25 Haziran 2022 04:00

Türkiye-Yunanistan ilişkileri: Kışkırtılan gerilim halkların aleyhine

Gazetemize konuşan Yunanistanlı gazeteciler, yeniden yükseltilen gerilimin iki halkın da yararına olmadığına işaret ediyor, iki ülkenin ABD-NATO çıkarlarına bağlılığının artacağına dikkat çekiyorlar.

Kiryakos Miçotakis ve Tayyip Erdoğan | Fotoğraflar: AA

Paylaş

Seyit ALDOĞAN
Atina

Türkiye -Yunanistan ilişkileri yakın dönemde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in Amerikan Başkanı Biden ile yaptığı görüşmeden sonra yeniden gergin bir sürece girdi. Karşılıklı suçlamalar eşliğinde “uluslararası hukuk ve haklardan” başlayıp hava sahalarının ihlali, adaların statüsü, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, kara suları ve göçmen sorunu ile devam eden ve çoğu eskiden beridir anlaşmazlık konusu olan sorunlar bir kez daha gündeme getirildi. Erdoğan “Şaka yapmıyorum”, deyip parmak sallarken, Yunan hükümeti uluslararası planda yeni bir diplomatik kampanyayla “Bir NATO ülkesinin bir diğer NATO ülkesini tehdit etmesini” saldırganlık olarak sundu.

İKİ ÜLKENİN DE KENDİ NEDENLERİ VAR

Yeniden gündeme getirilen gerginliğin her iki ülke açısından, bazıları çakışsa da, farklı nedenleri var. Öncelikle Türkiye açısından bakıldığında, AKP hükümetinin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz, taban kaybı, Suriye ve dolayısıyla Kürt sorunu, Rusya-Ukrayna arasında yapılan savaştan kaynaklanan bölge politikaları, 2023 genel seçimleri vb. meseleler gündemde. Yunanistan açısından bakıldığında ise enerji hatları, Ege sorunu, münhasır ekonomik bölge, Rusya-Ukrayna savaşını fırsata çevirme, NATO ve ABD ile “stratejik iş birliğini” geliştirerek Türkiye karşısında elini güçlendirme ve iç kamuoyuna yönelik “güvenlik” sorununu kullanarak son dönemlerde ekonomik sorunlardan kaynaklanan halk tepkisinin önüne geçme sayılabilir. Bu arada Yunanistan’da da erken seçim tartışmalarının yoğunlaştığını da belirtmek gerekir. Kısacası her iki ülke yönetimleri, iç sorunlarla da ilişkisi tartışılmayacak kadar açık olan bir dış politika izliyor.

YUNAN GAZETECİLER NASIL YORUMLUYOR?

Yunanistan’ın yüksek tirajlı gazetelerinden Ta Nea’nın Dış Haberler Editörü Yorgos Pavlopoulos’'un “Neden yeniden gerginlik sürecine girildi? Her iki ülke yönetiminin bu gerginlikten beklediği nedir” sorumuza verdiği cevap oldukça açıklayıcı: “Yunanistan hakim sınıfları Türkiye ile girilen rekabette kârlı çıkmanın yolunun ABD, NATO ve AB’ye daha çok hizmet etmekten geçtiğini hesaplıyorlar. Bu nedenle Türkiye hükümeti gibi gerginliğe yatırım yapıyorlar. Sorunun diğer yönü ise ülke içindeki ciddi sorunların üstünün gerginlik politikalarıyla örtülmesi. ABD ise bir başka biçimde yaralanıyor bu ortamdan. Her iki ülke arasındaki sorunları çıkar ve egemenliğini güçlendirme amaçlı olarak kullanıyor. ABD’nin izlediği politikalar bu gerçeğin kanıtı. Bu durumdan nasıl çıkılacağına yönelik olarak ise, her iki ülke halkının bu politikalara karşı durmasıyla diyebilirim.”

İki ülke arasında yeniden gündeme getirilen gerginliğin temel karakteristiklerinden biri de sorunların tümü üzerinden olması. Deyim yerindeyse her iki taraf da “Etekte ne varsa” ortaya dökmeye çalışıyor. Ancak bu politikaların her iki ülkedeki yoksulluk, işsizlik, yaşam zorlukları ve güvencesizlik göz önünde bulundurulduğunda yeterli taban bulmadığı, dışarıdan empoze edilen milliyetçi ve gerici tutumlarla harmanlanarak servis edildiği ortada. Öncelikle Erdoğan ve hükümetine bağlı bakanların dış ve iç politikalarda yaptıkları çıkışlar, Türkiye kamuoyunun bir kesimini etkilese de Avrupa ve Yunanistan kamuoyunda oldukça olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyor. Dikkat çeken bir diğer nokta da gerginlik politikalarının dozunun, seçimlerin yaklaşması ve Türkiye’nin ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğu bir dönemde bilinçli olarak artırılması. Kamuoyundaki en yaygın kanı bu yönde. Haber bültenlerinin hemen hepsi “Erdoğan halk desteğini kaybettikçe...” diye başlıyor.

