Emekçiler açlık sınırında yaşamak istemiyor
Emekçiler yoksulluk sınırının altındaki hiçbir ücretin yaşamlarını rahatlatmayacağını vurguluyor.
Fotoğraf: CSGB
Eren ERGİNE
İstanbul
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın ardından Asgari Ücret Tespit Komisyonunun bugün toplanacağı açıklanırken, görüşme öncesi Evrensel’e konuşan emekçiler, “Açlık sınırında yaşamak istemiyoruz” dedi.
Günaşırı gelen zamlarla hayatlarının çekilmez olduğunu belirten LC Waikiki işçisi, “Ücretler skalaya göre asgari ücret ila 5 bin 200 lira arasında değişiyor. Prim ve çocuk parasını da eklersek en yüksek ücret 5 bin 800 lira. Bu ülkede yoksulluk sınırı 20 bin lirayı, açlık sınırı 6 bin lirayı aştı. Aldığımız maaş cebe girmeden borca gidiyor. Kira ve faturaları da eklediğimizde sağlıklı beslenecek gıdaya ulaşmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi. İşçiler arasında 1000 lira civarında zam yapılacağının konuşulduğunu belirten işçi, “Yeni hesaplamalar yapacaklar, bir rakam telaffuz edecekler. Ama bizim hayatımız rahatlamayacak, ertesi gün yeni zamlarla uyanacağız, önce zamları durdurmaları lazım. Biz emekçiler olarak açlık sınırında yaşamak istemiyoruz” dedi.
Bu sistemde patronların mutlu edildiğini belirten bir metal işçisi de “Halkın büyük kısmı yoksulluğa ve sefalete mahkum edilmiş durumda. Asgari ücret için 6 bin lira gibi bir rakam konuşuluyor. Bu rakam biz emekçilerin ihtiyacını karşılamaz. Türkiye’de enflasyon oranları ortada, hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz. Ekonomi büyüyor diyorlar, evet büyüyor ama emekçiler problemlerle uğraşıyor, hayatını devam ettirmekte zorluk çekiyor” diye konuştu.
EMEP: YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA ÜCRET KALMAMALI
Son süreçte TÜİK rakamları baz alınarak ücret sendikacılığının yapıldığını dile getiren Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Bu anlayış işçi sınıfına verilen en büyük zararlardan biridir” dedi. Türk-İş’in kendi açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına rağmen defalarca açlık sınırındaki asgari ücrete imza attığını, söylemlerinin de bunun ötesine gitmediğini ifade eden Akdeniz, “Asgari Ücret Tespit Komisyonundan işçi sınıfının ve emekçilerin beklentisi en az yoksulluk sınırıdır. Bunun altındaki hiçbir ücret işçi ve emekçilerin hayatında rahatlamayı sağlamayacaktır” diye konuştu.
Türkiye’de sendikacılık tarihi bakımından hiçbir dönem sendika üst yönetimlerinin bu kadar rahat olmadığını dile getiren Akdeniz, “Hükümetin kapısına gidip rica minnet yalvarmakla olmaz. Hak verilmez alınır, işçi gücünü sokaklarda meydanlarda gösterdiği zaman sosyal ve ekonomik artış mümkündür. Daha önce de enflasyon bazlı yapılan artışların 3 ay bile gitmediği görüldü” dedi.
Emekçilerin sadece yaklaşan seçimlerle hareket etmesinin yeterli olmadığını ifade eden Akdeniz, “Taban baskısıyla yeni bir mücadele hattının açılması gerekir. Biz de en düşük ücretin yoksulluk sınırının üzerinde olması, haftada 35 saati aşmayan mesai ve 2 gün tatil başta olmak üzere emekçilerin ekonomik ve sosyal haklarının iyileştirilmesi için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık” dedi.
İİSŞP: GERÇEK ENFLASYONUN ÜZERİNDE OLMALI
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) Dönem Sözcüsü DERİTEKS Tuzla Şube Başkanı Hikmet Numanoğlu, zamlara ve pahalılığa karşı çözümün ücretlere insan yaşamına yakışır bir artış yapılmasından geçtiğini vurguladı.
Böylesi yoksulluk, enflasyon ve zam dönemlerinde 6 aylık artışların bile yetersiz kaldığını dile getiren Numanoğlu, “Asgari ücret artışı seçim politikalarına alet edilemeyecek kadar acil ve önemlidir. Asgari ücret herhangi bir seçim yatırımı yöntemi ile belirlenmemeli, hükümet tarafından uygun görülen artış değil sendikalar, işçilerin temsil hakkı olduğu bağımsız bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Asgari ücrette enflasyon nedeniyle yaşanan kayıp ortadadır. Yapılacak zamda hedef bir iyileştirme olmamalı gerçek hissedilen enflasyon üzerinden olmalıdır. Ayrıca yapılacak zammın İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması gündeme asla gelmemelidir. Yapılması gereken en doğru adım artan pahalılık karşısında vergi adaletinin de sağlandığı esaslı bir zamdır” diye konuştu.
DİSK: KAYIPLAR GİDERİLMELİ
Bütün ücretlerin yüksek enflasyon karşısında alım gücünü kaybettiğini söyleyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Özellikle yıl başından itibaren Türkiye yüksek enflasyonlu bir döneme girdi ve TÜİK’in perdelenmiş rakamı bile yüzde 73.5. Yine TÜİK’in gıda enflasyonu yüzde 90’ı geçti. Dolayısıyla bütün ücretlerin bu enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında gerilediği yoksullaşma dönemini yaşıyoruz. Bu yılın başından itibaren asgari ücrete yüzde 50 civarında bir artış yapıldı, ama bu zamlı ücret daha elimize geçmeden uçup gitti” dedi.
Türkiye’de geçim derdinin ana gündem olduğunu belirten Çerkezoğlu, “Türkiye’de milyonlarca insan yoksullukla değil açlıkla mücadele ediyor. Ücretlerdeki bu erime iktidarı da adım atmak zorunda bıraktı, komisyonun toplanması da geç kalınmış bir toplanmadır. Bugün bir toplantı yapılacak ve bir iki gün içinde de sonuçlandırılacak. Asgari ücretle ilgili çeşitli beklentiler de var ama tahmin edilen beklentinin çok altında bir rakam açıklanacak. İşçilerin emekçilerin derdine derman olmayacağı çok açık” ifadelerini kullandı.
Açlık ve yoksulluk sınırı rakamları ortadayken bir evde 2 kişi çalıştığı zaman o eve bir yoksulluk sınırı kadar ücret girmesinin önemine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırının mutlaka dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Enflasyondan dolayı yaşanan kayıplar giderilmelidir. Aynı zamanda büyümeden payını alan bir asgari ücret olmalıdır. Yine Türkiye’de emeklilerin durumu ortada, emekli ücretleri son derece düşük, bırakın açlık sınırını asgari ücretin bile çok çok altında. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.”