Marmaris yangını | Prof. Dr. Doğanay Tolunay: Risk yönetimi yerine kriz yönetimi alışkanlığı devam etti
Marmaris yangınını İstanbul-Cerrahpaşa Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile konuştuk.
Fotoğraf: Mehmet Emin Mengüarslan/AA
Özer AKDEMİR
Muğla Marmaris’e bağlı Bördübet mevkiinde 21 Haziran’da başlayan yangın üç gün aradın sonra söndürülmüştü. Yangının sürdüğü günlerde çeşitli sorular yönelttiğim ormancı bilim insanlarından İstanbul-Cerrahpaşa Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, yanıtlarını yangın söndürüldükten sonra gönderdi. Yangının gelişimi ve söndürülme sürecini de görmek için böyle bir tercih yaptığını belirten Tolunay’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
GEÇEN YILDAN DERS ÇIKARILMADI
Geçtiğimiz yılki yangınların ardından bu yangını nasıl yorumlamak gerekiyor? Geçen seneden yeterli ders alınmadı mı?
Geçtiğimiz yaz gerçekleşen orman yangınlarının kamuoyu üzerindeki etkisi oldukça travmatikti. Haliyle bu yılın ilk büyük yangınının da ancak dördüncü günde kontrol altına alınabilmesi, akla yangınlara karşı hazırlıklı mıyız sorusunu getirdi. Tartışmalar önce uçak ve helikopter sayısı üzerinde yoğunlaştı. Yangının ikinci gününden itibaren havadan müdahale araçlarının sayısının arttı. Yörede geceleri ve sabahları hızı azalan rüzgarla yangının ilerleyişinin de azalması, buna karşılık öğlenden sonra şiddetlenen rüzgarın etkisiyle yangının da şiddetlenmesi gece görüşlü helikopterler tartışmalarını başlattı. Bu tartışmalar önceki yıllarda da yapılmıştı. Uçak ve helikopterler üzerinden yapılan tartışmalar orman yangınları konusunda kamuoyunun, siyasi partilerin ve karar vericilerin geçen yılki yangınlardan ders çıkarmadığı şeklinde yorumlanabilir.
YANGINI DAHA ÇIKMADAN ÖNLEM ALMAK GEREKİYOR
Ekipman ve yangın söndürme personeli sayısı yeterli mi?
Geçen yıl yangınların başlamasından birkaç gün sonra çok sayıda uçak ve helikopter yangınlara müdahale etmiş ve yangınlar buna rağmen 10-15 gün içinde söndürülebilmişti. Bu yılki Marmaris yangınında da ikinci günden itibaren uçak ve helikopter sayısı giderek arttı. OGM tarafından yangınlara 43 helikopter, 13 uçak, 453 arazöz ve yaklaşık 3800 personelle müdahale edildiği açıklandı. Bu kadar ekipman ve insan gücüyle dahi yangınının söndürülmesi günler aldı. Geçen yılki yangınlardan çıkarılması gereken ilk ders, yangın çıktıktan sonra meteorolojik koşulların da etkisiyle söndürülmesinin oldukça zor olduğuydu. Bu nedenle atılması gereken ilk adım, yangınları söndürme odaklı değil yangınların çıkmasını önleyecek tedbirler alınmasıydı. Bunun için ormanların sık ve insan faaliyetlerinin yoğun olduğu orman alanlarının belirlenmesi, buralardaki ağaçların seyreltilmesi, toprak üzerindeki yanıcı maddelerin kış aylarında denetimli olarak yakılması, ormanlardaki tesislerin denetlenmesi, yöre sakinlerinin yangın konusundaki farkındalıklarının arttırılması gibi önlemler alınması gerekirken bunların yeterince yapılmadığını gördük. Özetle diğer afetlerde de olduğu üzere orman yangınlarında da afet risk azaltımı çalışmalarının yapılmadığı, risk yönetimi yerine kriz yönetimi alışkanlığının devam ettiği söylenebilir. Geçen yılki eksikliklerden bir diğeri de orman yangın işçisi sayısının yetersizliğiydi. Bu nedenle 10 bin personel alınacağı açıklansa da sonradan bu sayı 5 bine indirildi. Ancak bu 5 bin personelin alımı yangın mevsimi öncesinde yapılamadı
Yaban yaşamı nasıl etkilendi?
Bördübet bölgesi Marmaris’in en bakir alanlarından. Yörede boz ayı, karakulak, yaban keçisi, su samuru gibi türler yaşamaktaydı ve bu nedenle 2 yıl kadar önce yaban hayatı geliştirme sahası olarak koruma altına alınmıştı. Bu hayvanlar hızlı hareket edebildikleri için yangınlardan kaçtıkları söylenebilir. Nitekim bugüne kadar bu hayvanların zarar gördüğüne dair bir tespit yapılamadı. Ancak bu yıl yanan yaklaşık 4500 hektar orman alanına ek olarak geçen yıl da Marmaris’te 9100 hektar kadar bir alan yanmıştı. Bu nedenle avlanma ve beslenme için geniş alanlara ihtiyaç duyan bu hayvanların habitatları oldukça daraldı.
Yangın erken söndürülebilir miydi?
Yörede genç ve sık ormanlar vardı. Ayrıca tepeler ve bu tepeler arasında da vadiler bulunmakta. Aynı zamanda fazla yerleşim alanı bulunmadığını ve bu nedenle yol ağının da az olduğunu eklemek gerek. Bütün bunlar yerden müdahaleyi oldukça zorlaştırdı. Yine de yangının çıktığı noktadan ilerlediği doğu yönünde yangının tutulabileceği orman yolları mevcut. Bu yolların her iki tarafındaki ağaçların kesilmesiyle yanıcı maddenin olmadığı şeritler oluşturularak yangının ilerleyişi durdurulabilir miydi sorusu aklıma takılıyor. Nitekim yangın dördüncü günde bu yöntemle durdurulabildi. Belki de daha önce de benzeri şeritler açılmış ancak yangın durdurulamamıştır. Bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadı. Bu nedenle OGM’nin yangın söndürme stratejisini kamuoyuyla paylaşması yararlı olacaktır.
ORMAN YANGINLARI SİYASETİN MERKEZİNE YERLEŞTİ
Yetkililerin yangından çok yangınla ilgili eleştirileri ve sosyal medyayı hedef alan açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2019 yılında alınan bir kararla THK uçaklarının kullanılmaktan vazgeçilmesi ve hemen ardından 2019 yılındaki İzmir, 2020 yılındaki Hatay ve geçen yıl Antalya, Muğla, Adana ve Mersin illerindeki büyük yangınlar ister istemez OGM’nin, Tarım ve Orman Bakanlığının ve de hükümetin yangın politikalarının sorgulanmasına neden oldu. Kamuoyunun yangınlar konusundaki hassasiyeti nedeniyle de muhalefet partileri özellikle uçaklar üzerinden ilgili kurumları ve hükümeti eleştirdi. Böylece orman yangınları siyasetin merkezine yerleşti. Yapılan eleştirilerin bir kısmı hatta tamamı haksız olsa dahi yetkililerin bu eleştirileri dinlemesi, polemiğe girmeden cevaplaması, hatta doğru eleştirileri kabul edip eksiklikleri gidermeye çalışmaları yerinde olurdu. Ancak ülkemizde sadece orman yangınları konusunda değil hemen her alanda diyalog ortamı yok oldu.