İHD Cezaevi Komisyonu üyesi Yılmaz: Ağız içi aramaya maruz kalmamak için hasta mahpuslar hastaneye gitmiyor
İHD'nin cezaevlerindeki baskı, işkence ve hak ihlallerine ilişkin açıkladığı raporda Türkiye’de sadece 2021 yılı içerisinde 52 mahpusun yaşamını yitirdiği belirtildi.
Fırat TOPAL
Diyarbakır
Cezaevlerinde devam eden baskı, işkence ve hak ihlallerine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) geçtiğimiz günlerde bir rapor açıkladı. Açıklanan raporda Türkiye’de sadece 2021 yılı içerisinde 52 mahpusun yaşamını yitirdiği belirtildi. Açıklanan rapora ilişkin konuştuğumuz İHD Diyarbakır Cezaevi Komisyonu Üyesi Ercan Yılmaz, “Ağız içi aramaya maruz kalmamak için hasta mahpuslar hastaneye gitmiyor” diyerek, cezaevindeki ihlallerin son bulması için ses çıkarılmasını istedi.
CEZAEVLERİNDE 651 AĞIR HASTA MAHPUS VAR
Pandemi süreciyle cezaevlerinde kısıtlamaların üst seviyeye çıkarıldığını ve bu durumun birçok hak ihlalini de kendisiyle birlikte getirdiğini belirten Yılmaz, “Ortak alana çıkarılmama, tekli odada karantinada tutulması, sürüncemede bırakılan tahliye süreçleri buna birçok örnek verebiliriz” dedi. Cezaevlerinde 651’i ağır hasta olmak üzere 1517 hasta mahpusun olduğunu fakat gerçek sayının ulaşılanın çok üzerinde belirten Yılmaz, hasta mahpusların sorunlarının çözümü için adım atılmadığını ifade etti. Yılmaz, “Her yıl daha fazla mahpusun yaşamını yitirdiğini görüyoruz” dedi.
Cezaevlerinde yaşanan ölümlerin bir başka boyutunun ise şüpheli ölümler olduğunu söyleyen Yılmaz, intihar denilerek ölümlerin sorumlularının cezasızlıkla ödüllendirildiğini ifade etti. Yılmaz, “Cezaevlerindeki şüpheli ölümler, intihar olarak açıklanan ama otopsi raporlarında ya da mahpusların aileleri ile yaptığı görüşmelerde hayati tehlikelerinin olduğunu beyan etmesi rağmen intiharla açıklanacak bir durum değil” dedi.
ÇIPLAK ARAMA YETMEDİ, AĞIZ İÇİ ARAMA BAŞLADI
Cezaevlerinde hukuksuz, keyfiyete bağlı baskıcı uygulamaların her geçen daha da arttığını belirten Yılmaz, “Çıplak arama sorunu hâlâ devam ediyor. Cezaevlerine girişlerde, hastaneye gidiş gelişlerde çıplak aramaya maruz bırakılıyor. Son zamanlarda yaptığımız görüşmelerde ağız içi arama, özellikle güvenlik gerekçesiyle bu arama şekline maruz bırakılıyorlar. Bu uygulamalara maruz kalmamak için hasta mahpuslar, hastaneye gitmiyorlar. Bu sağlık hakkı ihlalidir. Aynı zamanda ağız içi aramayı kabul edenler için de vücut bütünlükleri zarar görüyor ve bu vücut bütünlüğünün ihlali anlamına geliyor” dedi.
Mahpusların koğuşlarına infaz koruma memurları tarafından sürekli baskınlar yapıldığını da anlatan Yılmaz, kendilerine ait notlara, kitaplara, yazılara, günlüklerine cezaevi yönetimi tarafından el konulduğunu belirterek, Kürtçe kitap ve gazete taleplerinin de reddedildiğini söyledi.
ANNELERİYLE BİRLİKTE KALAN ÇOCUKLAR İÇİN DÜZENLEME YAPILMALI
Anne mahpusların cezaevinde çocuklarıyla kalma durumunun her yargı reformunda düzenleme yapılacağının belirtilmesine rağmen yapılmadığını ifade eden Yılmaz, “Türkiye’de cezaevleri şu an yetişkinler için uygun değil, 0-6 yaşlarındaki çocukların cezaevlerinden tutulması, fiziksel ve psikolojik gelişimleri yönünden çok ciddi engellemeler oluşturulacaktır. Buna ilişkin İHD, barolar, çocuk kurumları defalarca bu konuyu gündeme getirip önerilerde bulundular. Annelerin ev hapsine alınabileceği, cezaevlerinin çocukların gelişimine uygun düzenlenebileceği, annenin infazının ertelenmesi tartışıldı ama Adalet Bakanlığı bu konuda herhangi bir düzenleme yapmadı” dedi.
S TİPLERİNDE F TİPİ UYGULAMALARI VAR
Cezaevlerinde 280 bin kapasite olmasına rağmen 300 bin üzerinde mahpusun olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Açık cezaevleri çok daha kalabalık, genelde adli mahpusların olduğu cezaevlerinde yerde yatan mahpuslar var. Orada kalanlar için insani koşullar yok, kapalılarda da durum öyle. Son 16 yılda 200’den fazla yüksek güvenlikli cezaevi yapılmış. S Tipleri şu anda F Tipi cezaevleri ile aynı özelliklere sahip, kişiyi tecrit etmeye yönelik, dış dünyayla bağını koparmaya yönelik cezaevi modeli. Bu cezaevlerinde yaptığımız görüşmelerde işkence, tecrit var. S Tipi cezaevlerinde ‘örgüt propagandası’ yapan tek kişilik hücrede tutuluyor. Oysa ağırlaştırılmış müebbet mahpuslarına uygulanan prosedür bu. Zaten başlı başına İnfaz Kanunu’na aykırı, hem de insanın doğasına aykırı bir durum. İsim S Tipi ama uygulama F Tipi, 14 aydır kimseyi görmeyen mahpuslar var” dedi.
HAK İHLALLERİ VE HASTA MAHPUSLAR İÇİN SES ÇIKARILMALI
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sistematik bir şekilde yapıldığını ifade eden Yılmaz, bu durum karşısında kamuoyunun ortak bir ses çıkarması gerektiğini söyledi. Yılmaz, “Bu sorunlar yereldeki bürokrasiyle çözülemez, bu sistematik olarak bütün cezaevlerinde mahpusların iradelerini kırmaya yönelik, verilen cezalar yetmezmiş gibi bir de infaz sürecinde ayrı bir cezalandırma yapmak isteniyor. Bu cezaevleri yönetiminin keyfiyetine bağlı bir şey değil. Merkezi bir kararla cezaevlerinde bir baskı ortamı var. Bu bakanlığın alacağı inisiyatif ile düzelebilir. Bu yönde mücadele etmemiz gerekir. Biz bu ihlalleri kayıt altına alıyoruz, devlet kayıtlarına geçmesi için. Yıllardır bu konuda muhatabımız Bakanlık ve bu iktidar ancak yıllardır bu muhataplara ulaşmaya çalışıyoruz. Bu konuda çok isteksiz davranıyorlar. Bu ülkede herkesin öncelikle hasta mahpuslar ve yaşanan hak ihlalleri ile ilgili ortak ses çıkarması gerekiyor” dedi.
Evrensel'i Takip Et