04 Temmuz 2022 04:27

ABD işçi sınıfı gücünü geri kazanıyor

ABD'de maden işçilerinden öğretmenlere uzanan grev ve iş bırakmalar, Amazon ve Starbucks gibi şirketlerde çalışan genç işçilerin sendikalaşma mücadeleleri harekete öz güven kazandırdı.

Fotoğraf: Ekim Kılıç/Evrensel

Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

Kapitalist kültürün çok güçlü olduğu ve ‘yaprak kımıldamayan’ ABD’de sol yıllarda ön yargıları kıran heyecanlandırıcı gelişmeler yaşanıyor. Dünya çapındaki ‘işgal et/occupy’ hareketlerine öncü olan ABD’li halklar geçtiğimiz yıl Latin Amerika ve Avrupa ülkelerine, George Floyd eylemleriyle ırkçı-seçkinci vesayeti sorgulatmasıyla başı çekmişti. İki halk hareketi de farklı biçimlerde izler bıraktı. ‘İşgal et’ hareketi görece sosyalizm söyleminin siyasal hayata dönmesini sağladı. George Floyd protestoları ise sosyalizmin ve külliyatının işçiler ve emekçilerle deyim yerindeyse göbekten buluşmasının önünü açtı. Marksizm hakkında konuşulması veya Demokrat Partiden beklentilerin gerçekleşmeyeceği sonucuna varan tartışmalar, her sohbette rastlanır hale geldi.

Güncel olarak Amazon, Apple ve Starbucks gibi şirketlerde çalışan işçilerin örgütlenmesi ve örgütlenme çabaları büyük bir öz güven yarattı. Amazon İşçisi Chris Smalls’ın, Patron Jeff Bezos’un uzay seyahatini fırsat bilerek örgütlendiklerini söylemişti. Bir işçinin, patronun sınıfından aldığı şımarıklıkla kendisini ‘innovatif’ olarak pazarlamasıyla dalga geçmesi de işçilerin kazandığı zaferlerin nasıl hicivli olabileceğini gösterdi. Amazon’da işçiler ABD Komünist Partisinin (CPUSA) herkesin saygı duyduğu Efsanevi Lideri William Z. Foster’ın metal işçileri arasında örgütlenme üzerine yazdığı ‘Metal Endüstrisinde Örgütlenme Yöntemleri’ adlı kitapçık üzerine eğitim çalışması yaparak örgütlendiler. Amazon İşçi Sendikasını (ALU) örgütleyenlerin kampanyasında yer alanlar arasında CPUSA’nın Genç Komünistler Birliğinden (YCL) ve Amerikan Emek Partisinden (APL) genç komünistler vardı.

RASTLANTI DEĞİL MÜCADELE BİRİKİMİ

İşlerin bu noktaya gelmesi asla rastlantısal değildi. Virjinya’da, madenci atalarının mücadeleci ruhuyla alanda buluşan 2018-2019 yıllarındaki öğretmen grevleri, sonrasında George Floyd yazının artçı şokları olarak gelen General Motors işçilerinin ve Şikagolu öğretmenlerin sonbahar 2019’daki grevleri, ABD işçi sınıfı hareketinin kaderini ellerine almaya hazırlandığını gösteriyordu. ABD’de öyle bir süreç yaşanıyor ki, yine George Floyd eylemleri öncesi gelişen ve bir şekilde sürdürülen ‘ortaklaşa yardım’ dayanışma ağları bireyselleştirilmiş; aşırılıkların, bölünmüşlüklerin toplumu neredeyse toplum olmaktan çıkardığı ABD emekçi halklarını sanki yekvücut olarak hayata geri döndürdü.

Alabama’da ABD işçi sınıfı tarihinin en uzun grevleri arasına giren, madencilerin son 40 yıldaki ilk grevi olan ve nisan 2021’de başlayan madenciler grevi hâlâ sürüyor. Yüzlerce madenci kasım 2021’de New York kentine gelip haklarını aradıkları şirketlerinin kapısına dayanmıştı. Şirket grev kırıcı işçilerin grev hattını geçebilmeleri için Alabama eyalet güvenlik güçlerini bile harekete geçirdi. New York’taki Blackrock şirketinin önünde şirketin talepleri kabul etmemekte diretmesini protesto etmeye geldiklerinde aralarında sadece Alabamalı işçiler yoktu. İşçileri eşleri, aileleri ve Virjinyalı maden işçileri de işçi kardeşleri ile dayanışmaya gelmişti. Genç siyah bir kadın olan 35 yaşındaki Sendika Çalışanı Audrey sendikaların önemine vurgu yaparak halkın güçlü olduğunu ve daha çok katılımla daha çok güçleneceklerini vurguladı. İşçilerin yaş ortalaması oldukça gençti. Ancak yaşlı işçiler de desteğe gelmişti.

Yine New York’taki Columbia Üniversitesi kampüsünde greve giden yüzlerce asistanın grevi de etkili oldu. Okuldaki hayatı yavaşlatmasıyla adından söz ettiren grev, özellikle lisans öğrencilerinden yoğun destek topladı.

GENÇLİK TABANINDA RADİKALLEŞME

Öte yandan Amazon’daki ve Starbucks’taki örgütlenmeler ABD sathında yayılıyor. ABD’nin en liberal kenti New York’ta bile Biden’a oy veren eller, Demokrat Partililere her şeyin teslim edilemeyeceğinden farkındalar. Özellikle kürtaj haklarına ve doğayı koruma önlemlerine yapılan saldırılar dolayısıyla Demokratların başkanlığa ve Kongreye sahip olmalarına rağmen hâlâ halktan beklenti içinde olduklarını görmeleri tepki görüyor. Gençlik kesimlerini özellikle öfkelendiriyor. New York’taki kürtaj kararının bozuşturulmasının ardından gelen eylem, Demokratların başını çektiği ve bir kısım sosyal demokrat solcu örgütün olduğu kitle ve sosyalistler ile anarşistlerin başını çektiği kitle olarak ikiye ayrıldı. İki eylem kolunun da hayli kalabalık olması dikkat çekti. Ortaya çıkan öfke ‘Kahrolsun kilise, kahrolsun devlet’ gibi anarşist grupların çokça kullandığı bir sloganın sahiplenilmesinin önünü açtı.

BİR YILDA 265 GREV VE İŞ DURDURMA

Gençlik tabanında böylesi bir radikalleşme yaşanırken Cornell Üniversitesi Endüstriyel ve Çalışma İlişkileri Okulunun Emek Eylemliliği İzleme veritabanının 2021 raporuna göre, ABD’de bir yılda 260’ı grev toplam 265 iş durdurma gerçekleşti. Bahsi geçen iş durdurmalar ABD çapında 371 yerelde meydana geldi. Aynı yıl içinde grev dışında 659 yerelde emekçi eylemleri kaydedilmiş.

2022 haritasında şimdiye kadar kaydedilen rakamlar ise şöyle: 210 yerelde grev, 209 yerelde ise emekçi eylemleri kaydedilmiş. Grevler ve eylemler otomobilden petrole, havaalanlarından hastanelere, okullara ve çeşitli üretim birimlerine kadar geniş bir yelpazede.

Özellikle #Striketober (Grev Ekimi) ile adını duyuran ABD’li işçiler ekim 2021’deki bu yükselişin verdiği moral motivasyonla deyim yerindeyse mevzilerini güçlendiriyor. Ekim 2021 boyunca Çalışma İstatistikleri Bürosuna göre 140 bin işçi greve çıkmıştı. Sinema-televizyondan traktör üretime, hastanelerden kabloya, mısır gevreğine, madenlere, üniversitelere on binlerce işçinin ve emekçinin greve çıkıp art arda zaferler kazanması uluslararası işçi sınıfı hareketine motivasyon kaynağı olmuştu.

SENDİKAL KIPIRDANMA

ABD’de işçi ücretleri 1980’den beri hissedilir biçimde değişmedi. Yaşanan zorlukların üzerine enflasyon oranı geçtiğimiz mayıs ayında yüzde 8.6 olarak tespit edildi. Son bir yılda Starbucks, Amazon, Alphabet gibi büyük şirketlere ise sendikalar girdi. Son zamanlarda sendikalaşma oranında hissedilir bir değişim olmasa da ekim 2021’den mart 2022’ye kadar Ulusal Çalışma İlişkileri Kuruluna sunulan sendika seçim dilekçeleri, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 57 arttı. Eylül ayı Gallup anketine göre ise, ankete katılan Amerikalıların yüzde 68’i işçi sendikalarından yana olduğunu ifade etti. Bu oran 1965’ten bu yana en yüksek onay seviyesi.

Geçen eylül ayındaki aynı analizde, Demokrat Partililerin yüzde 90’ı sendikaları onaylarken, bu oran bağımsızlarda yüzde 66 ve Cumhuriyetçi Partililerde yüzde 47 olarak kendini gösterdi. Sendikaların partizanca onaylanması konusundaki eğilim çizgisi de yıllar içinde değişti. Ancak temel ayrım, 1950’lerdeki Gallup araştırmalarına kadar uzanıyor. Gallup’tan Frank Newport’a göre bu, sendikaların uzun süredir Demokratların siyasi tabanının temel bir parçası olduğu tarihsel gerçeğini yansıtıyor.

Bir yandan da yoğunlukla orta sınıf gruplar olarak ortaya çıkan sosyalist örgütler yüzünü işçilere emekçilere çevirmeye 1 Mayıslarda da işçi emekçi önderlikleri gözle görülür olmaya başlıyor. Sosyal demokrat yedeklenmeci akımlar ise hâlâ oldukça hakim olsalar da gözden düşme emareleri görülüyor.

ABD 1 MAYIS’INDA İŞÇİ RENGİ VE COŞKU HAKİMDİ

ABD’de 2020 ve 2021 1 Mayısları pandemi nedeniyle yapılmamıştı. 1 Mayıs 2022’yi gözlemleme fırsatına sahip olduğumuz New York kentinde ise 6 ayrı 1 Mayıs gösterisi yapıldı. Washington Square Park’ta Local 79 İnşaat İşçileri Sendikasının ve bir kısım Amazon işçisinin öncülük ettiği 1 Mayıs’a 2 bin civarı kişi katıldı. Bu yürüyüşte diğerleriyle birlikte ABD Komünist Partisi ve Amerika Demokratik Sosyalistleri gibi sosyalist ve sosyal demokrat gruplar da yer aldı. Temel talepler göçmenlere yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesiydi ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması gündeme geldi.

Sohbet ettiğimiz Amazon işçisi ve Sendika Örgütçüsü Justine Medina (32), örgütlenme deneyimlerini anlattı: “Biz Amazon işçilerinin zaferini kutluyoruz. Biz her gün 7-24 orada çalışma arkadaşlarımızla sohbet ettik. Endüstriyel Örgütler Kongresinin kuruluşu üzerine 1930’larda komünistlerin çalıştığı zamanları ve emek tarihi üzerine çalıştık. Bizim depoda her kesim vardı. Siyah ve esmer işçilerin öncülük ettiği bir hareket oldu. Tarih üzerine çalıştık. William Z Foster çalıştık. Jane McAlevey çalıştık. Emek üzerine uzmanlaşmak için olabildiğince okuduk. Böylelikle bu zaferde çalışma arkadaşlarımıza öncülük edebildik. Biz insanlarla konuştuk, ne ihtiyaçları varsa yiyecek getirdik. Birbirimizi kolladık. Ve böylece onlar bize güvendi ve bu onlara öncülük etmemizde yardımcı oldu.”

1 Mayıs’a ilk defa katılan işçiler de vardı. 33 yaşındaki Elektrik İşçisi Sendika Üyesi Jimmy gibi. Jimmy’in sendikası Uluslararası Elektrik İşçileri Kardeşliği Lokal 3. Aynı sendikanın 34 yıllık üyesi John Carol (56) ise bir devrimin sürdüğünü Amazon ve Strabucks’tan genç işçilerin önünü çektiğini belirtiyor. Geleneksel sendikaların motive etmediği genç işçilerin hareketi canlandırdığını ifade ediyor. John pandeminin bize işçilerin vazgeçilmez ve ekonominin başındaki güç olduğunu gösterdiğini ekliyor.

Union Meydanı’nda ise çeşitli sosyalist örgütlerin öncülük ettiği 1 Mayıs daha az kalabalık geçerken önemli bir ayrıntı olarak Starbucks işçilerine de ev sahipliği yaptı. İki merkezi eylemden ayrı olarak Sosyalizm ve Kurtuluş İçin Partide (PSL) tek başına Herald Meydanı’nda 1 Mayıs kutlamasını gerçekleştirdi.

Brooklyn semtinde ise 1 Mayıs’ta ve öncesinde Afro-Karayip mahallesi Flatbush’ta İlerici Emek Partisi (PLP) geleneksel yürüyüşünü gerçekleştirirken mücadele gününde siyah ve Orta Amerikalı göçmen halklara, ilerici-demokratik gençliğin yoğunca yaşadığı Sunset Park ve Bushwick’te de yüzlerin buluştuğu 1 Mayıs mahalle festivalleri örgütlendi. Bu mahallelerde çeşitli sosyalist ve sosyalistlerin başını çektiği Mexicanos Unidos (Meksikalı toplum örgütü), Lal Morich (Bangladeşli toplum örgütü), APL (Amerikan Emek Partisi) gibi gruplar da yer aldı. Brooklyn mahallelerinde ırkçılık ve toplum dayanışma ağları oluşturmak ana gündemlerdi. PLP 1 Mayıs’ına katılan genç siyah kadın Sabrina (19) çocukluğundan beri Brooklyn’de ırkçılık tarafından ‘Bombalanmış’ hissettiğini söylüyordu. Mahallelerde kutlama yapan toplum merkezleri ise 1 Mayıs’ın topluluk dayanışma ağları kurmada önemli bir gün olduğunu vurguladılar.

Sol grupların kendi dar hesapları eksik olmasa da bu yıl 1 Mayıs, önceki yıllara göre daha da işçilere ve ezilenlere aitti. 1 Mayıs etkinliklerine katılanların özellikle konuştuğu iki konu vardı; Ukrayna’daki emperyalistler arası savaş ve ABD’deki işçi sınıfı örgütlenme dalgası.

Florida, Illinois, Kaliforniya, Louisiana, Michigan, Minnesota, New York, Washington ve Wisconsin gibi merkezlerde kutlanan 1 Mayıs umut vadetti. Sonrasında 17-19 Haziran günlerinde ABD işçi sınıfının tarihi merkezi Şikago’da gerçekleşen sosyal demokrat emek yanlısı yayın organı Labor Notes’un konferansına olan katılımın hem yüksek olması hem de yüzlerce örgütçü ve emek hareketi üyesinin gerek sosyal medyada gerekse kamuoyunda yankı bulması bunun yakın tarihteki başka bir somut kanıtı oldu. Ayrıca Ulusal Yazarlar Sendikasının (NWU) öncülük ettiği serbest çalışan yazarlar koalisyonları Los Angeles’tan sonra New York meclisine de ‘Freelance Bedava Değil’ yasasını kabul ettirdi. New York’ta 800 binden fazla serbest çalışan emekçi var. Yasayla beraber yazarların 30 gün içerisinde ödemelerinin garanti edilebilmesi gibi güvenceler sağlanıyor.

KOMÜNİST VE SOSYAL DEMOKRAT SİYASETTE DEĞİŞİMLER

ABD’de Biden-Harris iktidarıyla ne yardım paketlerinin söz verildiği üzere ivedilikle geçirildiği ne de bazı liberal ve ‘solcu’ aydınların bel bağladığı gibi bir refah düzeni sağlandı. Ancak buna rağmen solda tarafların daha da belli olduğu siyasal süreçlerde ilerlemeler kaydedildi. Örneğin ABD’nin dört bir köşesinde kendilerini bir biçimde ilerici ilan edip Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) ile ilişkilendiren adaylar, halkın taleplerini gündeme getirdikçe seçilmekteler. Ancak ideolojik-politik yayını işlevi gören Jacobin’deki iddialara göre bu adaylara karşı Biden iktidarı da Demokrat adayları var gücüyle destekliyor.

Madalyonun öteki yüzü ise sosyal demokratların bu saldırıları kolayca karşılayamayacağını söylüyor. Sosyal demokratların hakimiyetinde olan ve siyasal çizgileri birbirinin tıpatıp aynısı olan iki ana fraksiyon, Sosyalist Çoğunluk ve Ekmek ve Güller grupları daha önce DSA’nın Ekmek ve Güller fraksiyonundan ve fikir kalemlerinden Eric Blanc’ın ‘dirty break’ (kirli ayrılık) diye adlandırdığı ve Demokrat Partiyle kötü bir ayrılığın eşiğine gelineceğini ifade eden bir maddeyi hedefleri arasından geçtiğimiz sene yazın yapılan kurultayında çıkardı. Örgüt içindeki muhalif fraksiyonlar maddeyi aynı kurultayda tekrar geri eklettirse de hakim fraksiyonlar ‘Biden koalisyonu’ ile devam edileceğini ne yakın ne uzak bir zamanda ayrı bir parti kurmak gibi bir niyetlerinin olmadıkları konusunda ısrar ettiler. Sosyalist çevrelerden DSA’nın tam anlamıyla seçimciliğe saplandığına yönelik eleştiriler geldi.

Biden-Harris iktidarının yedeklenmeci politikaları karşısında DSA’nın fırsatçı politikaları bir nevi ölüm fermanını imzalamasına sebep oldu. Sonbahar 2021 süresince DSA bu politikalarının bir tezahürü olarak Temsilciler Meclisinde desteklediği Demokrat Jamaal Bowman’ın İsrail’e ziyarette bulunması ve İsrail’in ırkçı başbakanı Naftali Bennett ile görüntüler vermesi örgütte çalkantılara ve DSA’nın Bowman’ı sahiplenmesi sonrasında istifalara sebep oldu. İlerici kamuoyundan gelen sert tepkilere uygun olarak sınırlı geri adımlar atmasına rağmen bu olay DSA’nın alnında kara bir leke olarak kaldı. Mart 2022’de ise DSA “Boykot, Tecrit ve Yaptırım Çalışma Grubu”nu dağıttı.

Sosyal demokratlarda bu çalkantılar yaşanırken komünist ve sosyalist solda da yoksul ve emekçi mahallelerine, toplum koalisyonlarına, sendikalara ve çeşitli sendikalaşma faaliyetlerini merkeze alan eskisine göre göreceli daha aktif çalışmalar artış sergiliyor. Ayrıca hemen hemen her örgütte işçi sınıfı ve onu merkeze alan politikaya yönelim açıkça gözlenebiliyor. İşçi eylemlerinde ABD’li sosyalist örgütlerin daha fazla boy göstererek inisiyatif almaları bunun bir göstergesi.

ÖNCEKİ HABER

Perşembeliler: Dolmuşlarda kartlı sistem ve indirim hakkı bütün ilçelerde olmalı

SONRAKİ HABER

Altı partinin genel başkanları 5. kez toplandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa