İliç’teki siyanür sızıntısı | "Kimyasal işlemler her aşamada denetlenmeli"
Erzincan İliç ilçesi Çöpler köyündeki altın madenlerinde yaşanan çevre felaketlerini, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Yüksek Kimya Mühendisi Engin Çörüşlü Evrensel'e değerlendirdi.
Fotoğraf: Orhan Kurul / Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Dünyada ve ülkemizde altın madenleri tehlike saçmaya devam ederken, ülkemizde siyanürle altın ayrıştıran 19 şirket var. Siyanürün insan, çevre ve canlı yaşamını verdiği zararlar gündemden düşmezken geçtiğimiz günlerde Erzincan İliç ilçesi Çöpler köyünde Anagold madenciliğe ait madende siyanürü taşıyan boru patladı. Siyanür, sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal maddenin Fırat Nehri’ne karışması üzerine madene 16 milyon para cezası verildi, ayrıca faaliyetleri de durduruldu.
Altın madenlerinde yaşanan çevre felaketlerini TMMOB Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Genel Başkanı Yüksek Kimya Mühendisi Engin Çörüşlü ile konuştuk.
“SIZINTI SONRASI KAMUOYUNUN TEDİRGİNLİĞİ ARTTI”
Yaşanan olayı ülkenin içinde bulunduğu zor durumun acı bir örneği olarak değerlendiren Çörüşlü, “İlgili bakanlık ve merkezi yönetimin yerel temsilcileri konuyu en üst düzeyden ceza ile açıklamayla yetindi. Konunun kök nedenleri ve risk değerlendirmeleri üzerinde bir açıklama yapılmadı. Olayın oluşumu, süresi, kirlenmenin boyutu ve çevreye verdiği zararların düzeyi, toprak ve su kirliliği, hatta Fırat’ın kirlenmesi gibi haberler karşısında kamuoyunun tedirginliği daha da artmıştır” dedi.
Kimya Mühendisleri Odası olarak, tesisteki üretim konularını ve yaşanan kazayı dikkate alarak oksitli cevher işleme, sülfürlü cevher işleme, atık havuzu (atık depolama tesisi) ve süreç güvenliği yönetimi sistemi başlıkları altında firmaya sorular yolladıklarını söyleyen Çörüşlü, yanıtlarını beklediklerini söyledi.
Zehirli atıkların döküldüğü bölgede toprak ve su analizlerinin yapılması gerektiğini dile getiren Çörüşlü, “Firmadan sorularımıza doyurucu yanıtlar alabildiğimiz takdirde kimyasal analizlerin sonuçlarını da dikkate alarak kazanın çevreye ne türden ve ne boyutta zarar verdiğini daha isabetli değerlendirme imkanı bulacağız” dedi.
“KİMYASAL İŞLEMLER HER AŞAMADA DENETLENMELİDİR”
Türkiye’de 2021 yılında yaklaşık 29 bin ton sodyum siyanür ithal edildi. İthal edilen sodyum siyanürün büyük kısmının altın madenciliğinde kullanıldığını düşündüklerini söyleyen Çörüşlü, “Son yaşanan kaza, kimyasal işlem uygulanan sanayi kuruluşlarının, proje aşamasından başlayarak süreç güvenliği sistemlerinin, üçüncü bir yetkin organ tarafından onayının, denetiminin ve izlenmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Üretimleri boyunca, süreç güvenliği sistemlerinin izlenmesi yanında işletmelerin yaşamı boyunca gerek duyulacak her türden teknik değişiklik kararının uygulanmasından önce de uygunluk onayı aranmalıdır. Bu hizmetler için Kimya Mühendisleri Odası yetkin ve deneyimli uzman havuzu ile kimyasal süreç güvenliği onayı ve denetimi hizmetlerini büyük bir sorumlulukla ve titizlikle yerine getirebilecek donanıma sahiptir” diye konuştu.
SİYANÜR NASIL ÖLDÜRÜR?
Siyanüre düşük miktarlarda maruz kalınması durumda bile baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, hızlı nefes alma ve yüksek kalp atışı gibi semptomların görüldüğünü belirten Çörüşlü, bu semptomların gelişmesinin genellikle dakikalar içinde olacağını, insanlar için ortalama olarak 200 mg yutma ve 270 ppm hava yoluyla maruz kalmanın, hızlı şekilde öldürücü olduğunu ifade etti.
Çörüşlü son olarak şunları söyledi; “Sodyum siyanür, diğer çözünür siyanür tuzları gibi, bilinen tüm zehirler arasında en hızlı etki eden bileşiklerden biridir. Kana karıştığında, kırmızı kan hücrelerinde bulunan ve hücrelere oksijen taşımakla görevli hemoglobine bağlanarak dokulara ulaşır ve sitokrom adı verilen enzim ile bağ kurar. Bu enzim, hücrelerin oksijenden yararlanmak için ihtiyaç duyduğu hayati bir araç olduğu için ve siyanür ile bağlı durumdayken bu görevi yerine getirememesi sebebiyle sodyum siyanür, güçlü bir solunum inhibitörüdür. 200-300 mg kadar küçük bir oral doz ölümcül olabilir.”