Diyarbakır'da tutuklu bulunan gazeteci Ömer Çelik: 'AKP yargı ve kolluk eliyle gazeteciliği kriminalize etmek istiyor'
14 yıllık gazetecilik hayatında 3. kez Diyarbakır'da tutuklanan Gazeteci Ömer Çelik, cezaevinden sorularımızı yanıtlayarak, iktidarın gazetecilik mesleğini kriminalize etmek istediğini belirtti.
Ömer Çelik | Fotoğraf: MA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Diyarbakır’da tutuklanan 16 Kürt gazeteciden biri olan Ömer Çelik, gazetecilik mesleğinden dolayı üçüncü kez cezaevinde. AKP iktidarının kontrolündeki kolluk ve yargı eliyle gazeteciliklerini kriminalize edilmek istendiğine vurgu yapan Çelik, karanlığı büyütmek isteyen iktidara karşı gazeteciliğin önemine değiniyor.
Diyarbakır’da 8 Haziran’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 20 gazeteciden 16’sı, çıkarıldıkları mahkeme tarafından gazetecilik faaliyetleri gerekçesiyle tutuklandı. 16 meslektaşı ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanan isimlerden gazeteci Ömer Çelik, 2011 ve 2016 yıllarında da 2 kez tutuklandı. Diyarbakır D Tipi Cezaevinde bulunan Ömer Çelik, avukatı aracılığıyla gönderdiğimiz soruları yanıtladı. Gazetemizin emekçilerine ve Genel Yayın Yönetmenize sayfalarımızda tutuklu gazetecilerin seslerini duyurmalarına yer verdiğimiz için teşekkür eden Ömer Çelik, sorularımıza geç yanıt vermenin mahcubiyetini de yaşadığını belirtiyor. “Yaşadıklarımızı kendi sözümüzle kamuoyuna anlatmak olanaklarımızın kısıtlı olması itibariyle, bu sayfalar bizler açısından sonra derece kıymetli.” diyor Çelik.
‘İKTİDAR ALGI OLUŞTURMAK İSTİYOR’
Bir sabah vakti evlerinden gözaltına alınmaları ve sonrasında tutuklanmalarına kadar olan süreci de Çelik şöyle anlatıyor: “Zaten kör-topal bir halde olan demokrasinin yerini faşizmin aldığı, yoksulluğun insanların artık çöpten ekmek toplama noktasına geldiği, gerçek manada yüzleşme cesaretinin hem iktidar hem de muhalefet tarafından gösterilmediği, Kürt meselesinden kaynaklı insanların can verip, acılar çekmeye devam ettiği, ülke kaynaklarının talan edildiği, hırsızlık ve riyanın erdemmiş gibi sunulduğu ülke koşullarında, halkı bilgilendirmek adına yürüttüğümüz mesleki faaliyetlerimiz, 'suç' olarak yaftalanıp, önümüze konuldu.”
AKP iktidarının ülke gerçekliğine ayna tutmalarından rahatsız olduğuna vurgu yapan Ömer Çelik, “AKP iktidarının kontrolündeki kolluk ve yargı eliyle gazeteci kimliğimiz kriminalize edilmek isteniyor. Toplumun, sokağın sesine kulaklarını kapatan, ülkenin temel sorunlarının üzerini örtmeye çalışan, halkı uzaya gitmekle, petrol ve doğalgazın ardından jelibon bulma gülünçlüğüne, acizliğine kadar düşerek hala kandırmayı sürdürmek isteyen iktidarın emrindeki polis ve yargıya göre, ülke gerçeklerini konu olan haber ve diğer yayıncılık faaliyetlerimizin tümü ‘algı oluşturmak’tan ibaret” ifadelerini kullanıyor.
Bir haftayı bulan süreçte neden gözaltına alındıklarına dair bilgi sahip olmadıklarını anlatan Çelik, “Havuz medyasına servis edilen kimi manipülatif içeriklerle hakkımızda algı oluşturma çabasına girilmesine rağmen üstelik. Zaten akabinde de bu soruşturma için özel olarak görevlendirilmiş yargı mensuplarının kararıyla adeta giyotine yatırıldık. Kurulan bu sahnede onlar kendilerine biçilen rolü oynarken, bizler de hakikatleri haykırmaya çalıştık. Zalimlerin mi yoksa hakikatlerin mi güçlü olduğunu inanıyorum ki tarih, çok da uzun olmayan bir zamanda hepimize gösterecek” diyor.
11 YILDA ÜÇÜNCÜ KEZ CEZAEVİNDE
14 yıllık meslek hayatının son 11 yılında üçüncü kez demir parmaklıklar arkasına konulan Çelik, bu durumu, “Muhalif gazetecilere dönük yaklaşımın trajikomik bir örneği sayılabilir belki” diyor. Çelik, ilk olarak 2011 yılında, Kürt gazetecilere dönük 'KCK Basın' adı verilen operasyonda tutuklanıp, 46 meslektaşıyla yargılandığını belirterek yaşadığı gözaltı ve tutuklama dönemlerini şöyle anlatıyor: “‘Örgüt üyeliği’ suçlamasına konu yapılan deliller kaleme aldığım haber ve haber kaynaklarımla olan görüşmelerden ibaretti. O davada gazeteciliğimiz ‘Örgüt faaliyet’ sayan devlet, 1,5 yıllık tutukluğun ardından bana Sarı Basın Kartı verecekti. Bölge kentlerinde baş gösteren çatışma ve sokağa çıkmağa yasakları döneminde o kartı ‘inceleme’ kılıfı ile geri alan devlet, 2016 yılı sonunda damat Bakan Beraat Albayrak'ın toplumu yakından ilgilendirip, özünde suç konusu olan e-mailleri haberleştirdiğim için cezaevi kapılarını bana yine açmıştı. O maillerin içeriğini görmezden gelen yargı, 10 ay süren haksız tutukluğun ardından birlikte yargılandığımız meslektaşlarımızdan bazıları ile birlikte 1 yıl 6 ay hapis cezasını uygun buldu. Fakat bu ceza az bulundu ki, cezanın arttırılması için savcılıkça mahkeme kararına itirazda bulunuldu. Yakın zaman önce.”
İkinci tutukluluk süreciyle ilgili Çelik, “KCK davasına bakan ve ‘Adalet bir gün size de lazım olacak’ sözümüze o dönem güç sarhoşluğu ile kulak tıkayan Gülen Cemaati mensubu hakim ile aynı cezaevinde kalmamız ise, kaderin bir başka cilvesi olsa gerek” diyor.
‘AĞIR YÜK GAZETECİLERİN OMZUNDA’
Başta yargı olmak üzere bugün ülkede her şeyin dünden daha kötü olduğunu da söyleyen Çelik, umudunu koruduğunu şu ifadelerle dile getiriyor: “Ama bu durum, banaize hangi komplolar kurulmaya çalışılırsa çalışılsın gazetecilik yapmaya çalıştığımız, mesleğin onurunu koruma gayreti içerisinde olduğumuz, topluma karşı sorumlu olduğumuz gerçeğini değiştirmeyecek. Hakikatlerin sesini yeni sansür yasaları ile susturmak isteyenler karşı sahip olduğumuz tek ve en güçle şey, yine hakikatlerin kendisidir. Daha da büyütülmek istenen kararlığa, bu hakikatleri ne kadar hızlı ve güçlü örgütleyebilirsek o kadar çabuk son verilebilir, aydınlığı aralayabiliriz. Bu ağır yükün kendisi, en çok meslek onuruna sahip çıkan gazetecilerin omuzlarında.”
Çelik, sözlerini “Yükleri bizlerin yokluğunda biraz daha artan tüm kıymetli meslektaşlarıma haklı olmanın cesaretini taşıdıkları saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Özgür yarınlarda buluşuncaya kadar hoşça kalın” diyerek tamamlıyor.
ÖMER ÇELİK 14 YILDIR GAZETECİLİK YAPIYOR
Ömer Çelik, 2008 yılında Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) İstanbul Bürosu’nda çalışmaya başladı. Bir dönem haber müdürlüğünü yaptığı DİHA’nın 29 Ekim 2016'da çıkarılan kanun hükmünde kararname kapatıldı. Çelik sonrasında DİHABER ve Mezopotamya Ajansı’nda mesleğini sürdürdü. Çalıştığı haber ajanslarında muhabirlik, haber şefliği ve editörlük yaptı. Çelik, mesleğinden dolayı ilk tutuklanmasını 2011 yılında yaşadı. “KCK Basın” adı altında 20 Aralık 2011’de gazetecilere dönük yapılan operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanan 35 gazeteciden biri olan Çelik, yaklaşık 2 yıllık tutukluğunun ardından 19 Haziran 2013’te tahliye edildi. 25 Aralık 2016’da Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Damadı Berat Albayrak’a ait olduğu iddiasıyla “RedHack” isimli “hacker” grubu tarafından yayımlanan e-posta içeriklerini haberleştirdiği gerekçesiyle Diyarbakır’daki evi, kar maskeli özel harekât timlerince basıldı. Ters kelepçelenerek darp edildi, küfür ve hakaretlerde maruz kalan Çelik, işkencenin ardından gözaltına alındı. 24 gün gözaltında kalan Çelik, 17 Ocak 2017’de tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. İstanbul 29’uncu Ağır Ceza Mahkemesinde 24 Ekim 2017'de görülen davanın ilk duruşmasında gazeteci Çelik tahliye edildi.