25 Haziran 2022 12:34

Hayaller sorulunca beliren buruk gülümsemeler

Üniversitelilerin bir kısmı bölüm seçimlerini iş kaygısıyla yaptığını söylerken liseliler bölüm seçerken artık ilgileri olan şeyleri de iş kaygısını da düşünmediklerini söylüyor

Kaynak: Freepik

Paylaş

Cemre KAVALA

Kocaeli

 

Baharın gelişiyle birlikte İzmit sahili gruplar halinde oturan insanlarla dolmaya başlar. Özellikle haftasonu sayı giderek artar, artık oturacak yeşillik bir alan aramaya başlarsınız. Bir cumartesi günü bir şeyler yiyip içen, oyunlar oynayan, sohbet eden gençlerin arasına girip sohbet ediyoruz. Sohbetimizin konusu gelecek planları. “Gelecek planın nedir, geleceğe dair ne hayal kuruyorsun?​” sorularının karşılığı buruk bir gülümseme ile “Bilmiyorum, belli değil, şu an düşünmüyorum” gibi şeyler oluyor.

“İSTEDİĞİMİZİ BİLİP ORTAYA KOYMAK MESELE”

Büyük çoğunluğu üniversiteli olan gençlerin bölümleri değişse de yanıtları benzer. Mühendislik öğrencisi de, radyo-televizyon-sinema öğrencisi da gelecek planı kurmadığını vurguluyor her seferinde. Neden gelecek planlarının olmadığına dair sorunun yanıtı da benzer: “Bu ülkede nasıl plan yapabilirim ki?​” Üniversitelilerin bir kısmı bölüm seçimlerini iş kaygısıyla yaptığını söylerken liseliler bölüm seçerken artık ilgileri olan şeyleri de iş kaygısını da düşünmediklerini söylüyor. Gelecek planlarıyla başlayan sohbet umutsuz sözlerle sürüp gidiyor. Her biri kendi hayatında yaşadıklarını anlatıyor. Sınava girerken dershaneye gidememek, kaynak kitap alamamak, okul yemekhanesinin kötü olması, ulaşım pahalılığı, KYK kredi/bursunun yetersizliği… Tüm bunları anlatınca hem uzun bir sessizliğe neden olan hem de bir sohbeti başlatan soruyu soruyorum. Bunları yaşamayı kabul mü etmemiz gerekiyor? Böyle gelmiş böyle gider diyen de var değişmesi gerektiğini söyleyen de. Ama her biri aynı şeyi söylüyor “Böyle bir hayatı yaşamayı hak etmiyoruz.” Peki nasıl ulaşacağız istediğimiz hayata? Seçim diyen de var, değişmez diyen de. Üç beş saniye düşünen, ne yapılabilir sorgulayan da var. Bir genç kadın en somut cevabı veriyor: “İstanbul Sözleşmesi’nde kadınlar sokağa çıkıp sözlerini söyledi, talebini dile getirdi. Hiçbiri korkmadı. Böyle olmalıyız, istediğimizi bilip ortaya koymak mesele.”

ÖNCEKİ HABER

Gerçekten yönetemiyorlar mı?

SONRAKİ HABER

Sağlıkta şiddet ve yaşam hakkı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa