01 Temmuz 2022 16:15

Kobane davasında "Şikayetçi misin" sorusuna müştekinin yanıtı: Olayı hatırlamıyorum

Kobanê davasında, yargılanan siyasetçilerden şikayetçi olup olmadığı sorulan müşteki, olayı hatırlamadığını ve şikayetçi olmadığını söyledi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

IŞİD'in Kobane’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında HDP'nin eski eş genel başkanları ve MYK üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobane davasının 14’üncü duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görülüyor.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya tutuklu siyasetçilerin aileleri ve HDP Ankara il ve ilçe örgütü yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. 

Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 

"OLAYI HATIRLAMIYORUM, ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM"

Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan müşteki Onur Bal’ın SEGBİS aracılığıyla beyanlarda bulunmasıyla devam etti.

Mahkeme Başkanı, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde İstanbul Zeytinburnu’nda yaralandığını söyleyen müşteki Bal’a, "Siyasetçiler hakkında şikayetçi misin” diye sordu. Müşteki Bal, olayı hatırlamadığını belirtirken, siyasetçilerden şikayetçi olmadığını ifade etti. 

AYLA AKAT ATA: KADINLARIN PARÇALAMAK İSTEDİĞİ ŞEY ERKEK EGEMEN SİSTEM

Ardından Ayla Akat Ata, tanık ve müşteki beyanlarına dair söz aldı. Kadınlara yönelik gerçekleştirilen operasyonların “gizli tanık A53”ün beyanları sonrası başladığını vurgulayan Akat Ata, “Düzenlediğimiz etkinliklerin herhangi birinin illegalize edilmesi mümkün değildir. Ülkenin doğusundaki kadınlar eşitlik istediğinde ‘Ülkeyi parçalıyorlar’, ülkenin batısındaki kadınlar eşitlik istediğinde ise ‘Aileyi parçalıyorlar' diyorlar. Kadınlar bir şeyi parçalamak istiyor evet, erkek egemen sistemi. A53 ilk kadınların sesini bastırmak istemiş” dedi.

Toplantılarına yalnızca kadınların katıldığını söyleyen Ata, "Gizli tanık diyor ki şurada şu toplantı yapıldı. Bu şahsın beyanıyla diğer dosyada bir gün bile tutuklu kalmadım. A53, ‘Ayla, 6-8 Ekim’de toplantıdaydı. Karar mekanizmalarındaydı’ demişti. MYK toplantısında olmadığımı söylemiştim. Ben o süreçte Suruç’ta olduğumu söyledim ve araştırmalar sonucunda bu açığa çıktı" dedi.

"ÖZGÜRLÜK İSTEDİĞİM İÇİN 'TERÖRİST' OLUYORUM"

Ata, şöyle devam etti:

"Kürt kadını olduğumuz için ayrımcılığa uğruyoruz. İktidarda kalmak isteyen güçler ellerini kollarını gayrimeşru ortaklarına kaptırdılar. Daha geçen gün Cumhurbaşkanı, bir cemaat liderinin cenazesine katıldı. 'Kadınlar peçeli gezsin' diyen bir cemaat lideri. Ben bir Kürt kadını olarak özgürlük istediğim için neden terörist oluyorum. Eşit ve özgür bir yaşam iddiamızı ortaya koyduğumuz için burada yargılanıyoruz.

Biz savaş ortamında büyüdük. Savaş karşıtı olmak nerede suç? Boşanmak istediği için kadınların öldürüldüğü bir ülkedeyiz. Ayda 30 kadın katlediliyor. Savaşa ayrılan bütçeye, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ayrılan bütçeye bakın. Bir erkek itirafçıya ‘Kalk gel’ diyorsunuz. Bize ‘Kadrolu örgüt üyesi’ diyor. Asıl bunlar kadrolu itirafçıdır. Yüz kere ifade vermiş. Bu nasıl bir illegal örgüttür ki bir kişi herkesi tanıyor. Herkes hakkında fikir sahibi olabiliyor. Nerede illegal örgüt gizliliği?​”

FİGEN YÜKSEKDAĞ: TANIĞI DİNLERKEN DAYANAMADIM GÜLDÜM

Daha sonra söz alan HDP'nin eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ, “tanık ve müşteki” dinlemelerinin hiçbir ciddiyeti kalmadığını belirterek şunları dile getirdi:

“İfadelerin gerçek anlamda bir mantığa dayanmadığı ortada. Mantığa dayanması için tanığın tanık olması gerekir. Dün dinlenen tanık nöbetçi bir iftiracı. İfade verirken bir önceki verdiği ifadeyi yalanladı. Dün dinlerken dayanamadım güldüm. Trajikomikti. Gizli tanıklık olayıyla asla barışabileceğimizi düşünmüyorum. Siz bu insanlık dışı mekanizmayı devam ettiriyor olabilirsiniz ama insanlık bu mekanizmayı kusacak. Tanıklık yaşayan bir mekanizmadır. Hukuk bu kadar ahlaktan koparsa işte karşımıza tanık diye robotları çıkarırlar ve onların söyledikleri üzerinden davalar devam eder. Dün bu pespayeleri o kadar açık bir biçimde yaşadık ki artık gülüyoruz."

"ÜÇ BEŞ KURUŞA İFADE VEREN TAŞERONLAR"

"Karşımızdaki varlığa kızamıyoruz bile. Türkiye’deki emniyet kurumlarının nasıl bir sistematik kurduğunu biz biliyoruz. Siz de biliyorsunuz. Dün dinlediğiniz tanık en aşağı seviyedeki ve en ucuza çalıştırılan polis muhbirleridir. Ellerine üç beş kuruş para verip gidip insanların üstüne ifadeler veren taşeron çalışanlardır. Emniyet istediği zaman en ucuz çalışan kişiye diyor ki ‘Operasyona çıkacağız. Gel ifade ver.’ İnandırıcı olup olmaması önemli bile değil.

Sizin açtığınız çukura düşmeyeceğiz. Bir insan bu kadar insanlıktan çıkarılmaz. Bana iftira atanlara da üzülüyorum. Gerçek bir hukuk düzeni kurduğumuzda bunları tarihin çöplüğüne götüreceğiz. İnsanları bu yollarla kendi paçasını kurtarmaya zorlamak bu ülkeye en büyük kötülüktür. Ben düşmanıma bile böyle bir sistemi dayatmam.

En azından biraz daha örgütlenmiş tanıklar getirin de işi ciddiye aldığınızı anlayalım. Tanığın yalanları deşifre oldu. Siz ‘Neden yalan söylüyorsunuz’ bile diyemediniz. Avukatımız yalan beyanın cezasını hatırlattı, siz avukatı susturdunuz. O kafasız tanığın kafası karıştı, kendi ifadelerini karıştırdı. Seviyesizlik olur ama bu kadar olmaz. Bir taraftan da yazık günah. HDP’ye karşı, meşru demokratik kimliğine karşı çok kirli bir siyaset yürütülüyor. Bütün savaşlar mertçe olsaydı biz yendiğimizi de yenildiğimizi de bilirdik. Bugün de bu mahkeme yoluyla halkların demokratik iradesine karşı kirli bir savaş yürütülüyor ama biz bu kirli savaşa demokratik zaferlerle karşılık vereceğiz. Kendi pespaye zihniyetlerinde boğulacaklar.”

AV. KOZAN: GİZLİ TANIK OLMA KOŞULLARI OLUŞMADI

Daha sonra konuşan avukat Çiğdem Kozan, dosyada koruma tedbirleri alan tanıklar hakkında “gizli tanık olma koşullarının” oluşmadığını belirterek, “Gizli tanık olmak için açık bir tehlikenin kendilerine yöneltilmesi gerekiyor. Sami Baran ve Kerem Gökalp açık tanık olarak dinlendi. Hiçbirine bir şey oldu mu? Dün tanığın ne kadar rahat bir biçimde yalan söylediğini gördük. Bunun nedeni de dosyanın kumpastan ibaret olmasıdır. Tanık beyanlarında, ‘Kadroyum. Legal alanda değilim’ dedi. Böyle bir kişi hakkında soruşturma açılması gerekirdi ve etkin pişmanlıktan faydalanırdı ama tanık kendisi hakkında bir soruşturma başlatılmadığını söyledi. Bu da absürt bir durum” ifadelerini kullandı.

Duruşmaya ara verildi. (Ankara/MA)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Enerya işçileri: İşimizi geri istiyoruz

SONRAKİ HABER

Hasret Gültekin Sivas'ta anıt mezarında anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa