27 Haziran 2022 15:55

Kastamonu ve Bartın’da alınmayan önlemler yine felakete dönüştü | "İhmaller dizisi ancak rantla açıklanabilir"

Geçen yıl sel felaketi yaşayan kentlerde alınmayan önlemler yine felakete neden oldu. Görüştüğümüz mühendis ve şehir plancıları felakete neden olan ihmaller dizisinin kaynağında rant olduğunu söyledi.

İnebolu | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cem ŞİMŞEK
İstanbul

Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta yaşanan sel felaketinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. 100’e yakın kişinin hayatını kaybettiği, onlarca kişinin kaybolduğu felaketin ardından kayda değer hiçbir önlem alınmaması benzer bir felaketin tekrarlamasına yol açtı. Cumartesi gecesinden beri Batı Karadeniz’de etkili olan sağanak nedeniyle yine dereler taştı, dere yatakları üzerine kurulu kent merkezlerinde ev ve iş yerlerini su bastı. AFAD felaketin büyümesini önlemek üzere bölge halkına yüksek yerlere çıkma çağrısında bulundu.

Aynı bölgede geçtiğimiz yıla benzer bir tablonun yaşanmasını geçtiğimiz yıl bölgede inceleme yapan TMMOB heyetinde yer alan Şehir Plancılar Odası Ankara Şube Yöneticisi Ömer Dursunüstün ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Su Yapıları Kurulu Üyesi Umut Deveci ile konuştuk. Geçtiğimiz yıl yapılan incelemelerin adından hazırlanan raporda yer alan önlem ve uyarıların dikkate alınmaması nedeniyle felaketin yinelendiğine dikkat çeken mühendis ve şehir plancıları, imar planı değişikliklerinden derenin ıslahına, köprüsünden yapı ve oturma ruhsatlarına kadar her adımda mevzuata aykırılıklar olduğuna dikkat çekerek bunları rantla açıklanabilecek ihmaller dizisi olarak niteledi.

RİSK BİLİNİYOR, ÖNLEM ALINMIYOR

Taşkın bölgelerinin yapılaşmaya açılmasının ülke genelinde yaşanan bir sorun olduğuna dikkat çeken Şehir Plancılar Odası Ankara Şube Yöneticisi Ömer Dursunüstün, Tarım ve Orman Bakanlığının sitesinde bu alanların belirlendiğini söylerken “Bu riskler uzun yıllardır ilgili kamu kurumlarınca bilinen, ancak önlem alınmayan konulardır. Hatta aksine, sık sık bu sahalarda daha yoğun yapılaşma kararları alındığına rastlıyoruz” dedi.

Geçen yıl yaşanan taşkından yaklaşık 2 ay sonra Bozkurt’a giderek incelemeler yaptıklarını hatırlatan Dursunüstün, “2 ay sonra dahi kent bir afet bölgesi gibiydi. Afetten sonra önlemler, taşkın alanlarında yapılaşma için kamu kurumlarının getirdiği çözümler vb. hususlarla ilgili tespitler yaptık. Çalışmalarımızın sonunda hiçbir kurumun yeni bir planlama çalışmasının olmadığını öğrendik” dedi.

Geçen sürede hemzemin köprünün yükseltilmesi, bodrum katlarda iyileştirmeler gibi çalışmalar yapıldığını ancak bu çalışmaların felaket riskini ortadan kaldırmadığını ifade eden Dursunüstün, “Öğrendik ki yıkılan yapılar aynı yerde yeniden yapılacak, TOKİ bir kısmı taşkın alanında bir kısmı orman alanında konutlar üretecek” dedi.

Dursunüstün alınmayan önlemler nedeniyle bölge halkının tüm risklerle beraber yaşamak zorunda kaldığını ve yıkılan evlerini büyük borçlar altında kalarak yeniden yaptırdığını hatırlattı.