Yunan hükümetinin Türkiye’ye karşı kullandığı en güçlü koz insan hakları, adalet, halk hareketine ve genel olarak muhalefete yönelik baskılar; Erdoğan’ın tek yetkili merci olduğu “Türk tipi başkanlık sistemi” vb. Bu konular üzerinde kamuoyu, muhalefet ve hükümetin söylemleri çakışıyor. Bu durumda hükümetin Türkiye karşıtı tutumları daha kolay taban bularak inandırıcı olabiliyor. Kuşkusuz Yunan hükümeti, demokrasi ve özgürlüklerden yana olduğu için değil daha inandırıcı olduğu için bu politikalara yöneliyor. Ülkesinde insan hakları ve demokrasiye saygı göstermeyen bir yönetimin dış politikada adaletli olamayacağının ve karşılıklı çıkarları savunmayacağının altı sıkça çiziliyor.

Yunanistan Savunma Bakanı Nikolaos Panayotopoulos geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada tam da bu yönde ifadeler kullanmıştı: “Tuhaf hissediyoruz kendimizi. Bizi savaşla tehdit eden bir müttefiğimiz var. Müttefiklerden birinin diğerini tehdit ettiğini hiç gördünüz mü? Uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan haklarımızı kullanmamız, kara sularımızı genişletmemiz durumunda bizi savaşla tehdit ediyorlar. Müttefiğimizin adaların silahsızlandırılmasını istemesi tuhaf değil mi? Ne yapayım böyle müttefikleri...”  (08.06.2022 /To Vima Gazetesi)

‘BİR ÇILGINLIK’ YAPILIR MI?

Aslında halkın büyük bölümü iki ülke arasında sıcak bir çatışmanın olabileceğine ihtimal vermiyor. Böyle bir gelişmenin NATO ve ABD’nin işine gelmeyeceği yorumunu yapıyorlar. Ancak Erdoğan yönetiminin ülke içinde karşı karşıya olduğu zorluklar göz önünde bulundurulduğunda “bir çılgınlık” yapılmayacağının garantisinin olmadığını da ekliyorlar. Kısacası her türlü provokatif hareket bekleniyor, ancak sıcak bir çatışmaya dönüşmesi beklenmiyor.

Böyle bir olasılık durumunda her iki ülke yönetiminin bunu fırsata çevirerek halk karşıtı politikaları gündeme getirecekleri inancını taşıyan ciddi bir kamuoyunun olduğunu da belirtmek gerekir. Rusya ve Ukrayna arasında yapılan savaşta açıkça NATO’dan yana tutum alan Yunan hükümetinin politikalarına karşı çıkan çok sayıda sendika ve kitle kuruluşuyla sol parti ve örgütlerin NATO’dan çıkılması, üslerin kapatılması, askeri anlaşmaların iptal edilmesi ve silahlanmaya bütçe ayrılmaması, Türk-Yunan ilişkilerinde gerginlik politikaları izlenmemesi talebiyle defalarca sokaklara çıktıklarını ve savaş karşıtı faaliyetler sürdürdüklerini belirtmek gerekir. Yunan hükümetinin Ege’deki gerilime dayanarak ve “Türkiye’den gelen tehditleri” kullanarak silahlanmaya hız verdiği biliniyor.

GAZETECİ KANELLOPULOS: YUNAN HALKI BU POLİTİKALARI ONAYLAMIYOR

Durumu gazetemize yorumlayan Sintakton Gazetesi Editörü Dimitris Kanellopulos da Yunan işçi ve emekçilerinin savaş ve gerilim politikalarına karşı olduklarını söylüyor: “Yunanistan hükümeti ve Başbakan Miçotakis’in kendisi, Ukrayna savaşı konusunda ilkeli doğru bir tutum ortaya koymadılar ve partilere gerekli bilgileri vermediler. Ukrayna’ya gizlice silah gönderdiklerini Yunan halkı, Almanya Lideri Scholz gibi başka ülkelerin liderlerinin konuya ilişkin açıklamalar yapmasıyla öğrendi. Bugün bile kamuoyu hangi silahların ne kadar gönderildiğinden habersiz. Yapılan kamuoyu araştırmaları Yunan halkının bu politikaları onaylamadığını ortaya koyuyor. Buradan hareketle Türk-Yunan ilişkilerine dönersek: İki ülke arasındaki gerginlik hem Erdoğan’ın hem Miçotakis’in işine yarıyor. Her iki ülke seçim arifesinde bulunuyor ve milliyetçi refleksleri tahrik etmeden medet umuyorlar. Söylemlerini nereye kadar vardıracaklarını hep birlikte göreceğiz.”

