Kabel işçisi: Bu parayla bekar bir işçi bile geçinemez
"5 bin 500 lira bugün benim ailemi geçindirmeye yetmiyor. Evli olmasaydım bile imkansız bu parayla yaşamak."

Fotoğraf: Pixabay
İLGİLİ HABERLER

BİRTEK-SEN 1. kongresini gerçekleştirdi: Sefalet ve kölelik düzeni birleşirsek değişir

Antep'te işçilerinden "Asgari ücret" tepkisi: Bunun adı modern kölelik | İşçi Durağı

Gebze'de asgari ücreti konuştuğumuz işçiler: Her şeye zam geliyor, bir anlamı kalmıyor | İşçi Durağı

İşçilerden asgari ücret tepkisi: Bizimle alay ediyorlar, bu ücretle nasıl geçinelim!
Kabel işçisi
Ankara
Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ne (OSB) göre ne küçük ne de büyük, 400-500 kişinin çalıştığı Kabel fabrikasında çalışıyorum. Ben fabrikanın eskisiyim, sendika (Türk Metal) yeni. Sincan OSB’de bulunan ve sendikalı olan yerlere göre çok geride Kabel.
Genç bir işçi olarak güne heyecanlı başlayıp işe gidiyorum ama işbaşı yapmak resmen bir yarışa girmek gibi. Her gün zamanla ve yanındaki arkadaşınla yarışıyorsun. Bant sisteminde panolara yetişmek, işini yapmak yeterince zor değilmiş gibi bir de sürekli izleniyoruz. Amirler, hatamızı kolluyor, çocuk gibi azarlıyor bizi.
Bizim fabrika, Arçelik’e üretim yapıyor. Az da olsa yurt dışı işleri var ama ağırlıklı üretimi Arçelik oluşturuyor. Bulaşık makinelerinin kablo montajını yapıyoruz. Bant ya da test makinesi bile bozulup durabiliyor. Ama bizim öyle bir şansımız hiç yok. Hatta üretimle ilgili şeyler bile molamızdan gidiyor. Kablo açma, dolaşık çözme ya da hasarlı kabloları kesme işlerini ya molada ya da servise geç giderek yapabiliyoruz. Panoyu durdurup da ‘Malzemem bitti’ ya da ‘Kablom dolaştı’ deme lüksün yok. Hatta su içmek, tuvalete gitmek bile başlı başına bir olay. Bu üretim baskısı altında birbirimizi idare ederek ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz.
Bu sorunlarımızı işyeri temsilcilerine söylediğimizde ise ‘Kabul etmeyin, şeflerin her dediğini yapmak zorunda değilsiniz, sizin haklarınız var’ deniyor. İyi de bunu ben şefe söylediğimde daha çok baskıya maruz kalıyorum. Oysa sendikanın bize değil patron tarafına ‘Yapamazsınız’ demesi gerekiyor. Sendika varken de yokken de bu düzen böyleydi. İki dönemi de gördüm ve hiç mi bir şey değişmedi diyecek olursanız her gün 1.5 litre su hakkımız var, sayılırsa… Bir de sosyal haklar var. Mesela 3 ay önce ayakkabı çeki verildi; 119 lira. O paraya ancak terlik alabilirim. Maaşa yansıyan sendika farkı buraya yazmaya bile utanılacak cinste. Ocak-haziran enflasyon zamlarını da biz de bilmeyiz, sendikacılarımız da. Allah bilir deyip geçtik ocak ayında. Çünkü lafını edecek olursak ‘Devlet verdi vereceğini zaten ne zammı?’ dendi.
Ama uzun zamandır ülkenin ekonomisi bizi açlık sınırının altında yaşamaya itti ve son asgari ücret zammından da gördüğümüz üzere devletin bizi düşündüğü yok. 5 bin 500 lira bugün benim ailemi geçindirmeye yetmiyor. Evli olmasaydım bile imkansız bu parayla yaşamak. O kadar çalışmaya bu ücret kabul edilemez. Benim hakkım yeniyor ve ben bir sendikalı işçi isem sendika benim haklarımı gözetsin, patronumuzun cebini değil.
Şube temsilcisi fabrikamızı ziyaret ettiğinde maaş ile ilgili ‘Haklısınız. Sözleşme tarihi olan Ocak 2023’ü bekleyin’ dedi. Biz her geçen gün yoksullaşırken hâlâ işçiye bekleyin demek güven vermiyor. Kendisi her fabrikayı ziyaret ettiğinde ‘Siz bizim arkamızda durursanız bizim sesimiz çıkar’ diyor ancak bizim sesimizi duymayan da kendisi. Bizim bir şey dememize gerek yok. Zaten enflasyon ortada, aldığımız maaş ortada. Bence ocak gelip çattığında da patron ne derse o olacak. Bize net bir şey söylemediklerine göre belli ki şu an geçerli olan sözleşmeyi duruma göre evirip çevirecekler.
Eğer sendika kendisine güvenmemizi istiyorsa hâlâ açıklamadığı haziran zammını bizlere sorsun, öyle belirlesin. Biz işçiler de yeni döneme kendi kararımızla temsilci seçerek girersek, o zaman gerçekten sendikalı bir işyeri olabiliriz. Sendika üzerine düşeni yapsın, yapsın ama biz de elimizi bağlayıp beklemeyelim. Taşın altına sokalım ki elimizi, sözleşme döneminden sonra başka bahaneler ile avutulmayalım, bekletilmeyelim. Tüm bunları buraya yazmamın sebebi böyle düşünen tek kişi olmadığımı bildiğimden. Sadece birinin yüksek sesle söylemesi gerekiyordu ve ben ilk taşı attım. Sıra hepimizde…
Evrensel'i Takip Et