İzmir'deki panelde mülteci sorunu, işçi sınıfının enternasyonalizm mücadelesiyle ele alındı

Evrensel Gazetesi İzmir Temsilciliği, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü'nde “İşçi sınıfı enternasyonalizmi ışığında göç, mülteciler ve çözüm önerileri” başlıklı panel düzenledi.

20 Haziran 2022 23:03
Paylaş

Evrensel Gazetesi İzmir Temsilciliği, “İşçi sınıfı enternasyonalizmi ışığında göç, mülteciler ve çözüm önerileri” başlıklı panel düzenledi. İzmir Sanat Merkezinde yapılan panele konuşmacı olarak Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, Göç Araştırmaları Derneğin Üyesi Dr. Lülüfer Körükmez ve Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz katıldı.

Kolaylaştırıcılığını Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir’in yaptığı panelde ilk sözü alan Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali, mülteci meselesinin sadece Türkiye’de değil dünya genelinde bir konu olduğunu söyledi. Suriye’de savaşın ve krizin hâlâ devam ettiğini dile getiren Ali, güvenli ortam olmadığı için dönmenin şu an için mümkün olmadığını ifade etti.

“SURİYE DÖNÜŞ İÇİN HÂLÂ GÜVENLİ DEĞİL”

Suriyelilerin artık çalışma hayatında olduğunu söyleyen Ali, “Evet Suriyeliler ucuz çalışıyor, fazla mesai ile çalışıyor ama eğer gelir yoksa taş mı yiyecekler? Eğer mültecilik hakkı varsa, o ayrımcılık o nefret de yaratılmaz. Entegrasyon ve sosyal uyum projeleri, araştırmalar yapıyoruz” diye konuştu.

Zafer Partisinin mültecileri hedef gösteren nefret diline de değinen Ali, bu politikayı kınadı. Suriye’nin güvenli bir yer olmasıyla herkesin kendi toprağına dönmek isteyeceğini vurgulayan Ali, “Ben mülteciyim, içinde yaşıyorum. Biz biliyoruz Suriyeliler dönecek ama maalesef hâlâ güvenli bir yer yok. Alt yapı da kalmadı, iş fırsatları da kalmadı nereye gidecek?” diye ekledi. Ali, son olarak çözümün sadece mültecilerden geçmediğini sözlerine ekledi.

“TÜRKİYE KAYIT DIŞI İSTİHDAMIN EN FAZLA OLDUĞU ÜLKE”

Göç Araştırmaları Derneğinden Dr. Lülüfer Körükmez ise, “Piyasa politika toplumsal cinsiyet kıskacında kadın emeği” araştırmalarına göre emek piyasalarından bahsederek iş gücüne katılım ve çalışma koşullarına değindi. Toplumsal cinsiyet perspektifiyle dile getiren Körükmez, araştırmanın başlangıç noktası Suriyeli ve Türkiyeli kadınlar üzerinden kurduklarını ifade etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre 69 bin mültecinin çalıştığını ama reelde öyle olmadığını söyleyen Körükmez, “Türkiye, en fazla mülteciyi barındığıyla övünürken, göçmenler arasında kayıt dışı istihdamının en yüksek olduğu ülke aynı zamanda. Dolayısıyla karşımızda her gün gözlemlediğimiz bir enformellik var” dedi.

“ENFORMEL ÇALIŞMANIN FATURASI İŞÇİYE KESİLİYOR”

Suriyeli kadın çalışma oranının düşük olduğu bilgisini veren Körükmez, bu sorunun sadece Suriyelilerin sosyal, ekonomik, politik ve kültürel yapısı üzerinden değerlendirilmesinin doğru olmayacağını, Türkiye’de sömürülen kadın emeğinin de etkisi olduğunu söyledi.

Aynı zamanda kadınların ev içi parça başı üretimde de yer aldığını söyleyen Körükmez, “Ekonomik geçim derdi bastırıldığında bunlar yeniden gözden geçiriliyor. Gittiği yerde tacize uğrayacak mı? Sokakta taciz ne durumda? Ücret hırsızlığına maruz kalacak mı gibi pek çok faktörü gözden geçiriyorlar. Sadece kültürel saiklerle açıklamak, bireyselleştirmek mümkün değil. Ekonomik, politik faktörlere bakmamız gerekir” diye ekledi.

İş yerlerindeki duruma bakıldığında ise emeklerinin karşılığını alamadıkları gibi polise ya da gerekli bir yere başvurduğunda hiçbir işlemin yapılmadığını hatırlatan Körükmez, “Bu enformelliği üretenlerin yine tekrar resmi otoritenin olduğunu, devlet politikası olduğunu görüyoruz. Sigortasız çalıştırılan mülteciler yakalandığında sınır dışı ediliyor. Enformel çalışmanın faturası işçiye kesiliyor, patrona ya da denetlemesi gereken ilgililere kesilmiyor” dedi.  

“BAŞKA BİR SİYASAL UMUT VAR”

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de “Suriye’deki savaşın AKP politikalarıyla, savaş tezkereleriyle, silahlanmaya o savaşın içindeyiz. Rusya’yla ABD’yle NATO’yla birlikte o hegemonya mücadelesinin içindeyiz. İçinde olduğumuz için uzadı bu iş 11 seneye. Türkiye’nin bir model ülke yapıldığını söylemiştik. İşçi sınıfına dair dünyanın gidişatına dair nasıl bir davamız, idealimiz varsa, göçmenlere dair de bu politikayla ilgili de bir farkımız var. İşimiz zor, buzkıran gemisi gibi ilerliyoruz göçmen düşmanlığına karşı” dedi.  

Emek Partisi olarak ayrıca 7 örgüt ile ortak bir basın açıklaması yaptıklarını da hatırlatan Akdeniz, “Dedik ki mülteciler sarayın insafına bırakılamaz. Birlikte mücadeleyi yürüteceğiz geri gönderemezsiniz dedik. Başka bir siyasal umut vardır” diye ekledi.  

“SURİYE’DEKİ EGEMEN GÜÇLERE 'SAVAŞTAN ÇEKİL' DEMEK ZORUNDAYIZ”

NATO’nun 2030 yeni soğuk savaş stratejisini açıkladığını aktaran Akdeniz, “Bu, yeni emperyalist boğazlaşmalar olacak demektir. Yeni düzeni kuruyoruz diyorlar. Yeni sert bir süreç geliyor. Ukrayna’nın 10 yılını da göreceğiz. Bu barbarlık dönemidir. Bu çerçevede emperyalistler, yeni bir göç rejimi inşa ediyorlar. Bu stratejide 20. yüzyıla ait kazanılmış normlar, hukuksal normlar yok hükmündedir” dedi.

Suriye’de savaştan çıkılmadığı sürece göç ve mülteciler meselesinde tutarlı bir yüzleşmenin sağlanamayacağını söyleyen Akdeniz, “Antiemperyalist mücadelenin gereği olarak egemen sınıflara bu savaştan çekil demek zorundayız. Kendimize ve halkımıza yapacağımız en büyük yardım budur” diye ekledi.

Mobilize göçmen işçi statüsünü kurarak yeni dünya düzeni kurduklarını ifade eden Akdeniz, “Biz ne diyoruz? Ne yapacağız? İnsanlığın kurtuluş mücadelesinden bağımsız bir şey değil bu. Çünkü göç sorunu bir düzen sorunudur. Bu düzen değişmedikçe bu göçlere çare bulunmaz” dedi. Karl Marx'ın 11. tezini hatırlatan Akdeniz, “Türkiye’deki Suriyeli, Afganlı diğer ülkelerden göçmen işçi kardeşlerimiz için söylüyoruz. Ya bu dünyayı hep beraber değiştiririz ya da geriye gitmeye devam ederiz” diye ekledi.

“GERİ KABUL ANLAŞMASI İPTAL EDİLSİN”

Suriyeli göçmen düşmanlığında, ekonomik kriz altındaki düzenin faşist ideolojilerin bir kez daha önünü açmak üzere yapılmış bir operasyonun parçası olduğunu belirten Akdeniz, “Bu mesele sadece göç ve mülteci meselesi değil. Buradan mülteci düşmanlığı kışkırtılırsa tüm demokrasi güçlerini vurur. O yüzden Türkiye’de demokrasinin güvencesi için, mültecilerin geleceği için tek adam yönetiminin gitmesi gerekir. Tek adama karşı çıkmak adına mülteci düşmanlığını kışkırtanlara da dur dememiz gerekir” dedi. Akdeniz, geri kabul anlaşmasının iptal edilmesi talebinin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı.

Panelin soru cevap kısmında ise özellikle sosyal medyada "sessiz istila" tartışmalarına değinilirken, işçilerin içinde de mültecileşme oranına dikkat çekildi. Göçmen işçilik konusuna değinilen sorularda da "topyekün bir mücadele için ne yapmalı?" sorusuna yanıt arandı. Kadına yönelik taciz ve cinayetlerin artışında mültecilerin hedef gösterilmesi konusunda sorular gelirken göç ve mülteci hakları için mücadelenin yükseltilmesi gerektiği vurgulandı. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Cumhurbaşkanı işçiye "şükredin" dedi, kendisine yüzde 40,4 zam istedi

SONRAKİ HABER

Van'da özel harekat timi gözaltı sırasında dakikalarca ateş açtı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa