2 Temmuz 2022 10:57

Demokrasi İçin Birlik: Madımak’ta hâlâ yanıyoruz, yüzleşmemiz gereken geçmiş değil geleceğimiz

Demokrasi İçin Birlik yaptığı 2 Temmuz açıklamasında, gerçek sorumluların hâlâ ceza almadığına dikkat çekti, "Madımak’ta hâlâ yanıyoruz, yüzleşmemiz gereken geçmiş değil geleceğimiz" dedi.

Demokrasi İçin Birlik: Madımak’ta hâlâ yanıyoruz, yüzleşmemiz gereken geçmiş değil geleceğimiz

2 Temmuz 1993'te yayınlanan haber bülteninden ekran görüntüsü.

Demokrasi İçin Birlik, Madımak katliamının 29. yılında açıklama yayımladı.

“Katliamın sorumluları hâlâ cezalandırılmadı, mahkemeler tiyatroya dönüştürüldü” denilen açıklamada, “Yangın sürüyor. Maraş, Çorum, Gazi, Roboski, Suruç, On Ekim… Bu katliamların devletin bilgi ve yetkisi dahilinde gerçekleştirildiği, sorumluların hükümetin ve ordunun en üst düzeylerindeki kişiler olduğu artık gizlenemiyor. Zaten katiller de gizlenmiyor” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada, “Hesaplaşılmadıkça, Maraş ve Çorum’un üzerine Madımak, Dersim katliamının üstüne Roboskî geliyor. Yeni Madımakların olmaması için meseleyi kapatmak değil, tam tersine toplumsal muhayyileyi canlandırmamız gerek” görüşleri paylaşıldı.

Demokrasi İçin Birlik tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

“Pir Sultan Abdal Derneği’nin düzenlediği etkinliğe katılmak için Sivas’a giden 33 sanatçı ve 2 otel çalışanının, binlerce kişinin ‘Sivas laiklere mezar olacak’ sloganlarıyla sardıkları otelde yakılarak katledildiği Madımak katliamının üstünden 29 yıl geçti.

Katliamın sorumluları hala cezalandırılmadı, mahkemeler tiyatroya dönüştürüldü.

Katliamda en aktif rol oynayanlardan biri Recep Tayyip Erdoğan tarafından af edildi. Sanıkların avukatları iktidar partisinden milletvekili, yüksek bürokrat, belediye başkanı olarak ödüllendirildi.

İnsanlık suçu kapsamına girmesi gereken davada, zaman aşımı riski var. Daha da önemlisi, Alevilere devlet eliyle yöneltilen ayrımcılık ve şiddet sürüyor. Katliamlara neden olan hak taleplerine verilen karşılıklar, ne söylem, ne uygulama anlamında değişmedi.

YANGIN SÜRÜYOR

Yangın sürüyor. Maraş, Çorum, Gazi, Roboski, Suruç, On Ekim…

Bu katliamların devletin bilgi ve yetkisi dahilinde gerçekleştirildiği, sorumluların hükümetin ve ordunun en üst düzeylerindeki kişiler olduğu artık gizlenemiyor. Zaten katiller de gizlenmiyor.

Bin operasyonla övünen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın uyuşturucu, kara para bağlantılarının, mafya ilişkilerinin televizyonlardan hergün ortaya dökülmesi gibi pislik adeta bastığımız topraktan fışkırıyor.

Katliamlar ve insanlık suçları karanlık mihrakları değil, devlet politikalarını, el koyma, mülksüzleştirme, köleleştirme gibi ekonomik-siyasi sonuçları ve sebepleri işaret ediyor.

Bu sebepleri ortadan kaldırmadan, geçmiş, geleceğimizi belirlemeye devam edecek. Eğer adil bir yargıdan söz edilemiyorsa, insanlık suçlarını işleyenler, işkenceciler, yasaların, kamu görevlilerini koruyan yargılama usullerinin, zaman aşımının koruması altındaysa katliamlar sürüp gidecek.

HELALLEŞME SORUNU ÇÖZER Mİ?

Kulağa hoş gelen helalleşme kavramı dikkati; süreklilik arz eden, yasalarla korunan, anayasal-yasal güvenceye alınmış devlet politikaları, kurumları, mekanizmaları ve devlet görevlilerinden çekip, toplumun adalet ihtiyacını muhayyel bir kucaklaşmaya indirgiyor.

Sanki katliamlarlar, adresi olmayan, sorumlusu bulunamayacak bir kabahatler silsilesi. El sıkışıp, kucaklaşacağız ve geçmiş ortadan kayboluverecek.

İnsanlık suçlarında helalleşme değil hesaplaşma gerektiği gerçeği bir yana, yüzleşme-hesaplaşma süreci kararlı bir toplumsal muhalefete ihtiyaç duyuyor ve baştan aşağı siyasi bir süreç olarak örülmesi gerekiyor.

Yüzleşmenin en çok özgürlüğe, örgütlülüğe, etkin ve işlevsel bir tarzda oluşturulmuş adalet-yargı mekanizmalarına ihtiyaç duyduğunu göz ardı etmek, toplumun adalet-yüzleşme ihtiyacını egemenlerin işine gelecek tarzda sönümlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Hesaplaşılmadıkça, Maraş ve Çorum’un üzerine Madımak, Dersim katliamının üstüne Roboski geliyor. Yeni Madımakların olmaması için meseleyi kapatmak değil, tam tersine toplumsal muhayyileyi canlandırmamız gerek.

Hâlâ hesabı sorulmamış Madımak katliamı, bize bulunduğumuz tarihi dönemeçte demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle kamu otoritelerinin evrensel hukuk normlarına uygun davrandığı, eşit yurttaşlık, anadilinde yaşam haklarının tanındığı özgür-adaletli-laik-eşit-barışçı bir gelecek perspektifinden yoksun olmayan bir yüzleşme-hesaplaşma sürecinin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.

Yoksa Madımak’ta yanmaya, Roboski’de bombalanmaya devam edeceğiz.” (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et