GAZETECİ BALİ: İKİ ÜLKENİN EMPERYALİZME BAĞI ARTIYOR

Türkiye ve Yunanistan arasında var olan sorunların biri de bölgedeki dengeler, emperyalist çıkar ve yayılmacı politikalarla olan ilişkide yatıyor. Yunanistan ve Türkiye, dünyada ve bulunduğumuz geniş coğrafya üzerinde kartların yeniden karıldığı bir süreçte emperyalist planlara ve dengelere daha fazla bağlanarak kârlı çıkmaya çalışıyor. Yunanistan’ın izlediği dış politikayı gazetemize değerlendiren ve uluslararası ilişkilerde deneyimli bir gazeteci olarak bilinen Anna Bali, Yunanistan ve Türkiye’nin emperyalizme bağımlılığının artacağına vurgu yapıyor:

“Yunanistan hükümetinin önümüzdeki süreçlerde NATO ve ABD politikalarına daha çok bağlanacağını ve daha çok ödünler vereceğini zannediyorum. Yunanistan bir yandan da Mısır ve İsrail ile kurduğu ittifaka ve iş birliğine oldukça önem veriyor ve güçlendirmeye çalışıyor. ABD’nin de onay verdiği bir ittifak bu. Türkiye ise son dönemlerde başlattığı “Normalleşme” politikalarıyla bu eksene ve iş birliğine çomak sokmaya çalışıyor. Ancak Ankara’nın bu hamlelerle bir yere varacağını sanmıyorum. İsrail’in Türkiye’ye güvenmesi çok zor. Türkiye’nin bugünkü dış politikasıyla güvenilir bir müttefik olamayacağını hesap etmiyor olmalarını düşünmek gerçekçi olmaz. Yunanistan bunun farkında ve fırsata çevirmeye çalışıyor.

Genel olarak Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin olarak yapılan analizlerde Rusya’nın  sıkıştırıldığı ve zorda bırakıldığı söyleniyor. Ben bu düşüncede değilim. Uzun süreli olarak bakıldığında Rusya’nın bir çok alanda kârlı çıkacağını düşünüyorum. Ukrayna’ya müdahale ve işgal batı ve ABD ile süren rekabetin ciddiyetini ve boyutlarını ortaya koyuyor. Bölge ülkeleri şu anda ABD ve NATO’nun peşine takılıyorlar ama dengelerin nasıl değişeceği henüz bilinmiyor. Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerin gerçekten kârlı çıkıp çıkmayacaklarını süreç gösterecektir. Yunan hükümeti şu anda ABD ve NATO ne isterse onu yapıyor.”

GAZETECİ ALAFROS: MADRİD’DE İKİ ÜLKE DE ÇIKARLARINI GÜVENCE ALTINA ALMAYA ÇALIŞACAK

Kathimerini Gazetesi Haber Editörü ve haftalık Prin Gazetesi Yazarı Yannis Alafros da her iki ülkenin 29 Haziran’da yapılacak NATO zirvesinden beklentilerini ve Ege’de yeniden artan gerilimi gazetemize şöyle değerlendirdi: “Toplantıda her iki ülke yönetimleri çıkarlarını güvence altına almaya çalışacak ve NATO ve ABD’ye bağlılıklarını ifade ederek ne kadar iyi asker olduklarını kanıtlamaya çalışacaklar. Yunanistan verdiği üsleri ve ABD-NATO planlarının bir parçası olmasını pazarlık konusu yapacak ve Türkiye ile rekabette üstünlük kurmaya çalışacak, Türkiye ise veto konusunu kullanarak başta Kürt sorunu olmak üzere bir dizi konuda pazarlık olanakları elde etmeye yönelik bir tutum sergileyecek. Ancak her durumda her iki ülke halklarının gerçek çıkarlarına ve barışçıl politikaların uygulanmasına ilişkin bir gelişme olmayacaktır.

İki ülke arasında gündeme getirilen gerginlik ise bu ülkelerin egemen sınıflarına ve uluslararası tekellerin çıkarlarına hizmet ediyor, edecektir. Halklar ne münhasır bölgelerden ne de buradaki enerji kaynaklarından faydalanabilecektir. Faydalanacak olanlar uluslararası tekellerdir.”

YUNANİSTAN GENELİNDE NATO KARŞITI PROTESTOLAR YAPILACAK

Yunanistan basını son günlerde 29 Haziran’da yapılacak NATO zirvesinde Türkiye’nin adaların silahsızlandırılması konusunu gündeme getirip getirmeyeceği üzerine yorumlar yayımlıyor. Ancak adalar sorununun gündeme getirilmesinin Türkiye’nin çıkarına olmayacağı çünkü “İki müttefik güç” arasındaki sorunların gündem olmasının istenmediği söyleniyor. Ayrıca veto konusunda Türkiye’nin tutumunu yumuşatacağı tahminleri de yapılıyor.

Bu arada Yunanistan’da NATO zirvesini ve hükümetin dış politikalarını protesto eden gösteriler yapılacak. 26 Haziran’da Trakya bölgesinde bulunan Aleksandropoli’de, 29 Haziran’da Atina, Selanik ve Patra gibi büyük şehirlerde birçok sendika, kitle kuruluşu ve sol örgütlerin çağrısıyla gösteriler yapılacak. 30 Haziran’da ise Yunanistan Komünist Partisi (KKE) bütün büyük şehirlerde protesto gösterileri gerçekleştirecek.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Asen Metal işçileri Smart Solar işçilerini ziyaret etti

SONRAKİ HABER

TTB'nin 74'üncü kongresi başladı: Salgında 500 meslektaşımızı kaybettik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa