25 Haziran 2022 13:42

Sınavsız bir eğitim neden ve nasıl mümkün?

Bugün sınav sistemini ayakta tutan tek şey, gençliğin güvenceli gelecek talebini karşılayacak bölümlerin bir elin parmaklarını geçmiyor olmasıdır.

Kaynak: Unsplash

Paylaş

Umut Düzgün BULUT

Esenyurt/İstanbul

 

Bir eğitim öğretim yılının daha sonuna gelirken, gençlerin gündemi yine sınavlar. Finaller, yıl sonu sınavları, lise ve üniversiteye geçiş sınavları.. Tam da bu noktada sınavla geçilen kademeli eğitim sisteminin tartışılmasına ihtiyaç var. Bugünün sorunlarını tekrar tartışmaya çok gerek var mı? Görünen köy kılavuz istemiyor, ne gençlerin kendi yeteneklerini keşfedebilecekleri bir eğitim programı ne de teknik ve kültürel birikimlerini sınayacak bir ölçme ve değerlendirme düzeni mevcut değil. Giderek niteliksizleşen ve hatta tüm bir dört yıllık lise eğitimini test çözebilme üzerine inşa eden bir eğitim sistemiyle karşı karşıyayız, üstelik bu sınavların biçiminin de sürekli değiştiği bir sistem. Diğer tarafta ise özel okullar, özel üniversiteler, neredeyse sınava dahi girmesine gerek kalmadan istedikleri okulu rayla okuyabilenler. Daha doğrusu diploma alanlar. 

Bu tablo herhangi bir tartışmaya meydan vermeyecek şekilde apaçıktır. Türkiye’de AKP ile görece bir fırsat eşitliği sağlayan koşullar tamamen paramparça edilip tüm eğitim özel kurumların eline bırakılıyor. Şimdi bu yıkıntıların molozlarından birine, aslında eğitimde fırsat eşitliği varmış ön kabulüyle adaletli olduğu tartışılan sınavlara bakalım. Ya da sınava dayalı bir eğitimin ne kadar adaletli olabileceğine…

Sınavsız bir eğitim sistemi mümkün olamaz mı? Sınavsız eğitim en son MHP lideri Bahçeli tarafından zikredilmiş ve o zaman da bir tartışma yaratmıştı. Peki Bahçeli’nin sınavsız eğitimden kastettiği nedir? Bizim yararımıza bir şey mi? Tabii ki hayır. Eğitimi bizzat paramparça eden sermaye sınıfının, para babalarının en gerici ve en milliyetçi partilerinden olan MHP, sınavsız eğitim derken devlet üniversitelerini tamamen boşa çıkaracak ve özel üniversiteleri tek seçenek haline getirecek bir sınavsız eğitimi savunuyor. 

Eğitim hakkının gasp edilmesini daha da ileri boyutlara taşıyacak böyle bir projenin karşısında, bu hakkı daha da ilerletecek bir sınavsız eğitim mümkün mü? Evet, hatta öğrencilerin çıkarına bir eğitim ancak böyle mümkün.

KAYGI, STRES, SINAVLAR VE GELECEK

Öncelikle sınavsız eğitimin önündeki endişelerden birine bakmak lazım. Lise ve üniversite sınavları için saatlerce, günlerce zaman harcayan ve iyi bir sıralama yapıp güvenceli bir gelecek yakalayacağını düşünen arkadaşlarımızın bazıları buna itiraz edeceklerdir. “Biz o kadar çalıştık, bizim emeklerimize ne olacak, bu nasıl adaletli olacak? Sınav olmadan hak eden nasıl hak ettiği yere gidecek?​” diye soracaklardır. Evet, gençliğimizin en güzel zamanlarını bazılarımız diğerlerinden daha çok test çözerek geçirdi, geçiriyor. Ancak bugün sınav sistemini ayakta tutan ve onu kaldırmamıza engel gibi görünen tek şey, gençliğin güvenceli gelecek talebini karşılayacak bölümlerin bir elin parmaklarını geçmiyor olmasıdır. Hukuk, tıp vb. bölümlere her yıl milyonlarca insan girmek için test çözüyor

Öyleyse bugün sınavsız eğitimin bir kaos yaratacağını da söylemek gerekiyor. Bugün, şu anda sınavsız eğitimin imkanlarını sağlayacak yeni bir eğitim sistemini bütünlüklü tartışmalıyız. Yani herhalde bu ülkenin genç kuşağının tamamına yakını hekim olmayı hayal etmiyor, istediği ve yeteneklerine güvendiği tek mesleğin bu meslekler olduğunu düşünmüyor değil mi? O zaman eğitim sürecinin sonunda her meslek grubu için güvenceli bir geleceği sağlayacak toplumsal bir düzene ihtiyacımız var. Kimsenin diplomalı işsiz olmayacağı ve kimsenin okuduğu bölümden dolayı yıllarca iş aramayacağı. Hadi bir soru da burada soralım, eğer güvence kaygın olmayacağını biliyor olsan hangi bölümde okumak isterdin? Cevaplar bir öncekine göre çok daha farklı değil mi? O zaman şunu diyebiliriz ki sınavsız eğitimi mümkün kılacak ilk adım gençliğin gelecek kaygısını ortadan kaldıracak, ülke kaynaklarının sermaye için değil halk için kullanılacağı bir planlamaya ihtiyacımız var. İşsiz kalma, yoksulluk sınırında yaşama, ağır ve güvencesiz şartlarda çalışma kaygısı yok edildiğinde sınavsız, herkesin kendi ilgi alanlarında istediği eğitimi alabildiği, eğitimin sadece meslek edinmek için gerçekleştirilmediği bir eğitim sistemi mümkün olabilir. Ancak bu da tek başınasınavsız eğitimi, sorunsuz bir eğitim planlamasını mümkün kılmayacaktır.

İşin bir diğer yanıysa, politeknik bir eğitim. Yani teknik ve kültürel eğitimin iç içe işlendiği yeni üniversite bölümlerinin olduğu, gençliğin ilk okul çağından üniversiteye dek insanlığın toplumsal, bilimsel ve kültürel birikimini birlikte keşfedeceği bir eğitim. Bilimsel, nitelikli ve çok yönlü bir eğitim.

Yazıyı toparlayacak olursak, gerçekten “adil”, ölçme ve değerlendirmenin bir yarışma halinden çıktığı, bugünkü anlamıyla sınavların olmadığı ve eğitimin gençlerin çok yönlü gelişimlerine yönelik düzenlendiği bir eğitim ancak sosyalist bir toplumda güvence altında olabilir. Çünkü ezen/ezilen, sömüren/sömürülen ayrımına dayanan kapitalizmin işsizlik ve geleceksizlik vadettiği Türkiye gençliği, böylesi bir eğitime kapitalizme karşı mücadele ederek erişebilir. Yani eğer Türkiye gençliği hayalini kurduğu bir geleceği; kaygısız, yeteneklerine uygun bir eğitimi istiyorsa, bugünden başlayarak mücadele etmek, bilimsel ve nitelikli bir eğitime eşit erişim hakkını güçlendirecek bir mücadelede birleşmeli, bu mücadelesinin kazanımlarını sosyalizm mücadelesinin dayanakları haline getirmelidir. Bugünün sorunlarına bugünün imkanları dahilinde cevap verilebilir. Ancak bütün ufkumuz bugünün ötesindedir, öyle olmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Müfredat alarm veriyor, gelecek kaygısı artıyor

SONRAKİ HABER

Kovid-19 aşısı yaptırmadığı gerekçesiyle tazminatsız işten atılan çalışanı mahkeme haklı buldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa