26 Haziran 2022 04:06

Bergen-Belsen Toplama Kampı

Ali Çarman; Hitler faşizminin Bergen-Belsen Toplama Kampı'na dair yazdı.

Fotoğraf: Ali Çarman 

Paylaş

Ali ÇARMAN

Birinci dünya/paylaşım savaşı sonrası Almanya’da işçi ve emekçiler için yaşam çok zorlaştı. Buna bağlı olarak sınıf mücadelesi de boyutlanarak devam etti. 1929 dünya ekonomik krizi ile birlikte hayat artık çekilmez oldu. Üzerinde 3, 10 ve 50 milyon yazılı banknotlar ile paranın değeri anlamsızlaştı. Kadınlar, ellerindeki sepet banknotlarla dolu olarak pazara çıktıklarında aldıkları, alabildikleri çok az bir şey vardı.

Enflasyon, dur durak tanımadan ha bire yükseliyordu. Kısacası Almanya’da faşizm böylesi bir ortamda, mali sermayenin en saldırgan, en ırkçı ve en gerici unsurlarının doğrudan desteklediği kanlı-açık bir diktatörlük olarak tarih sahnesinde yerini aldı. Böylece, insanlık için Orta Çağ karanlığından daha kanlı daha vahşi bir dönem başladı.

FAŞİZM VE TOPLAMA KAMPLARI

Hitler, ikdidara gelir gelmez kısa bir süre sonra hemen toplama kamplarını; kendilerinden (faşizmden) yana olmayanları birdenbire değil, ama sistemli bir şekilde en ağır işlerde çalıştırarak iliklerine kadar sömürerek yok edilmesine neden olan ölüm fabrikalarını bir bir açmaya başladı. Transit kamplar, savaş esirleri kampları, zorla çalıştırma ve imha kamplarının sayısı belli bir zaman sonra binlerle ifade edildi.

İnsanlık, toplama kampları ve faşizm konuları bir tehlike olarak  var oldukça yazılmaya devam edecek. Bizlerde geçtiğimiz günlerde Hanover DİDF ten bir grup arkadaş ile birlikte yaklaşık 65 km uzaklıktaki Bergen-Belsen toplama kampına, bugün anıt/müze olan kocaman alanı ziyarette bulunduk. Hangi mevsim ve günlerde gidilmiş olunursa mutlaka kamp alanında ve sergi müzesinde gezenlerin olduğu görülecektir.

Bergen-Belsen toplama kampı, Aşağı Saksonya eyaleti şehirlerinden Celle’ye 18 kilometre uzaklıktaki  Bergen kasabasına yakın bir alanda haziran 1940’ta kuruldu. Burayı ziyaret etmek isteyenler Celle üzerinden de gidebilirler.

SAVAŞ ESİRLERİ KAMPI

Başlangıçta inşiat işçileri için ormanlık bir alanda kurulmuş (1935) olan kamp yeri Nazilerce, haziran 1940’ta Belçika/Fransa savaş esirleri için kullanılmaya başlandı. 1941’in ortalarından itibaren Sovyet askerleri getirildi. Neredeyse hiç barınma yeri yok denebilecek bir alana 21 binden fazla Sovyet tutsak getirildiğinde, esirler mağaralarda, açık alanlarda ve külübelerde yaşama tutunmaya çalıştılar.

Her türden yiyecek içecekten mahrumiyete, sağlık konularında en basit bir revirin dahi olmayışına Nazilerin akla hayale gelmeyecek işkenceleri eklenince 1942 baharında 14 bin tutsak açlık-soğuk ve hastalıktan öldü.

Kamp alanı içinde gezinirken, burada 800, 2 bin, burada 2 bin 500, 5 bin kişi yatıyor yazıtları ve toplu mezarları görünce insanın aklı duruyor. Ne diyeceğini, neye yorumlayacağını anlamakta zorlanıyor. Kamp yerine bir km kadar uzaklıkta ise Sovyet savaş esirlerinin toplu mezarlığı bulunmakta. Buraya doğru yürdüğümüzde birkaç yerde burası askeri bölgedir girlemez/tehlikeli levhaları görülmekte.

Dikdörtgen biçimindeki Sovyet askeri esirlerinin bulunduğu mezarlıkta, burada Alman faşistlerince katledilen 5 bin Sovyet askeri yatmaktadır anıtı önüne bırakılan çiçek, mum, küçük taş ve yazılar eksilmiyor.

YAHUDİ TUTSAKLARIN TAKAS EDİLMESİ

Bugün gelinen yerde dahi toplama kampları hakkında kesin bir rakam mümkün görülmüyor. 1943/1944 arası 14 bin 700 Yahudi’nin Bergen-Belsen kampına getirildiği tesbit edilmiş olunsa da gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğu tarihçi ve araştırmacılarca teyit edilmekte.

19 Nisan 1943'te başlayıp 16 Mayıs 1943 de kanla bastırılan Varşova Gettosu ayaklanmasına katılan Yahudilerin bir bölümü, özellikle kadınların buraya getirildiği kamp içinde kurulan sergide belgelerle gösterilmekte.

1941-45’e kadar 12 bin 500 kadın Bergen-Belsen üzerinde farklı yerlere gönderildi. Daha doğrusu en sağlıklı ne genç en dayanıklı olanlar zorunlu çalışmaya götürüldü. Bergen-Belsen kampı, esir askerler için yapılmış olunsa da bir başka özelliği de Nazilerin ellerindeki çok ‘değerli’ Yahudileri muzakere aracı olarak kullanıp taleplerde bulunmaları oldu.

Hınca hınç vagonlarla üst üste istif edilmiş halde kampa getirilen Yahudilerin çok az bir kesimi (650) takas yoluyla özgürlüklerine kavuştu. Nazilerin elinde büyük bir ganimet olarak görülen 7 bin kişi takas için üç tren ile yola çıkarıldı. Bunların büyük çoğunluğu yolda Nazilerce katledildi. Ancak, 550 yolcu Kızıl Ordu birliklerince kurtarılabildi.

BURADA KATLEDİLEN ANNE FRANK

Hitler ve iş birlikçileri iktidarda oldukları dönemde 1 milyondan fazla Yahudi ve on binlerce Roman çocuğu, aileleri Nazilerce katledilerek yetim bırakılmış çocukları, zihinsel ve engelli çocukları katletti. Naziler, büyüklere uyguladıkları korkunç koşulları birebir çocuklara uygulayacak kadar insanlıktan çıkmıştılar. Hitler, her bir Nazi’yi adeta canavara dönüştürdü.

Faşizm/Nazilerin, kendilerinden yana olmayan çocukları bekliyen belli başlı tehlikeler şunlardı. Kamplara getirildiğinde hemen öldürülen çocuklar. Doğumdan hemen sonra katledilen çocuklar. Kamplarda ve gettolarda doğan çocukların saklanması. Zorunlu çalıştırılan biraz büyükçe çocuklar. Tıbbi deneylerde kullanılan çocuklar.

İşte bunlardan birisi de 12 Haziran 1929 da Frankfurt kentinde doğan ve daha sonraları tutmuş olduğu günlük ile bütün dünyada tanınan Anne Frank’tır. İki yıl boyunca çatı katında gizlenmek zorunda kalan 13 yaşındaki kız çocuğu herkesi şaşırtırcasına günlük tuttu.

Bir ihbar sonucu ailenin saklandığı yer Nazilerce bulundu. Burada yaşamak zorunda kalanlar hemen tutuklanarak 4 kişi Auschwitz, Anne Frank ve ablası ise 1944 ekim sonlarına doğru çalıştırılmak üzere Bergen-Belsen kampına gönderildi.

İki kız kardeş kampa getildiklerinde, aslında faşizmin yenilgi haberleri günbegün artmakta idi. Ancak, Naziler bu durumda dahi katliam ve işkencelerinden vazgeçmediler. On binlerce insanın her türlü insani barınmadan yoksun bırakılması kampların kaderi idi. Gayriinsani koşullarda yaşam mücadelesi veren Anne Frank, bir deri bir kemik kalmış halde iken bitlenmiş elbiseleri giymek yerine adına battaniye denilen büyükçe bir paçavraya sarılmaktadır. Anne ve ablası, kampın özgürlüğüne kavuşturulmasına çok az bir zaman kala hastalıktan ölürler. Ölüm günleri kesin olarak bugün dahi bilinmiyor. Tahminen şubat sonları veya mart 1944 ortaları denmekte.

Kampta müze haline getirilen bölümde Anne Frank hakkında yeterince bilgiye ulaşmak mümkün. Bergen-Belsen Kampı’nın bir diğer adı da Anne Frank’ın katledildiği kamp olarak uluslararası arenada bilinir.

KAMPIN ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMASI

Hitler ve faşistler peş peşe darbeler alıyor, kaçınılmaz sonlarına doğru hızla yol alıyorlardı. Ve nihayet, 15 Nisan 1945 de İngiltere ordu birliklerine bağlı bir tümen tarafından Bergen-Belsen özgürlüğe kavuşturuldu.

Askerler kampta içeri girdiklerinde bir deri bir kemik kalmış, yaşayan iskeletler görünümünde 60 bin kişi vardı. Kamptaki görüntüler kısa bir süre sonra bütün dünyaya duyuruldu.

Naziler tarafından Bergen-Belsen’e getirilen tutsak sayısı 120 bin. Toplamda ölen/öldürülen esir sayısı ise 50 bin olarak kayıtlara geçmiş. Buna kurtuluştan sonra hastalıktan, tifodan ölen 13 bin kişi dahil değil.  

Kampta kaldığımız 4 saat boyunca gördüklerimizi, okuduklarımızı ve bunların yüreğimize dokunmasını kelimelere dökmek, Nazilerin yapmış oldukları korkunçlukları yazmak kolay olmasa gerek. Yazımızı, Amerikalı Şair Archibald Macleish’in dizeleriyle tamamlayalım:

Bunun hesabı sorulmadı
Gözyaşlarının hesabı sorulmadı ama sorulacak

Bu kanın hesabı sorulmadı.
Gözyaşları yüzlerde kurumuş
Kum üstünde kurumuş kan.
Gözyaşlarının hesabı sorulmadı, kanın hesabı sorulmadı
Sorulacak bunların hesabı.

Yanılmayın
Dökülen kanın hesabı sorulmamışsa
Yalanın hesabı sorulmayacak sanmayın

Yanılmayın
Bunun hesabı sorulacak
Sorulacak ama
Vakit var

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Bir kişi çalışmadan yaşasın diye bin kişi yaşamadan çalışıyor*

SONRAKİ HABER

Kadir Aydemir: Şairin bir ipek böceği gibi çalıştığı şiir türüdür haiku

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa