Metal işçisinin mektubu: Seçim derdimize çare olmayacak
"Markette alışveriş yaparken iki poşeti zor dolduran biz işçi ve emekçiler daha fazla sessiz kalmamalıyız. Kimseden bizi kurtarmasını bekleyemeyiz."
Fotoğraf: Unsplash
Hadımköy’den bir metal işçisi
İstanbul
Merhabalar Evrensel okurları. Ben Hadımköy’de bir metal fabrikasında çalışmaktayım. Çalıştığım fabrikada kısa bir süre önce denetim yapıldı. Her şey tam ve eksiksiz çıktı. Fakat işin doğrusu şöyle; denetimden bir hafta önce fabrikada bir yoğunluk oldu, eksikler düzeltildi ve fabrika denetime hazır hale getirildi. Belli ki fabrika sahiplerinin gelecek olan denetimden haberi vardı. Eğer gelecek olan denetimden haberleri olmasaydı fabrika eksikleriyle birlikte iş güvenliğinden yoksun bir biçimde üretime devam ederken denetlenecekti.
Aslında bu durum ilk defa başıma gelmiyor. Daha önce de çalıştığım fabrikada her ne hikmetse denetimden bir hafta önce fabrikadaki eksikler giderilerek fabrika ceza yemeden denetimi atlatıyordu. Bu da bize şunu gösteriyor ki; patronlarla hükümet çok uyumlu bir biçimde çalışıyor. Yani hükümet bizim hükümetimiz değil, patronların hükümeti. Zaten Maliye Bakanı Nebati bu sistemde zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir olduğunu açıkça söyledi. Artık böyle bir itirafta bulunmak zorunda kaldı.
Beraber çalıştığım işçi arkadaşlarla bu durumları konuşup tartıştığımızda “Evet! Haklarımız gasbediliyor, hakkımızı alamıyoruz. Hatta işveren, asgari ücretten biraz daha fazla maaş alan arkadaşlarımızı asgari ücretten gösteriyor. Asgari ücretten fazla olan kısmı da elden ödüyor. Biz bir şeyler yapmak istesek işten atılırız. Bankaya, kredi kartlarına borçlarımız var” diyorlar. Arkadaşlar işini kaybetmek istemediği için sesini çıkarmadan çalışmaya devam ediyor.
Fakat evine sebze, çocuğuna giysi alamayan, markette alışveriş yaparken iki poşeti zor dolduran biz işçi ve emekçiler daha fazla sessiz kalmamalıyız. Bir araya gelip sesimizi yükseltmek zorundayız. Kimseden bizi kurtarmasını bekleyemeyiz. Örneğin, altılı ittifak sürekli “Bizi seçin, her şeyi düzelteceğiz” diyor. Fakat biz işçi ve emekçilere dair söyledikleri bir şey yok. Sadece “Biz sizi kurtaracağız” diyorlar. Bu da bize hiç gerçekçi gelmiyor. Bizim; Türk, Kürt, Laz, Çerkes hiçbir ayrım yapmadan herkesi kucaklayacak, işçiden emekçiden yana, dürüst, güvenilir bir halk ittifakına ihtiyacımız var. Aynı zamanda kendi sınıf partimizde örgütlenmemiz gerekiyor.