FELAKETİN ESAS NEDENİ: KENT TAŞKIN ALANINDA

Bozkurt Belediyesinin dere tabanını temizleme, hatalı depolamaları denetleme gibi çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Dursunüstün, “Bunlar elbette felaketi büyüten etmenler. Ancak tamamına yakınının taşkın alanında olduğu bir kentten bahsediyoruz, felaketin asıl kaynağı budur” dedi. Taşkın alanında başlatılan ilk yapılaşma girişiminden bugüne tüm kamu kurumlarının ihmal ve hataları olduğunu söyleyen Dursunüstün, bu ihmalleri şöyle sıraladı: “İller Bankası, Belediye taşkın sahası üzerinde İmar Planları hazırlıyor; DSİ kanal yapıyor, önerilen genişlikte değil; Belediye köprü yapıyor, önerilen tipte değil…”

Risklerin bilinmesine karşın önlem almadan alternatif üretmeden ihmalleri sürdürmenin cinayet riskini doğurduğunu söyleyen Dursunüstün, “Taşkın sahasında farklı tip temel ve duvarların yapılması gerektiği bilinirken, bir kısmı yer altında kalan bodrum katlarına mesken ruhsatı verilmemesi, kullandırılmaması gerektiği bilinirken bunu artık afet olarak nitelendiremeyiz. Burada bir kaza yaşanmadı. İmar planı değişikliklerinden derenin ıslahına, köprüsünden yapı ve oturma ruhsatlarına kadar her adımda mevzuata aykırılıklar var. Bunlar ancak rantla açıklanabilecek ihmaller dizisi” ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM DOĞA İLE UYUMLU PLANLAMA

Yıkıcı etkileri ve tarihi bilinen felaketlere karşı çözümün doğal çevreye ve bölge koşullarına uygun bir planlama olduğunu söyleyen Dursunüstün, “Bunun önemli bir yolu da bilimsel ve hukuksal dayanaklarla hareket edebilen meslek insanlarıdır. Bozkurt gibi daha birçok ilçe belediyesinde tek bir şehir plancısı dahi istihdam edilmemektedir. Müteahhitlerin, farklı mesleklerden meclis üyelerinin ranta dayalı kararları ile kentlerimiz bugünkü haline gelmiştir” dedi.

BÜTÇE MEGA PROJELERE VAR, HALKIN İHTİYAÇLARINA YOK

Gazetemize değerlendirmelerde bulunan İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Su Yapıları Kurulu Üyesi Umut Deveci, iktidar ve yetkililerin siyasi şov amacıyla mega projelere milyarlarca lira kaynak ayırırken halkın genelinin ihtiyaçlarını “bütçe yetersizliği” gerekçesiyle karşılamadığına dikkat çekti.

Bugün yaşananlara afet denilemeyeceğini ifade eden Deveci, “Öngörebileceğimiz bir olaydı. Doğal afetlerin hangi boyutta yaşanabileceğini öngörebilir durumdayız. Aynı zamanda nasıl engellenebileceği noktasında çözüm önerilerimiz ve bunların hayata geçirilmesi için gerekli bütçe ve teknik konularda da bilgi sahibiyiz” dedi.

Geçen yılki felaket sonrası bölgede yürütülen çalışmanın sonuçlarının yetkililerle paylaşıldığını söyleyen Deveci, “Ülkemizdeki sorun bu tip araştırmalara ayrılan bütçelerin çok sınırlı olması ve bu çalışmalardan çıkan sonuçların uygulamaya geçmemesi. Öneriler ilgili kurumların tozlu raflarında kaderine terk ediliyor” dedi.

ÖDENEK YOK DENİLEREK HAVZA TEMİZLENMEMİŞ

Geçen yıldan bu yana taşkın bölgelerinde rutin yürütülmesi gereken havza temizlik çalışmalarının ödenek yetersizliğinden dolayı yapılmadığını söyleyen Deveci, “Siyasi şov amaçlı mega projeler dışında halkın geneline hizmet edecek işlere para ayrılmıyor. Bu bölgede de yaşanan sıkıntının nedenlerinin bunlar olduğunu söyleyebiliriz. Bizim ihtiyacımız mega projelerden öte halkın genelinin ihtiyaçları doğrultusunda bakım, temizlik gibi rutin gerekliliklerin karşılanmasıdır. Bir diğer ihtiyaç da alanlarda çalışma yürüten uzman, bilim insanları ve akademisyenlerin çalışmalarının dikkate alınmasıdır. Bu çalışmaların somut olarak hayata geçirilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Yılın başından bu yana 7 bin 300 kamu ihalesi iptal edildi

SONRAKİ HABER

Emek Gençliği: Ucuz ekmeğe 'öğrenciyi sömür' formülü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa