Bin Selman’ın ziyareti ve Erdoğan’ın itibarı
Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Türkiye ziyareti Arap basınında yer aldı. Analizler ziyaretin bin Selman'ın taht yolculuğunu güçlendirmeye yaradığı, Erdoğan için ise çok fayda sağlamadığı yönünde.
![Bin Selman’ın ziyareti ve Erdoğan’ın itibarı](https://www.evrensel.net/upload/dosya/213208.jpg)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda), Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Al-Salam Sarayı'nda Nisan ayında bir araya gelmişti. | Fotoğraf: Murat Kula/AA
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Mısır, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan turu, Arap basınının çeşitli yönleriyle gördüğü önemli bir gelişme olarak gündemin ön sıralarında yer aldı. Bin Selman İstanbul Konsolosluğunda işlenen Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra bu kapsamda bir ziyareti ilk defa yapmış oldu. Ama hem cinayetin Türkiye’de işlenmiş olması hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nisan ayının sonunda gerçekleştirdiği ziyaretin iadeiziyareti olması nedeniyle Ankara kısmı ayrı bir önem arz etti. Arap basınının farklı yönleriyle değerlendirdiği bu ziyaretle ilgili yapılan değerlendirmelere madde madde bakalım:
1. Şüphesiz ki bin Selman’ın bu turunda Suudi basınının Türkiye ayağı için ne dediği en çok merak edilen noktalardan biriydi. Suudi Krallığının sözcüsü konumuna olan al Arap gazetesi, üstenci bir dille manşetten verdiği haberde ziyareti Erdoğan’ın “İyi niyetini kanıtlaması için bir fırsat” olarak nitelendirdi.
2. Erdoğan’ın Veliaht Prens’in ziyaretinden ekonomik yöndeki beklentileri, Arap basınındaki bütün değerlendirmelerde yer alan bir nokta oldu. Başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Körfez ülkelerindeki değişimin esas olarak Türkiye’nin ve ekonomisinin uğradığı kayıpların büyüklüğünden kaynaklandığını düşündükleri ifade edildi. Lakin aynı gazete analizinde “Ne Prens Muhammed bin Selman ne de beraberindeki heyet, Suudi fonlarının yapacakları yatırımların hacmine ilişkin açıklama yapmadı” cümlesiyle talebin pek de karşılanmadığına dikkat çekildi.
3. Selman’ın Mısır, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan turunun ABD Başkanı Joe Biden’ın önümüzdeki ayın ortalarında Ortadoğu’ya gerçekleştireceği ziyaretlerin öncesinde gerçekleşmesi vurgulanan diğer bir nokta oldu. Masr360.net sitesinden Muhammed Keyyal, Selman’ın turuyla ilgili kaleme aldığı makalede “Özetle, bu turda en öne çıkan şey Veliaht Prensin, Biden’ın Krallığa beklenen ziyaretinden önce hem bölgesel gücünü hem de Biden’a karşı konumunu güçlendirmeye çalışmasıdır” ifadelerine yer verdi. Yazar ayrıca Selman’ın meşruiyetinin anahtarının kendisine yönelik cinayetle ilgili kampanya yürüten Ankara’da olduğunun farkına olduğunu dile getirdi.
4. Türkiye’yi yakından takip eden Lübnanlı Akademisyen Muhammed Nureddin, ziyaretin önemli amaçlarından birinin Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de öldürülmesinden sonra “İmajını temizlemek ve Ukrayna savaşından sonra uluslararası dengelerdeki değişimlerde yer almanın yanı sıra taht üyeliğine giden yolu açmak” olduğunu vurguladı.
ERDOĞAN’IN NİYETİNİ TEST ETMEDEN ÖNCE TÜRKİYE İLE HESAPLANMIŞ BİR SUUDİ AÇILIMI
Al Arab
Konuya hakim Türk kaynakları, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede ikili ilişkilere kademeli bir dönüş arzusunu dile getirdiğini ortaya koydu. Bin Selman’ın mesajı, Türk Cumhurbaşkanına Suudi Arabistan’a yönelik iyi niyetini kanıtlamak için gönderildiğini göz önünde bulundurarak son yıllarda ilişkilerin tamamen kopmasına yol açan nedenleri düzeltme fırsatı vermeyi amaçlıyor.
Kaynaklar, Türk Cumhurbaşkanının mali sonuçları Suudi Veliaht Prens’in ziyaretinden hızlı bir şekilde almak istediğini, lakin tam olarak alamadığını söyledi. Ne Prens Muhammed bin Selman ne de beraberindeki heyet, Suudi fonlarının yapacakları yatırımların hacmine ilişkin açıklama yaptı.
Suudiler, Türk Cumhurbaşkanının pozisyonlarına ve bir uçtan diğerine yaptığı değişikliklere, özellikle de Krallığa ve bir bütün olarak Körfez’e açılma hedefinin ekonomik yönünü ilerletmek olduğuna dair sürekli iddiasına şüpheyle bakıyorlar. Bu da istediğini alamazsa önceki pozisyonuna geri dönebileceği ve bunu bir şantaj yöntemi olarak kullanabileceği endişelerini artırıyor.
Erdoğan, Suudi Veliaht Prense Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Saray’ında resmi bir resepsiyon verdi, Türk hükümeti üyeleriyle görüşmeden önce el sıkıştı ve sarıldı. Ardından Anadolu Ajansının iki saat sürdüğünü söylediği bir toplantı yaptı.
İki ülkenin yeni bir iş birliği dönemi başlatma ve aralarındaki ticareti kolaylaştırma konusundaki kararlılığını teyit eden ortak bir Türk-Suudi açıklaması yayımlandı. Açıklamada, Türkiye’nin, Suudi yatırım fonlarını yeni Türk şirketlerine yatırım yapmaya davet ettiği belirtildi.
Reuters’ın aktardığına göre üst düzey bir Türk yetkili, Türkiye’nin azalan döviz rezervlerini canlandırmaya yardımcı olabilecek potansiyel bir döviz takas hattı üzerindeki müzakerelerin “gereken hızda” ilerlemediğini söyledi. Türk yetkili, iki ülkenin ticaret, uçuş ve TV dizilerinin yayımlanması üzerindeki kısıtlamaları kaldırırken, karşılıklı olumsuz medya yayınlarını durdurduğunu söyledi. Ziyaret sırasında enerji, ekonomi ve güvenlik alanlarında anlaşmaların imzalanacağını belirten Erdoğan, Suudi fonlarının Türkiye’deki sermaye piyasalarına girmesi için de çalışmaların sürdüğünü sözlerine ekledi.
Türk Cumhurbaşkanı nisan ayı sonunda Suudi Arabistan’ı ziyaret etti ve Prens Muhammed bin Selman ile bir araya geldi. Erdoğan geçen hafta yaptığı açıklamada, kendisi ve Prens Muhammed bin Selman’ın “Ankara’daki görüşmeler sırasında ilişkilerde daha ne kadar ileri gidebileceklerini” tartışacaklarını söyledi.
Gözlemciler, Türkiye Cumhurbaşkanının açıklamalarında ortaya çıkan mevcut değişikliğin güvenilmez olduğunu göz önünde bulundurarak, ziyaretin Erdoğan için dünyaya bakış açısını değiştirip değiştirmediğine dair bir sınav olduğunu, Suudi Arabistan ve diğerleri ile kalıcı ilişkiler kurmasını sağlayacağını söylüyorlar. Bunu Suudi yatırımcıları ve turistleri Türkiye’nin değiştiğine ikna etmek, ekonomik ve ticari ilişkilerin Gazeteci Cemal Kaşıkçı krizinden önceki haline dönmesini sağlamak için yapıyor.
Başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere Körfez ülkelerindeki değişimin esas olarak Türkiye’nin ve ekonomisinin uğradığı kayıpların büyüklüğünden kaynaklandığını düşünüyorlar. Körfez halkının Türkiye’yi ziyaret etmek istememesinin ardından emlak, turizm ve tarihi diziler gibi sektörler büyük ölçüde etkilendi.
Erdoğan’ın Suudileri iyi niyetine ikna etmede ve korkularını gidermede ve onları ülkesine karşı tutumlarını değiştirmeye ve resmi ve halk çapındaki kapsamlı boykotu kırmaya ikna etmede ne ölçüde başarılı olabileceği bilinmiyor. Türkiye ile anlaşmazlık yıllarında Suudiler, Krallığın uluslararası düzeydeki imajına zarar vermek için Kaşıkçı davasını istismar ederek Ankara’nın ülkelerine karşı yaptığı ihlallere yanıt olarak Türk mallarını boykot etmek için geniş bir kampanya başlatmıştı.
PRENS, BIDEN’IN ZİYARETİ ÖNCESİNDE BÖLGESEL KONUMUNU PEKİŞTİRİYOR
Muhammed KEYYAL
masr360.net
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Ürdün ve Türkiye’yi kapsayan bir gezi kapsamında Mısır’a iki günlük bir ziyarete başladı. Turun son durağı olan Türkiye’ye, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki konsolosluğunda öldürülmesinden sonra Suudi-Türkiye ilişkilerinde yaşanan fırtınalı krizin ardından ilk resmi ziyaret. Tur birçok mesajı barındırıyor. Bunlardan en bariz olanı, bin Selman’ı bir dizi başkentte “Dışlanmış ve kabul edilemez” bir konuk yapan kısıtlamaları kırmak için resmi bir duyuruyu temsil etmiş olacak. Ziyaret, muhalif gazeteci vatandaşının öldürülmesinden bu yana tahtı almaya en yakın hale gelen Emir için bir ilk. Aynı zamanda, Krallığın ABD Başkanı Joe Biden’ın 15-16 Temmuz tarihlerinde gerçekleştireceği ziyaretin ilanıyla aynı zamana denk geldi. Özetle, bu turda en öne çıkan şey, Veliaht Prensin Biden’ın Krallığa beklenen ziyaretinden önce hem bölgesel konumunu hem de Biden’a karşı konumunu güçlendirmeye çalışmasıdır.
Bin Selman’ın turu kapsamında Türkiye’yi özel olarak seçmesinin nedenleri var. Özellikle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yetkililerin, genç prensin Kaşıkçı cinayetine karıştığının kanıtı olarak nitelendirdikleri bilgilerle ilgili istihbarat sızıntıları, resmi ve gayriresmi açıklamalar arasında değişen şiddetli bir kampanya yürüttüğü ülke olması hasebiyle.
Prens, Türk yetkililerin geçmişte yaptıkları açıklamalardan kaynaklı, tahta çıkmanın meşruiyetinin anahtarının hâlâ “delillerin ve sızıntıların” merkezi Ankara’da olduğunu fark etti. Görünen o ki, ekonomik olarak bocalayan ülkeye ekonomik cezbedici şeyler yaparak bu dosyayı kalıcı olarak kapatmaya çalışıyor.
Erdoğan’ın nisan ayı sonlarında Krallığı ziyaretinden önce Türk yargısı davayla ilgili soruşturmayı kapatmak için Kaşıkçı cinayetine karışan 26 Suudi zanlının yargılanmasını Suudi Arabistan’a havale etti. Bin Selman’ın bu ziyarete şiddetle ihtiyacı olduğu gibi, mevcut Türk liderliğinin de buna ihtiyacı vardı. Özellikle Erdoğan kısa süre önce ülkedeki mali krizin neden olduğu büyük baskıların etkisiyle cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasını başlattığını duyurduktan sonra.
Bin Selman’ın gezisinin nedenleri sadece üç ülke ile ilişkileri geliştirmekle sınırlı değil. Özellikle Suudi Arabistan, son zamanlarda çok ihtiyaç duyulan Amerikan desteğinin azaldığı hissinin olduğu bir zamanda ve her tarafta İran varlığıyla çevrili olduğunu hissetmeye başladıktan sonra...
Krallık, İran’ın bölgedeki emellerini frenleyebilecek güçlü bir ittifak kurmaya çalışıyor. Bu duruma göre, Türkiye-Suudi ilişkilerinin iyileştirilmesi, önümüzdeki dönemde Kahire ve Ankara arasında tam bir uzlaşmaya yol açabileceği anlamına geliyor. Bunun nedeni bölgedeki siyasi ağırlığıdır. Özellikle de aralarındaki ilişkileri onarma girişimleri hâlâ aksamaya devam ettiğinden. Bu nedenle iyi Suudi-Türkiye ilişkileri, sadece Körfez-Türkiye ilişkilerinde değil; genel olarak Arap-Türkiye ilişkilerinde de normal seyrine dönebilir.
BİN SELMAN ERDOĞAN’IN KOLLARINDA: PARA KONUŞUYOR!
Muhammed NUREDDİN
al Ahbar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm sultan ihtişamıyla, iki ülkenin bayraklarını taşıyan atların sesleri eşliğinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın dış girişinde Muhammed bin Selman’ı kabul etti. Sanki Veliaht Prens değil, gerçek kralmış gibi.
Muhammed bin Selman’ın Türkiye ziyareti, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi öncesinde Kral Selman bin Abdülaziz’in 11 Nisan 2016’da Ankara’ya yaptığı ziyaretten bu yana ilk “Suud” figürü olması nedeniyle özel bir önem kazandı. Bin Selman’ın şu anki ziyaretinin gündemi, hiç şüphe yok ki, Doğu Akdeniz ve Kuzey Suriye’deki gelişmeler ile bölgesel ve uluslararası ilişkiler başta olmak üzere ikili ve ortak meseleler. Özellikle İran ile Batı arasındaki nükleer anlaşmanın imzalanma şansının azalmasından sonra.
Suudi muhalif Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi Konsolosluğunda öldürülmesinin ardından Suudi-Türkiye ilişkileri geriliminin zirvesine ulaşmıştı. Ankara, bizzat Erdoğan’ın sözleriyle, Suudi Kraliyet üst düzey yetkililerini cinayetin sorumlusu olmakla suçladı. Cumhurbaşkanına sadık gazeteler, Kaşıkçı suikastından sorumlu en önemli yetkililerden biri olarak Suudi Veliaht Prens’in adını dolaştırdılar. O dönemdeki keskin resmi Türk pozisyonu, bin Selman için büyük bir utanç yarattı. Küresel olarak imajının bozulmasına katkıda bulundu ve iki ülke arasında neredeyse tam bir kopuşun kapısını açtı.
Bugün ziyaretin, Türkiye’nin zorlu ekonomik koşullarının dikte ettiği yeni bir iş birliği aşaması açacağını varsayılıyor. Bin Selman, imajını “temizlemeye” ve Ukrayna savaşından sonra uluslararası dengelerdeki değişimlerde yerini alarak taht üyeliğine giden yolu açmaya çalışıyor. Türkiye’nin Kaşıkçı’nın katillerini Türk yargısı önünde yargılamaya devam etmek için Türk muhalefetinin “egemenlik hakkı” dediği şeyden feragat etmesi olmasaydı, Ankara ile Riyad arasındaki ilişkilerin düzelme şansının devam etmesi mümkün olmazdı. Dosyanın tamamı Suudi mahkemelerine aktarıldı, bu da tüm “Kaşıkçı dosyası”nın kapatıldığı anlamına geliyor. Türkiye’nin bu kararı, Türkiye ziyaretiyle ABD Başkanı Joe Biden’a doğrudan mesaj gönderen bin Selman için önem taşıyor. Biden’ın önümüzdeki ay yapacağı bölge ziyareti sırasında “Hak sahibi, yani Erdoğan, Kaşıkçı dosyasında Suudi Prensi affettiyse, Biden’ın Selman’la yalnız görüşmesini engelleyen ne bahanesi var?”
Öte yandan Selman’ın Ankara ziyareti Kıbrıs ve Yunanistan’ı meşgul ediyor. Ankara ile hem Lefkoşa hem de Atina arasındaki gerilimin en yüksek noktasında ikili, bölgesel ve uluslararası sorunların baskılarından Türkiye için göreceli de olsa bir “rahatlama” görülüyor. Aksine ziyaretin Suriye dosyasının üzerinde bir etkisinin olması beklenmiyor. Şüphesiz Türkiye-Suudi yakınlaşması, kaldırılmadan önce Körfez ablukasına Türkiye’nin yardımıyla direnebilen Katar’ı da rahatlatacaktır.
Yanlı ve hatta muhalif basında Türkiye’nin odak noktası, Suudi ziyaretinin ekonomik ve mali boyutları ile Suudi yatırımların Türkiye’ye nasıl akacağı ve böylece Türkiye’nin içinde bulunduğu boğucu ekonomik krizden kurtulmasına nasıl katkıda bulunacağıydı. Erdoğan bu ziyaretin; tüm anketlere göre iktidarda kalmasını tehdit eden ve erozyona uğrayan popülaritesinin yeniden kazanılmasına katkıda bulunacağını umuyor. Bu bağlamda bin Selman’a Türkiye’de kârlı yatırımlar için fırsat bulan yaklaşık 35 önde gelen Suudi iş adamının eşlik etmesi şaşırtıcı değildi.
ÜRDÜN VE SUUDİ ARABİSTAN… ANLAŞMALAR UYGULANMAYI BEKLİYOR!
Yanal BARMAWİ
Dastour
Majesteleri Kral ve Suudi Veliaht Prensinin görüşmelerinin sonuçları, çeşitli siyasi ve ekonomik konularda kapsamlı bir fikir birliğini yansıtıyor. İkili ilişkileri en iyi durumda tutmak, bölgesel ve uluslararası zorluklarla yüzleşmek ve mevcut tüm potansiyelleri kullanmak için yenilenen endişeyi ifade ediyor.
Görüşmelerin sonunda yayımlanan bildiride derin ve net ayrıntılar yer alıyor. Siyasi dosya ve konularda ortak bir vizyon ilan edildiğinden, Ürdün-Suudi ilişkisini ılımlı veya katı ve bazen gergin olarak nitelendiren herkese mesaj görevi görüyorlar.
Ürdün ve Suudi Arabistan, karşılıklı özen ve etkili ortaklıklar kurmaya ve kendilerine sunulan fırsatlardan ve enerjilerden yararlanmaya yönelik taahhüt yoluyla başta ekonomi olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği için yeni bir aşama oluşturdu. Bu ortaklığın kurumsallaştırılması ve önümüzdeki dönem için entegre bir çalışma programı ve uygulama, takip ve değerlendirme araçları oluşturulması konusunda mutabık kalınmıştır.
İki ülke arasındaki iş birliğini geliştirmeye yönelik siyasi irade belki de emsalsizdir. Top şimdi Umman’ın anlayışlarını tercüme etmek için kamu ve özel sektörün önünde. Açıklamada, madencilik, altyapı, tarım, turizm ve kültür sektörlerine yönelik yatırım alanları da dahil olmak üzere yatırımlar alanında ortak iş birliğinin artırılması ve çeşitlendirilmesinin önemi vurgulandı.
Suudi Arabistan, onlarca yıl önce petrol gelirlerine, Hac ve Umre mevsimlerine bağımlı kaldıktan sonra, bürokrasi ve dijitalleşmeye dönüşüm ve elektronik işlemler ve diğerleriyle uğraşmanın yanı sıra bugün daha çok üretken sektörlere odaklanarak ve ekonomik temelleri çeşitlendirerek önemli bir ekonomik dönüşüm aşamasına tanık oluyor.
Öte yandan Ürdün, siyasi ve ekonomik reform sendromu ve yoksulluk, işsizlik ve artan büyüme oranları sorunlarını çözme çabaları bağlamında önümüzdeki 10 yıl için bir ekonomik modernleşme vizyonu başlattı.
Sonuçlar, ziyaretin aralarında gerçekleşen sektörel bakanlar toplantıları sırasında ticaret değişimi ve yatırımların hareketi ve diğerleri gibi ekonomik iş birliği ile karşı karşıya kalınan birçok zorluğun üstesinden gelinerek hemen ortaya çıktı. Taraflar arasında varılan mutabakatların uygulanması, her iki ülkede de kamu ve özel sektör arasında etkin bir ortaklık ve uygulama, takip, başarı ve hesap verebilirlik konularında ciddiyet gerektirmektedir.
Evrensel'i Takip Et