HDP kongresinden izlenimler | Önce çözüm, sonra seçim
HDP, seçimlere giden süreçte öncelikle Cumhurbaşkanı adaylığı ve Kürt sorunu konusunda şeffaf bir müzakere sürecinde ısrar edeceğini ortaya koydu.
Fotoğraflar: HDP
Birkan BULUT
Ankara
Ankara’da bugün muhalefet cephesinde yoğun bir gün yaşandı. HDP başta kapatma davası ve yıllardır cezaevinde bulunan siyasetçiler olmak üzere baskıların sürdüğü bir süreçte 5. Büyük Kongresi'ni toplarken, 6’lı masa İyi Parti ev sahipliğinde 5. toplantısını düzenledi. HDP’nin seçim sath-ı mailinde muhalefete yönelik mesajları ise dikkat çekiciydi.
Sabah erken saatlerde Ankara Kapalı Spor Salonu’na ulaştığımızda, ülkenin birçok yerinden gelen delege ve partililer toplanmaya başladı. Ankara Emniyetinin mitingler ve HDP’nin etkinliklerinde artık alışkanlık haline getirdiği uygulamayla arama noktalarında çakmak, şarj cihazları, valiz, kolonya gibi birçok eşya içeri alınmadı. Kongre saati yaklaştığında bahçede kurulan ekranla dışarıdan takip edenlerin yanı sıra salon da partililer tarafından dolmaya başlamıştı. Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davası sebebiyle yılbaşından Temmuz ayına ertelenen kongre, kapatma tartışmalarına karşı güçlü bir mesaj verdi. Partililerden en çok alkışı cezaevindeki parti yöneticileri aldı. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın arasında bulunduğu cezaevindeki siyasetçilerin adı ne zaman geçse, yükselen alkışlar uzun listedeki isimleri duyulmaz hale getirdi. Artan baskılar, kapatma davası ve seçimler gibi kritik bir süreçten geçilmesi nedeniyle HDP, eş genel başkanlarının göreve devam etmesine karar verdi. Pervin Buldan ve Mithat Sancar tek listeyle girdikleri seçimde yeniden seçildi.
Kongrenin asıl vurgusuysa Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümüyle ilgili verilen mesajlardaydı. Çözüm için Meclis’i adres gösteren HDP, bu konuda başta siyasi partilerin sorumluluk alması gerektiğinin altını çizdi. Ancak gerçek ve kalıcı bir çözüm için geniş bir toplumsal mutabakatın zorunlu olduğu vurgulandı. Çözüm konusunda iktidara yönelik mesajlar sert, muhalefete ise uyarı niteliğindeydi. Örneğin, iktidarın yerel seçimlerde Osman Öcalan’ın mektup getirmesi gibi bir hamlenin yeniden yaşanabileceği yönünde tartışmalara dair “iktidar anlaştılar" söylentilerinin "zeka yoksunu bir senaryo” olduğunu söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, arka kapı diplomasilerine kapıyı kapattıklarının sinyalini verdi. Aynı tutum cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda muhalefete şeffaf bir müzakere çağrısında da vardı.
HDP’nin 9 ay önce yayınladığı deklarasyondaki ‘cumhurbaşkanı adaylığında için ilkesel buluşma, parlamento seçimlerinde demokrasi ittifakında yer alma’ kararının altını çizen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da şu parantezi açtı: “HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır. Bizler başka bir yol var diyoruz. O yol da, HDP’nin kararlılıkla savunduğu üçüncü yoldur.”
Kürt sorununun çözümünde Meclis, HDP ve İmralı’nın rolünü vurgulayan HDP, iktidara tecrit üzerinden oyun oynamama uyarısında bulundu. Sancar’ın yaptığı konuşmada ise birkaç saat sonra yine Ankara’da “Anayasal ve Yasal Reformlar konusunda yapılacakların konuşulacağı 6’lı masaya şöyle seslenildi: “Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım.”
HDP kürsüsünden 6’lı masaya yönelik bu mesajları, konuşmaların ardından parti yöneticileriyle konuştuk. Bugüne kadar muhalefet cephesinden Kürt sorununa çözüm önerilerini duymadıklarını anlatan bir parti yöneticisi “Kürt sorununun çözümü konusundaki en temel taleplerimiz; örneğin anadil hakkı, eşit yurttaşlık hakkı vb. başlıklarda ne düşündüklerini ortaya koymuş değiller. Görüşmelerimizde de bu konuda bize yansıyan bir şey yok" dedi. Bu konuda (öncesi bir yana) dokunulmazlıkların kaldırılmasından beri HDP’nin iktidarın baskıları karşısında yalnız kaldığı belirtilirken, muhalefetin artık Kürt sorununda somut bir tutum alması gerektiği görüşü hakim. CHP çözüm adresini Meclis olarak gösterse de HDP’nin ve İmralı’nın aktör olarak tanınması, kendilerine yönelik mesafeli yaklaşımın bir kenara bırakılması, Kürt sorununa dair yaklaşımın şeffaf ve net bir şekilde ortaya konulması en önemli beklentiler arasında. Bu nedenle HDP, seçimlere giden süreçte öncelikle Cumhurbaşkanı adaylığı ve Kürt sorunu konusunda şeffaf bir müzakere sürecinde ısrar edeceğini ortaya koydu. İktidarın daha önce barış ve çözüm talebini istismar eden pratiği de HDP’yi tek adam yönetimine karşı muhalefet ile yan yana gelirken bir irade ve güvence görmeye itiyor. Dolayısıyla HDP “önce çözüm, sonra seçim” diyor.