30 Haziran 2022 04:19

Ücretlerimiz yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı

"Bizim şu anki halimiz yoksulluk değilse o zaman nedir diye düşünmek lazım. İşte bu yüzden de ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çekilmesi hepimizin hakkıdır."

Fotoğraf: Ford Otosan işçileri

Paylaş

Bir Ford Otosan işçisi
Kocaeli

Merhaba Evrensel okurları;

Her yıl, yılın bu dönemlerinde Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu açıklanıyor. Biz de fabrikada arkadaşlarla merak ettik, baktık. Bir de ne görelim? İlk iki sırada bizim patron var. TÜPRAŞ ile birinciliği almış, ikinciliği de kimseye kaptırmamış, onu da Ford Otosan ile almış. Baktığımız listede net kârlarını da, çalışan sayılarını da görebiliyoruz. Net kârı o kadar fazla ki biz nasıl okunduğunu bile bilmiyoruz. Trilyon mu, milyon mu, milyar mı? Anlayacağınız o ki çok basamaklı bir paraydı. Aynı zamanda 12 bin tane de çalışan işçi olduğunu gördük. Şimdi kabataslak bir hesap yapınca bile görüyoruz ki bu bizim patron bugün bize 10 bin lira da zam yapsa yine de bir kaybı olmaz. Hatta böyle baktığımızda bile bu kadar parayla Marmara Bölgesi’ni rahatça lüks içinde geçindirebileceğini düşündük.

Şimdi zenginin parası biz züğürdün çenesini daha fazla yormadan kendi cebimize girene bakalım. Ortalamaya baktığımızda bizim cebimize giren 8 bin TL gibi bir para. Bu para o kadar düşük ki okumakta da harcamada da hiç zorlanmıyoruz. Ayın 5’inde yatan maaşı akşamına bile göremiyoruz. Kılı kılına yetiştirmek diye bir tabir vardı, bizim için artık öyle bir tabir de yok. Çünkü borcu borçla kapatıp yaşamaya çalışıyoruz. Eskiden ‘Siz gençsiniz, bekarsınız, geçinirsiniz’ dedikleri gençler de artık tam olarak bu durumda.

Ağzımızı açıp da itiraz edeceğimiz zaman hemen karşımıza ‘Eylülde zaten zam var’ diyerek çıkıyorlar. Eylülde zam var da kardeşim; bu zam enflasyonla gelip, aynı hızla cebimizden çıkan para demek. Yani aslında ortada bir refah payı gibi bir şey söz konusu değil. Yani zam gelince biz daha iyi geçinir olmuyoruz. Yine sadece günü kurtarıp nefes alıyoruz. Biz bu durumdayken ihracat şampiyonluğu kutlayan patronumuz nasıl ihracat şampiyona oldu? Tabii ki bizim sayemizde. Metal sektöründe en düşük maaşı biz alıyoruz. Çalışıyoruz, didiniyoruz, o kadar çip krizine rağmen yine kâr ettiriyoruz. Biz ise buradan hiçbir kâr elde etmiyoruz.

Nefes alıyoruz diye yaşıyoruz sanıyoruz. Halbuki bir tatile gitmek en büyük hakkımız ama gidemiyoruz. Gitsek bile en az bir yıl onun borcunu ödüyoruz. Sinema, tiyatro, konser gibi aktiviteler zaten artık yok. Dışarıda çay bile içmemeye çalışıyoruz. Hepimizin bildiği durumlar böyle. Peki, ne isteyeceğiz? Çünkü bugün yapılsa ek zammın da artık bir karşılığı yok. Ücretler yoksulluk sınırını geçmediği sürece sadece günü kurtarmaya devam edeceğiz. Bizim talebimiz ve aynı zamanda tüm işçi arkadaşlarımızın da talebi ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması olmalı. Yoksul kelimesi TDK’de ‘Kendisini geçindirecek malı, parası olmayan ya da az olan kimseye denir’ diye yazıyor. Bizim şu anki halimiz yoksulluk değilse o zaman nedir diye düşünmek lazım. İşte bu yüzden de ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çekilmesi hepimizin hakkıdır. Talebimizin en az yoksulluk sınırına çıkarılması olmalıdır diye düşünüyoruz. Biz çalıştığımız yerlerde artık böyle tartışıyoruz, hepimizin böyle tartışması da talebimizi büyütür, buradan başlayabiliriz diye düşünüyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Antep’ten genç bir işçi: Sabredin diyenlerden değil mücadele edenlerden olalım

SONRAKİ HABER

​​​​​​​Kadın cinayetleri soruşturması kişilerin vicdanına bırakılamaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa