03 Temmuz 2022 22:46

Cengiz Holding'e Kazdağı’nda "Dur" diyen mahkeme kararının gerekçeleri belli oluyor

Cengiz Holding'in Truva bakır-altın madenine verilen ÇED olumlu raporunun yürütmesi durduruldu. Karar, ÇED raporundaki eksiklikleri, yanlışlıkları ve bazı tuhaflıkları da gözler önüne serdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Özer AKDEMİR

Kazdağı'nda, Çan’a bağlı Halilağa ve Bayramiç’e bağlı Hacıbekirler köyleri yakınlarında işletilmek istenen Cengiz Holding'in Truva bakır-altın madenine verilen ÇED olumlu raporunun yürütmesi geçtiğimiz günlerde durduruldu. Çanakkale 1. İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararının içeriği ise projenin ÇED raporundaki eksiklikleri, yanlışlıkları ve bazı tuhaflıkları da gözler önüne serdi.

Projenin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca “olumlu” bulunan ÇED raporunda, alanda kültür varlığı açısından herhangi bir sit alanı veya tescil kaydının bulunmadığı ifadeleri yer alırken, şirketten yörede yaptığı maden çalışmaları sırasında çıkabilecek tarihi buluntuları bildirmesi istenmiş.

Arkeolojik çalışmaları madenci şirketin inisiyatifine bırakan ÇED raporu adeta “kuzuyu kurda teslim” edildiğini belgeliyor. 

KÜLTÜREL MİRAS RAPORU: “MADEN ANTİK TROAS BÖLGESİNDE”

ÇED raporuna karşı açılan dava sürecinde yapılan bilirkişi keşfinin raporunda, proje alanında çok sayıda tescilli arkeolojik yapının olduğu ve yenilerinin de bulunma olasılığının yüksekliğine dikkat çekiliyor.

Bilirkişi raporunda ÇED dosyasına “uzman görüşü” olarak konulan “Kültürel Miras Raporu” da eleştiriliyor. Hacettepe Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halime Hüryılmaz tarafından kaleme alınan ve "Kültürel Miras Raporu" başlığı altında, ÇED raporunun Ek-26 bölümüne konan bu “uzman görüşünde” proje alanının da bulunduğu bölgenin antik Troas bölgesinde kaldığı belirtilerek, antik kaynaklara göre sınırların belirlenmeye çalışıldığına dikkat çekiliyor.

Aynı raporda bölgede neolitik çağdan başlayarak yerleşimlerin bulunduğunun altı çiziliyor.

Bilirkişi raporunda, Kültürel Miras Raporu'nun dördüncü bölümünün “anlamsız bir şekilde bölgede bulunan madenlere ayrıldığı, bu bölümde, bölgenin maden yatakları açısından önemli olduğu vurgulanıp, kurşun, çinko, bakır, antimon, demir, volfram, molibdent, manganez, uranyum, altın ve civa gibi metalik madenlerin yanı sıra linyit yataklarının bulunduğu” ifadeleri dikkat çekici.

ROMA MEZARI MI TÜRKMEN-YÖRÜK MEZARI MI?

Yine Prof. Dr. Halime Hüryılmaz’ın raporunda Söğütalan köyünün yaklaşık 2,5 km batısında taş öbek mezarlardan oluşan bir nekropol sahasının geç dönem Türkmen-Yörük mezarları olarak nitelendirilse de aynı tip mezarlar bulunan Bursa'nın Keles ilçesi Menteşe mevkiinde mezarların Helenistik – Roma Dönemine tarihlendiği belirtiliyor.

Bilirkişiler; “taş öbeklerin mezar olup olmadığı ve yayıldığı alan jeofizik yöntemlerle çok kolay tespit edilebilecekken, bu araştırmanın proje kapsamında neden yaptırılmadığının anlaşılamadığının" altını çizdiler.

Halilağa köyünde birçok kaya oygu mezarın bulunduğu, bunların Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenerek korunduğu, yine son dönem Osmanlı mezarı ve yanındaki "Kuvâ-yi Milliye şehitlerinden" Hasan Vurucu’ya ait mezarın, Hacıbekirler köyünde Çamtaşı Kayası tepesinde arkeolojik yerleşim ve güvemtaşı tepenin eteklerinde kaya oygu mezarlar bulunduğu ve buraların 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildiği belirtildi.

Sonuç olarak, uzman raporunda, "Truva Bakır A.Ş.'nin ruhsat alanı kapsamında; 'Kültür Varlıkları', 'Sit Alanı' ve 'Koruma Alanı' olarak tanımlanan özel alanların bulunduğu ifade edilmekte Kültürel Miras Raporu'nu hazırlayan arkeolog Prof. Dr. Halime Hüryılmaz’ınn herhangi bir kültür varlığına rastlanması durumunda kanuni süre kurumların bilgilendirilmesini istediği, bununla birlikte arkeolojik yerleşimin araştırılmasında neden GPR/Yer Radarı çalışması yapılıp, toprak altındaki olası kültür varlıkları ve yayılım alanı belirlenmeye çalışılmadığının anlaşılamadığı” dile getirildi. 

“ARKEOLOJİK ARAŞTIRMA MADENCİLERİN İNİSİYATİFİNE BIRAKILAMAZ”

Hüryılmaz’ın raporunda ÇED alanının Kazdağları Milli Parkına olan mesafesinin 19,62 km, 1. Grup Taşınmaz Kültür Varlığına 4,4 km, kayaya oyma mezara 3,83 km, 1. Derece Sit alanına 0,15 km, 3. Derece Sit alanlarından güneydoğudakine 6,16 km mesafe olduğunun belirtildiğine dikkat çekilen bilirkişi raporunda, şu ifadelere yer verildi:

“Proje sahasının da bulunduğu bölgenin Neolitik Dönemden başlayarak Bronz ve Demir Çağlarında yoğun bir şekilde aralıksız yerleşime sahne olduğu, bu durumun, proje ruhsat sahasında yer alan Halilağa Köyü Ören Piren Tepe ile Hacıbekirler Köyü Güvemtaşı Tepe kaya oygu (khamosorion) mezarları veya Hacıbekirler Köyü Çamtaşı Kayası Tepesinde bulunan arkeolojik yerleşimin tesadüfi olmadığı, ruhsat bölgesinde henüz tespit edilemeyen yerleşim alanlarının bulunuyor olabileceğine işaret ettiği, bu nedenle alanda, proje başlatılmadan önce, madencilerin inisiyatifine bırakılmadan, tecrübeli bir ekip tarafından bilimsel arkeolojinin yöntemlerine uygun yoğun arkeolojik yüzey araştırması yapılması gerektiği” belirtildi.

UNUTULAN HOMEROS

ÇED raporunun veya Prof. Dr. Halime Hüryılmaz’ın uzman raporunun hiçbir yerinde insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen Homeros’tan İlyada’sından veya Roma İmparatorluğu’nun kurucusu olarak kabul edilen Aeneas’dan bahsedilmediğine dikkat çekilen bilirkişi raporunda “bununla birlikte örneğin ÇED raporunun "Kültürel Miras" ve "Doğal Miras" statüsü verilen kültürel, tarihi ve doğal alanlar başlığı altında, “ÇED alanı içerisinde ve yakın çevresinde söz konusu alanlar bulunmadığı” gibi ibarelere sık sık vurgu yapıldığına" dikkat çekildi. 

“KAZDAĞI MİLLİ PARK İLE SINIRLI TUTULAMAZ”

“Kaz Dağı’nı, mevcut Milli Park ile sınırlı tutma lüksümüzün bulunmadığı”nı vurgulayan bilirkişi raporunda, “Çanakkale ile Balıkesir arasında, günümüz coğrafi sınırlardan bağımsız düşünüp, Troia-Antandros (Altınoluk) arasındaki antik Troas Bölgesinin tamamını dağları, ovaları ve vadileri ile birlikte kümülatif değerlendirip koruma altında tutmanın taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin gereği olduğu” belirtiliyor. Bilirkişi raporunda “projenin uygulanırsa gelecekte kültürel peyzajı bozacak ve telafisi imkânsız zararlar vereceği, ÇED raporunda alanın kültür varlıkları açısından steril olduğu kanıtlanmaya çalışılsa da ruhsat alanı antik Troas bölgesinde yer aldığından kümülatif değerlendirilmesinin gerektiği, bölgenin kalkınmasında önemli paya sahip olacak maden sahalarının sayı olarak artırılması ve sahalarının genişletilmesinin bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin korunmasını olumsuz yönde etkileyeceği, başlangıçta katma değer sağlasa bile zaman içerisinde maden sahalarının bir sonucu olarak mevcut doğal kaynakların tükeneceği ve bu durumun ekolojik, sosyal ve kültürel peyzaj üzerinde olumsuz etkilere neden olacağı” dile getirildi. 

AYNI HEYET DİĞER DAVADA YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİNİ REDDETTİ

TEMA Vakfı ve Çan Çevre Derneği tarafından açılan davada oybirliği ile ve itiraz hakkı kapalı olmak üzere yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme heyeti, Kazdağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Korumu Derneği ve 87 yurttaşın açtığı aynı içerikli davadaki yürütmeyi durdurma talebini ise reddetti.

Mahkeme kararını davacıların proje ile ilgili menfaatini ortaya koyan bilgi-belgelerin dosya kapsamında bulunmamasına dayandırdı. Bununla birlikte TEMA ve Çan Çevre Derneği tarafından aynı konuda açılan davada verilen yürütmeyi durdurma kararı diğer yurttaşların da isteğinin gerçekleşmesi anlamına geliyor. 

 

ÖNCEKİ HABER

Van'da mültecileri taşıyan midibüse ateş açıldı; 1 çocuk öldü, 12 kişi yaralandı

SONRAKİ HABER

Zürih’te Demokrasi ve Özgürlük Forumu düzenlendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa