23 Haziran 2022 03:32

Bir çocuğun dünyasından göç gerçeği: Muaz

"Burcu Kapu’nun İnkılâp Kitabevi’nden çıkan ‘Muaz’ adlı romanı, Suriyeli bir çocuğun yaşadıkları üzerinden bizi rivayetlerin ötesindeki gerçeğe çağırıyor."

Görsel: Kitap kapağı

Paylaş

Fatih POLAT

İktidarın, Suriye savaşının ilk yıllarında, değişen coğrafi dengeler içinde elini güçlendirecek bir koz olarak gördüğü Suriyeli göçmenlere yaklaşım, uzunca bir süredir ‘yük’ ve ‘Geri gönderme’ tartışmaları arasında salınıyor. Siyasi ikbalini sadece, Suriyelileri geri gönderme üzerine kuran bir parti eksikti, artık o da var.

Türkiye’deki sayıları kayıt dışı olanlarla birlikte 4 milyona yaklaşan Suriyeli göçmenlere yönelik ön yargılara dair yapılan kamuoyu araştırmaları, ülkedeki sosyoekonomik sorunlardan, yükseltilen yabancı düşmanlığına kadar uzanan çeşitli etkenlere işaret ediyor. Konuya dair saha çalışması yapan sosyologların dikkat çektiği temel bir nokta da, insanların gündelik yaşamlarında Suriyeliler ile yüz yüze gelmedikleri halde, rivayete dayalı söylemleri benimseme eğiliminde oldukları yönünde.

Bir başka nokta da suç işleyen bir Suriyeli söz konusu olduğunda, suçun şahsiliği gerçeğinin bir anda buharlaşıp, yapılan haberlerde kurulan dilin de etkisiyle neredeyse tüm Suriyelilere teşmil edilmesi.

"BENİM ADIM MUAZ MUNTA!"

Savaş, şiddeti ve yıkıcılığı oranında çevresini de dönüştüren bir gerçeklik. Hem yakın çevresini hem de en yakın sınırdan başlayarak, yol açtığı sonuçlarla birlikte dünyanın daha uzak coğrafyalarını.

Burcu Kapu’nun İnkılâp Kitabevi’nden çıkan ‘Muaz’ adlı romanı, Suriyeli bir çocuğun yaşadıkları üzerinden bizi rivayetlerin ötesindeki gerçeğe çağırıyor.

“Benim adım Muaz Munta! Üç gün önce on dört yaşıma bastım. Halep’in yakınlarında küçük bir köyde doğdum. Çok arkadaşım yoktur, sessiz biri sayılırım. En yakın arkadaşım mahalleden Muhammed’i, bundan birkaç yıl önce, ülkemdeki savaş başlayınca kaybettim.”

Yazarın, “Gerçek kişi ve olaylardan kurgulanmıştır” notuyla başladığı romanda, kahramanımız kendisini böyle tanıtıyor. Roman boyunca da Muaz’ın annesi, babası ve en küçüğünü Türkiye’ye korku ve risklerle dolu göçlerinin hemen ardından kaybettikleri iki kardeşin ilişkileri… Çarşıya düşen bomba… Savaşın artık evlerine kadar dayandıklarını hissetmeleriyle Türkiye’ye çileli bir göç yolculuğu... Türkiye’deki bir kampta geçirilen ilk zorlu zamanlar, ardından bir tanıdık yardımı ile geldikleri İstanbul’da çöplerden hurda toplayıcılığı, sokakta ve okulda yaşanılan dışlanma… Tüm bunlar roman boyunca Muaz ile birlikte tanıklık ettiğimiz dramatik bir yaşam öyküsünün parçaları.

Muaz ve ailesiyle birlikte Türkiye’deki Suriyeli göçmen gerçeğinin izlerini sürüyoruz. Bir çocuğun dünyasında savaş nasıl yansır? Burada sözü Muaz’a bırakalım: “Babam hep her durumda şükretmemizi söyler, ama bacağı kopan bir insan için geçerli değil bence bu. Zaten bizim buralarda bombalar düşmeye başladığından beri Allah’la da aramız biraz bozuk. Ona çok kızıyorum. İyi insanları neden korumuyor, anlamıyorum. Mesela Mecit’in annesi neden öldü? Bizim okuldaki çocuğun bacağı niye koptu? Bu düşüncemi bir keresinde babama söylemiştim de aman bana ne kızmıştı…”

"YENİDEN BAŞLAR HİKAYE"

İnsanların hayatlarından yola çıkarak yapılmış olan birçok belgeselin en büyük handikaplarından biri, kurgusal eksiklikler nedeniyle ortaya çıkan işin bir anlatı yığınına dönüşmesidir. ‘Muaz’, gerçek kişilerin hayatlarından yola çıkarken, onların hikayelerini iyi bir kurgu ile okurla buluşturmayı başarıyor. Ayrıca yaşanılan büyük acılar ve dramın yoğunluğuna rağmen, kitabın kapağında yer alan “Ümitlerin tükendiği yerde, yeniden başlar hikaye” vurgusunda olduğu gibi yazar, okuru bir dram zincirinin ortasında bırakmıyor.

Suriye’de en yakın arkadaşı ile sohbetlerinde hep iyi bir futbolcu olma hayalini paylaşan Muaz’ın, bu hayaline bir ucundan yaklaşmayı başarması bunun kitaptaki herhalde en önemli göstergesi.

EVSİZLİK METAFORU

Romanda sürekli bir evsizlik hali duygusu da, göç gerçeğini sembolize etmek açısından başarılı bir metafor olarak işleniyor.

Okura, okuyacak bir şeyler bırakmak için daha fazla detaya girmeden bağlayalım. Muaz, bilgisi olanın da olmayanın da üzerinde tepindiği göç gerçeği karşısında okuru bir dokunma mesafesine çekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Madımak Katliamı’nda yaşamını yitirilenler anılacak

SONRAKİ HABER

Türkiye Yayıncılar Birliği: Hedef gösterilen kitapların satışının durdurulması sorunludur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa