Ford’un kârı, işçinin yoksulluğu katlandı
Sadece 1 işçi üzerinden 9 ayda 466 bin lira, 2022’nin ilk 3 ayında 2 milyar 801 milyon 779 bin lira kâr elde eden Ford’da 12 yıllık bir işçinin cebine yoksulluk sınırının yarısı giriyor.
Ekran görüntüsü Ford Otosan'ın tanıtım videosundan alınmıştır.
Arzu ERKAN
Kocaeli
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay arasında, AKP genel merkezinde gerçekleştirilen “sürpriz” görüşme, asgari ücrete ara zam tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Atalay yapılan görüşmeye dair değerlendirmelerinde zam oranı vermekten kaçınırken, Türk-İş’in mayıs ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre açlık sınırı 6 bin 17 lirayla asgari ücretin 1764 lira üzerinde. Ara zam beklentisi içerisine sokulan asgari ücretli zamlar nedeniyle temel tüketim ürünlerine bile erişemezken peki sendikalı işçiler açısından tablo nasıl? Bu soruya yanıtı Türk-İş’e bağlı Türk Metal’in örgütlü olduğu Ford Otosan’da çalışan bir işçinin evine misafir olarak arıyoruz. İşten atılma kaygısı nedeniyle Cem adını kullanacağımız işçi, 12 yıldır Ford’da çalışıyor. Eşi Ayşe ise 3 ay önce çalıştığı gıda fabrikasında performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek işten çıkarılmış. Cem ve Ayşe daha 2 yıllık evliler, 2 yıldır da evlilik hazırlıkları sırasında yaptıkları borçları ödüyorlar.
2021-2023 MESS grup sözleşmesinin ikinci 6 ay zammı ile birlikte Cem’in saat ücreti 37.77 liraya yükselmiş. Cem çıplak ücretinin ne kadar olduğunu bilmiyor, her ay bordrosunu eline alıp ‘Tamam bu sefer ayrıntılı inceleyeceğim’ dediğini aktaran Cem, birçok kalemde yapılan kesintileri görünce ‘aman’ deyip bir köşeye attığını ifade ediyor. Cem “12 yıldır fabrikadayım daha çıplak ücretimi bilmiyorum. Çünkü bir şekilde hep giydirme yapılıyor. İkramiye, yakacak yardımı, erzak yardımı, sosyal yardımlar... Böyle bir sürü kalem. Bir de kesintiler var tabii. Yok SGK, yok gelir vergisi matrahı, yok vakıf kesintisi, yok BES kesintisi, sendika aidatı... Bordroya bakıyoruz kimse bir şey anlamıyor. Sonra ‘Aman boş ver’ diyoruz, nihayetinde cebimize giren paraya bakıyoruz” şeklinde konuştu.
‘20 SAAT FAZLA MESAİYLE ALDIĞIM PARA 9 BİN 450’
Türk-İş’in mayıs ayı araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 19 bin 602 lira. Geçen ay 20 saat fazla mesaiyle eline 9 bin 450 lira geçen Cem çocukları olmadığı için kendini şanslı sayıyor. Cem, “Ayşe 3 ay önceye kadar çalışıyordu. Eve iki maaş girdiği için durumumuz daha iyiydi. Şimdi gün geçtikçe kötüye gidiyoruz, nasıl dayanacağız bilmiyoruz. Geçen gün Ayşe ile dışarı çıktık. Canım fırında makarna çekti, Ayşe çok güzel yapar. Önce bir indirim markete gittik, 700 gr kaşar peyniri 79 lira, diğerine uğradık onda da fiyat aynı. Üçüncü markette 1 kilosu 100 liraydı. Boş ver yemeyelim dedik, marketten makarna aldık çıktık” dedi.
Cem’in bir yıldır kot pantolona ihtiyacı olduğunu anlatan Ayşe “Şu ay alırız, bu ay alırız diye diye bir yıldır erteliyorduk. En son Ramazan Bayramı’nda bir kendime bir tane de eşime aldık. Artık bir kıyafet almak bile lüks oldu, onu alacak bile durumumuz yok” diye konuştu.
BORÇ-FATURA ÖDEMESİ 6 BİN 218 LİRA
“Fazla mesailer de olmasa geçinemeyiz” diyen Cem, geçen ayki harcamalarını kalem kalem sıralıyor. Cem “Elime geçen para 9 bin 450 lira. Düğün öncesi kredi çektim, kredi geri ödemesi, kredi kartı asgarisi, her ay 3 bin 600 lira sabit ödemem var. Su faturası 114 lira geldi, 70 liradan yukarı gelmezdi. Elektrik faturası 174 lira. Artık fırını bir misafir geldiyse ayda yılda bir kullanıyoruz. Ütü, su ısıtıcısı kullanmıyoruz. Doğal gaz faturası 164 lira. Ayşe ve benim telefon faturalarımız 136 lira, internet 130. Elime geçen 9 bin 450 lira, borç-fatura ödemesi toplam 6 bin 218 lira. Elimizde kaldı 3 bin 232 lira. Bununla karnımızı mı doyuralım, üst baş mı alalım, gezip dolaşalım mı? Yatıp kalkıp dua ediyorum, babadan kalma evde oturuyoruz, ya kirada olsaydık” diye konuştu.
CEM VE AYŞE SAĞLIKLI BESLENEMİYOR
Hatırlanacaktır, Türk Metal MESS ile imzalanan sözleşmeyi “tarihi sözleşme” olarak ilan etmişti. Mart ayında sözleşmenin ikinci 6 ay zammı da ücretlere yansıdı. Cem yaptığı 20 saat fazla mesai ile yoksulluk sınırının yarısını bile almıyor. ‘Ama o rakam dört kişilik aile için geçerli’ denilecekse o zaman aynı raporda yer alan yetişkin bir erkek ve yetişkin bir kadın için yapılması gereken gıda harcaması kalemlerine bakalım. Cem’in geçen ay için borç ve fatura ödemelerini düştükten sonra elinde kalan para 3 bin 232 lira. Türk-İş’in mayıs ayı raporuna göre Cem ve Ayşe’nin sağlıklı beslenebilmesi için; Cem için yapılması gereken gıda harcaması 1810 lira, Ayşe için yapılması gereken gıda harcaması 1453 lira, toplam tutar 3 bin 263 lira. Cem’in elinde kalan para bu rakamın 31 lira gerisinde kalırken, gıda dışında hiçbir harcama yapmamaları gerekiyor!
SOSYOKÜLTÜREL HAYAT YOK
2 yıllık evli olduklarını bir kez bile sinemaya gidemediklerini söyleyen Ayşe “Çok isterdim sinemada birlikte film izlemeyi ama olmadı. Bir sosyal hayatımız yok. 2000 model bir arabamız var. İki haftada bir piknik tüpümüzü alıp sahile gidiyoruz. Küçük bir masamız var, çayımızı da kendimiz demliyoruz. Bir kafede çay bile içemez hale geldik. Artık bu gidişle sahile de gidemeyeceğiz. Benzine gelen zam ortada. Geçen hafta hastaneye gittik, kahvaltı yapalım dedik, en ucuz kahvaltı tabağı 75 liraydı. Baktık olmuyor, birer çorba içtik geldik. Böyle kıs kıs nereye kadar bilmiyorum. Yeni evliyiz ama her şeyi dert etmekten, her şeyi hesap etmekten gerçekten çok yorulduk” şeklinde konuştu.
EK ZAM TALEBİ DAHA ÇOK DİLLENDİRİLİYOR
Asgari ücrete zam tartışmaları ile birlikte fabrikada birçok işçinin de ‘Bize de ek zam yapılmalı’ dediğini kaydeden Cem “Bizim sendikamız sağ olsun işvereni hiç üzmüyor. İşvereni enflasyon karşısında ezdirmiyor ama işçiyi ezdiriyor. Varlık nedeni işçiyi değil işvereni korumak. Birçok işçi de böyle düşünüyor. Ama artık kimsede dayanacak takat kalmadı, bu böyle gitmez, fazla mesailer olmasa resmen açız. Fabrikada çok sayıda arkadaşımız ek iş yapıyor. Rahatlıkla fabrikanın yüzde 70’i diyebilirim. Bulsam ben de ek iş yapacağım. Bazen diyorum ki öyle de battık böyle de bari bir motosiklet alayım da kuryelik yapayım. Sürekli fazla mesailerle çalıştığım için eşimin yüzünü göremiyorum, bir de ek iş yapsam hiç göremeyeceğim” dedi.
“Türk Metal işçilerin hak ve çıkarlarını korumuyor diyorsunuz, peki daha çok dillendirilen ek zam talebi nasıl hayata geçecek” sorumuza şöyle yanıt veriyor Cem: “Fabrikada durum şu, yaşı büyük olan, eski işçiler ‘Eğer buradan çıkarsak dışarıda ne yaparız’ diyor. Genç işçilere de fabrikanın verdiği para iyi geliyor. Ben dahil herkeste durum buyken kiminle yola çıkacaksın, kiminle yan yana geleceksin diye düşünüyor. Bir güvensizlik var, bu güvensizliğin kolay kolay kırılacağını da düşünmüyorum.”
ÖNCÜLÜK YAPMAM AMA BİRLİK OLUNSA YİNE EN ÖNDE OLURUM
2015 yılında yaşanan metal direnişine de katılan Cem, “O zaman da güvensizlik vardı ama işçiler talepleri ortak olunca bu güvensizliği aştı, şimdi neden olmasın” sorusu üzerine sözlerini şöyle sürdürüyor: “2015’te çok güzel bir grev yaptık, dışarıda 6 bin-7 bin insan vardı. 15 gün grev yaptık, direniş bitip de içeri girince öğrendim ki bir sürü arkadaşım direnişte geçen süre için rapor almış. Bu bende ciddi bir kırılma yarattı, ciddi bir moral bozukluğu ve güvensizlik. 15 gün boyunca eve sadece duş almaya gittim, duş alıp koştur koştur direniş alanına geldim. Şimdi diyorum ki o zaman bile böyle olduysa kime güvenip yola çıkacaksın. Bugün bir direnişe öncülük etmem ama yine böyle bir direniş olsa, yine işçiler birlik olsa yine ben en önde olurum. Ama şunu da diyorum, o dönem öncülük edene bakmadım şimdi bakarım. İlk başlarda biz ne adım attıysak birlikte attık, kararı birlikte aldık. Sonrasında bu durum değişti, öncülük edenler genelin kararını değil kendi kararlarını uyguladı. Hatamız bunu görüp müdahale etmemekti, şimdi buna izin vermeyiz. Yola birlikte çıktıysak yol boyunca kararları da birlikte alırız.”