü piyasası savaştan çok önce işçi dostu bir alan değilse de, şimdi daha da istikrarsızlaştırılacak, kuralsızlaştırılacak ve işverenlerin beklentilerine daha da uygun hale getirilecek.

Fotoğraf: Mykhaylo Volynets/Facebook

Paylaş

Małgorzata KULBACZEWSKA-FİGAT
links.org.au

Ukrayna hükümeti, savaşın gölgesinde, yirmi yılı aşkın bir süredir planlanan ancak çeşitli nedenlerle bir türlü hayata geçirilemeyen çalışma reformları için bastırıyor. Ve bunlar işçi sendikalarının uğruna mücadele ettiği reformlar değil. Belki de “karşı reformlar” terimi daha uygun olacaktır: Ukrayna iş gücü piyasası savaştan çok önce işçi dostu bir alan değilse de, şimdi daha da istikrarsızlaştırılacak, kuralsızlaştırılacak ve işverenlerin beklentilerine daha da uygun hale getirilecek.

Mart ayında parlamento 2136 sayılı Yasa tasarısını -yani Savaş Koşullarında Çalışma İlişkileri Yasası’nı- oyladı ve Volodimir Zelenskiy de imzaladı. Resmi olarak bu yasa, çatışmalardan ağır bir şekilde etkilenen ve önceki ölçekte faaliyetlerini sürdüremeyen şirketlere yardımcı olmayı amaçlayan geçici bir tedbir. Ancak devletin yardımı sübvansiyon, kredi ya da ayrıcalıklı vergi oranlarından oluşmuyor. Ukrayna devleti, bu önlemlerin hiçbiri için kaynağı olmadığını öne sürüyor gibi görünüyor. Bunun yerine, patronların ellerini işçileri sömürmeleri için serbest bırakıyor. 

İş Hukuku Uzmanı ve Sotsialny Rukh (Sosyal Hareket) adlı sol örgütün liderlerinden Vitaliy Dudin, “2136 sayılı Yasa tasarısı işverene ‘İş sözleşmesini askıya alma’ hakkı veriyor. Bu, işçinin ne (resmi olarak) işten çıkarılacağı ne de ücretinin ödeneceği anlamına geliyor. Ayrıca tasarı, işverenlere halihazırda yapılmış olan işler için ödeme yapmama şansı veriyor. Savaş olayları nedeniyle zamanında ödeme yapamadıklarını söylemeleri yeterli olacaktır. Onları ödemeye zorlayabilecek bir kurum yok” diyor “Hepsi bu kadar da değil: İşveren artık işyerinde var olan her türlü toplu sözleşmeden vazgeçme hakkına da sahip. Hiçbir gerekçeye gerek yok” diyor. 

Dudin’e göre sonuçlar çok açık: “Ukrayna devleti kritik bir durumda işçilerin değil iş dünyasının çıkarlarına öncelik veriyor.”

İşçiler toplumun çoğunluğunu oluşturuyor olabilir -her toplumda olduğu gibi- ancak siyasi hayatta yeterli bir temsiliyetleri yok. Volodimir Zelenskiy’nin partisinin adı olan Halkın Hizmetkarı, kulağa acı bir ironi gibi geliyor. Bu, “hizmetkarların” aşırı neoliberal politikaları savunduğu, daha fazla deregülasyon talep ettiği ve çalışan insanların felaket durumuyla ilgilenmediği ilk sefer değil.

SAVAŞ GÖÇÜNDEN ÖNCE İŞ GÖÇÜ VARDI

Rus işgalinden önce milyonlarca Ukraynalı işçi, en fakirleri olan Bulgaristan ve Romanya’nın bile ortalama bir işçiye, kendi ana vatanlarından çok daha iyi kazanç sağladığını çok iyi bilerek AB ülkelerine göç ediyordu (ve sadece onlara değil). Komşu Polonya favori bir tercihti. Coğrafi olarak yakın, kara yolları ve demir yolları ile Ukrayna’ya mükemmel bir şekilde bağlı, Ukraynaca ve Rusça konuşanlar için öğrenmesi oldukça kolay bir dile sahip olan bu ülke, 2019 yılında 2-3 milyonluk bir Ukraynalı işçi topluluğuna sahipti. Bazıları Polonya’da birkaç ay çalıştıktan sonra Ukrayna’daki ailelerinin yanına dönerken, diğerleri kalıcı olarak kalmaya kararlıydı. Polonya’nın işçi haklarıyla ilgili ciddi sorunları olsa da, Ukrayna ile kıyaslanması zor.

Vitaliy Dudin, “Polonyalı ve Avrupalı aktivistler çalışma koşullarını daha iyi hale getirmek için mücadele ederken, biz en temel güvenceleri elde etmek için mücadele ediyoruz” diyor: “Düşük ücretler ekonomimizi neredeyse boğuyor. Ayrıca Ukraynalı işçilerin yaklaşık yüzde 20-30’u ‘kayıt dışı’ olarak istihdam ediliyor.”

Devlete ait bir işletmede, ekonominin kritik sektörlerinden birinde çalışmak bile istikrarlı bir maaşı, iyi bir yaşamı garanti etmiyor. Dudin’in de belirttiği gibi, düzenli olarak ödeme gecikmeleriyle karşılaşan meslek gruplarından biri de kömür madencileri. Ukrayna enerji sektörünün güvencesi onların zor ve güvensiz işleridir. Yine de savaştan önce devletin onlara 4 milyar Ukrayna grivnası ya da 136 milyon dolar ödenmemiş maaş borcu vardı.

Madenciler, en umutsuz eylem olan yer altı protestosu da dahil olmak üzere düzenli olarak spontane protesto eylemleri düzenliyorlardı. Bir başka büyük yer altı protesto eylemi de 2020 yılında, uluslararası öneme sahip demir madenciliğinin merkezi olan Kryvy Rih’de gerçekleşti. Eskiden devlete ait olan ve dört demir madeni ile bunlara bağlı fabrikalardan oluşan KZRK’de çalışan bir grup işçi, ücret artışı talebiyle madenlerde bir aydan fazla zaman geçirdi. Eylemden önce maaşları 1000 avro seviyesine bile ulaşmamıştı. Şehirde eş zamanlı bir protesto düzenleyen iş arkadaşları ve aileleri yanlarında “Onur 1000 avrodan başlar” yazılı bir pankart getirdiler. Ukrayna’da Haysiyet Devrimi olarak adlandırılan Euromaydan etkinliklerine dair açık bir ipucu -ve bir soru: İnsanlar sıkı çalışmaları karşılığında bu kadar düşük ücret alıyorsa gerçekten ulusal haysiyetten bahsedebilir miyiz?

ABD VE SAAKAŞVİLİ’NİN HAZIRLADIĞI YENİ TASARI

Görünüşe göre Ukraynalı milletvekilleri için ortada bir çelişki yok.

2136 sayılı tasarıyı sunduktan sonra 5371 sayılı tasarı üzerinde çalışmaya başladılar. 2136 birçok işçi tarafından sert ama vazgeçilmez bir önlem olarak görülürken, 5371 sayılı tasarının devam eden savaşla hiçbir ilgisi yok.

Tasarı iki yıl önce Mihail Saakaşvili tarafından kurulan bir STK olan Basit Kararlar ve Sonuçlar Ofisi tarafından, USAID (ABD uluslararası yardım örgütü) ve bir işveren sendikasının da katılımıyla, Ukrayna hükümetine mevzuat konusunda danışmanlık yapmak üzere hazırlandı. Tasarının ana fikri, küçük ve orta ölçekli işletmelere (250 personele kadar) azami esneklik ve deregülasyon getirmek. Projeye göre, her çalışanın çalışma ve ödeme koşulları kendi bireysel iş sözleşmesi ile belirlenecek. İşverenin basitçe sona erdirebileceği bir sözleşme.

Vitaliy Dudin, “İşverenler bu sözleşmelere her şeyi yazabilecekler” diyor: “Örneğin, bir çalışanı boş bir günde işe çağırma hakkını güvence altına alabilecekler. Ayrıca derhal işten çıkarma gerekçeleri de ekleyebilirler ve bunun sonunda ne olacağını hayal etmek bile istemiyorum. Düşmanca bir bakış mı? Kıyafet kuralı ihlali mi? Neden olmasın, 5371 sayılı Yasa ile her şey mümkün.”

Dudin, en büyük ve en güçlü işverenler tarafından bile maksimum esnekliğin kullanılabilmesi için büyük şirketlerin yapay olarak 250 kişilik daha küçük kuruluşlara bölüneceğini tahmin ediyor. Ukrayna iş dünyasının kendi konumunu güçlendirmek için her fırsatı değerlendirdiğinden hiç şüphesi yok

“Bu yasalarla işverenler ve çalışanlar arasındaki denge yok ediliyor” diye özetliyor ve savaştan önce de denge olmadığını ekliyor. Bunun tek nedeni, çalışanların her zaman zayıf taraf olduğu kapitalist iş/sermaye ilişkilerinin mantığı değil. Ukrayna’da özellikle işçi haklarını savunmaya adanmış bir devlet kurumu bulunmaması nedeniyle de. İş gücü piyasasıyla ilgili konular Ekonomi Bakanlığının alanına giriyor ve aynı bakanlığın girişimciliğin gelişmesini ve işverenlerin haklarını savunması gerekiyor. Dudin, “Bu bariz bir çıkar çatışmasıdır ve iş dünyasının talepleri daha fazla dikkate alınarak çözülüyor” yorumunda bulunuyor.

SÖMÜRÜ SERBEST GREV YASAK

Sotsialny Rukh, halihazırda 2136 Yasa’sını kullanan Ukraynalı işverenlerin bir kara listesini oluşturdu: İş sözleşmelerini askıya alan, insanları işten çıkaran veya toplu sözleşmenin bir kısmından vazgeçenlerin. Bunların arasında demir çelik devi olan ArcelorMittal Kryvyy Rih de bulunuyor. Sendikacılar, medyada yayımlanan ve/veya işçilerin kendilerinden gelen bilgileri kullanarak kara listeyi derliyor. Ve listenin henüz eksik olduğundan oldukça eminler.

Sendikaların şu anda yapamayacağı şey sokak protestoları ya da grevler; bu da 2136 sayılı Yasa tasarısında yer alıyordu. 5371 sayılı Yasa tasarısını durdurmak için ise Ukraynalı milletvekillerine yönelik çağrılar yayımlıyorlar ve bu yasanın devletin Avrupa hedeflerini engelleyebileceğine dikkat çekiyorlar. Ne de olsa Avrupa, neoliberal düşünceden etkilenen farklı devletlerdeki kendi karşı reformlarından sonra bile, Ukraynalı politikacılar tarafından savunulduğu gibi deregülasyona yakın bile değil. 5371 sayılı yasa tasarısı, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) sözleşmeleri bir yana, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı ile dahi çelişiyor.

Bu tür argümanlar Ukraynalı işçileri daha fazla aşağılanmaktan kurtarabilecek mi? Bunu yakında öğreneceğiz, zira parlamento çoğunluğu 5371 sayılı tasarının bir an önce oylanması için baskı yapıyor. Bunun yerine ne tür çalışma yasalarını oylamaları gerektiğini sorduğumda Vitaliy Dudin’in hiç şüphesi yok: “İşçilere, şirket onlara hak ettikleri maaşı ödemediğinde çalışmayı bırakma hakkı verilmelidir. Ayrıca ayrımcılığa ve mobbinge karşı korunmaya, sendika temsilcilerinin daha iyi korunmasına ihtiyacımız var. Ayrıca Ukrayna yasaları sendikaların şirket yönetiminde söz sahibi olmasına izin veriyor. Bunu unuttuk ve bu hükmün hayata geçirilmesi için mücadele etmeliyiz. Ben prensip olarak şirketlerin devlet tarafından desteklenmesine karşı değilim. Ve evet, gerçekten de yıkılmış ve devletin yardımı olmadan devam edemeyecek şirketler var. Ancak bu yardımın işçileri aşağılamaktan ibaret olmamasını ve çalışma standartları konusunda iyi örnek teşkil eden şirketlere yapılmasını istiyorum.”

ÖNCEKİ HABER

TÜMTİS Adana Şubesi Genel Kurulu: Asgari ücret komisyonu bir an evvel toplanıp kayıpları gidermeli

SONRAKİ HABER

Mimarlar Odası Denizli Şubesi kira artışlarına sosyal belediyecilik önerilerini sundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa