Başkan maaşın ne kadar?
Kayseri’den Türk Metal, Özçelik-İş üyesi işçiler belirlenen asgari ücrete ilişkin düşüncelerini yazdı.
Fotoğraf: TCCB/ Murat Çetinmühürdar | AA
Türk Metal üyesi bir işçi
Kayseri
Merhaba Evrensel okurları.
Sizlerle belirlenen asgari ücret ve Türk-İş’in tutumuna dair görüşlerimi paylaşmak istedim. Öncelikle sunu belirteyim, işçiyi temsil etmek için Türk-İş katıldı. Başkan buradan sesleniyorum. Sen işçi adına katılıyorsun ama aldığın maaş ne kadar? Önce sen maaşını açıkla da görelim. Sen ve senin gibiler asgari ücretlinin halinden nasıl anlayacaksınız? Sizin gibi bürokrat sendikacılar sürecin en başından beri nasıl sonuçlanacağını hesapladınız. Mart ayında yaptığın açıklamada asgari ücret yıl sonu belirlenir demiştin. Ne oldu da haziran ayında masaya oturdun? Bence biraz sıkıştığınız için asgari ücret zammını yalandan konuşmaya başladınız. Zam yapmadan kurtulmayacağınızı anlayınca yelkenleri suya indirdiniz.
Genel başkan en başta kesinlikle açlık sınırının altında rakama imza atmayız dedi. Ama gereğini yerine getirmedi. Yüz binlerce üyesini harekete geçirecek bir hamle bile yapmadı. Zaten biz biliyoruz ki sizin gibi bürokrat sendikacılar hareketin bereket olduğunu bilir korkarsınız. Yaklaşık 1 milyon üyesi bulunan bir sendika icazeti üyesinden değil de cumhurbaşkanından veya patronlardan alırsa ortaya böyle bir tablo çıkar. İşçiden icazet alan bir sendika genel başkanı olsaydın 81 ilde binlerce üyenle en azından basın açıklaması yapardın. Ama biz işçiler seni çok iyi tanıyoruz. Bu sebeple de sen ve senin gibi bürokrat sendikacılardan medet ummak bahtsız bedevinin çölde su arama hikayesine döner. Bunun için de ben buradan Türk Metal üyesi bir işçi olarak sesleniyorum. Türk-İş, DİSK, Hak-İş bünyesindeki ve örgütsüz milyonlarca işçi kardeşlerim, işçinin göbek bağını kesmesi kendi elindedir. İsçiler birlik olursa üstesinden gelemeyeceği sorun yoktur. Tek çaremiz birleşip mücadele etmektir.
KAŞIKLA VERDİLER KEPÇEYLE ALACAKLAR
Kayseri’den genç bir işçi
Beklenen an geldi ve asgari ücret 5 bin 500 lira oldu. Yeterli mi? Ben bir işçi olarak asgari ücretin belirlenmesinde açlık ve yoksulluk sınırına bakmanın doğru olduğunu düşüyorum.
Yapılan yeni zam ile görüyoruz ki yine açlık sınırının altındayız ve yoksulluk sınırı ile aramızdaki fark ise bir uçurum. İşçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını sağlayabilecek, insanlık onuruna yakışacak bir ücret seviyesinde olması gerekmektedir. Yani saray günde 10 milyon harcarken asgari ücretli de aç kalmamak için fazla mesailerle boğuşmamalı. Açıklanan açlık sınırı 6 bin 391 lira, yapılan zam 5 bin 500 lira, fazla söze gerek yok her şey ortada.
Toplumun en önemli bölümü olan emekçilerin ücretini belirleyebilmek için günlerce toplantı yapıldı. Ama milletvekili ücretini belirlemek beş dakika! Üç öğün yemek, yılda bir tatil, arada bir arkadaşlarıyla bir çay veya kahve, üstüne başına bir şey alabilmek lüks değil insanca yaşamaktır, haktır. Enflasyona çalışanı ezdirmemek için yapılan zamma bak. Bozdur bozdur harca... TÜİK verileri de hikaye! Yeni asgari ücret; temel tüketim maddelerine gelen zamlar karşısında çok zayıf.
Türk-İş, asgari ücretin enflasyonun altında kaldığını ve en iyi ihtimalle açlık sınırının (6 bin 391 TL) üzerinde olması gerektiğini belirtmişti. Yetersiz olan asgari ücret karşısında Türk-İş daha önce açıklamış olduğu asgari ücret beklentisi üzerinde neden direnmedi? Peki şu an örgütlü olduğu işyerlerinde grev çağrısı yapacak mı? Yapmayacaksa görev işçilerin omuzlarındadır.
YOKSULLAŞMAMIZ SİSTEMATİKTİR
Özçelik-İş üyesi bir işçi
Kayseri
Ben de Özçelik-İş üyesi bir işçi olarak asgari ücret zammı konusunda düşüncelerimi paylaşmak istedim. Asgari ücrete yapılan artıştan minnet duymamız bekleniyor. Haziran ayı açlık sınırı 6 bin 391 TL olarak açıklandı ve son zamla birlikte ücretlerin açlık sınırının yüzde 10 altında kalmasına rağmen memnun olup şükür etmemiz gerektiği bilinçaltımıza her gün işleniyor. Ben şahsen bu kadar yanlışlığın yanlışlıkla yapılacağı kanaatinde değilim. Ekonomi yanlışlıkla bu kadar sistematik bir şekilde raydan çıkamaz. Ama böylesi bir sistemde bizlerin yoksullaşması sistematiktir. Ve biz doğruyu görüp söyleyen ezilmiş ve bilinçli işçiler bu düzeni ya yıkacağız ya da altında kalacağız. Bu yılın başında imzalanan toplu iş sözleşmemizde başkanın sözleri halen kulaklarımızda çınlıyor. Başkanın “Temmuz ayı enflasyon zammı olursa size şeref sözü veriyorum o zammı sizlere alacağım” demesi ve şu ana kadar elle tutulur bir açıklama yapmaması bizleri düşündürüyor. Enflasyon altında ezilen bizler sesimizi duyurmak için mücadele veriyoruz, vereceğiz de. Bu sistemde hem patronların çarkını tıkamak hem de bürokrat sendikacıların çarkını tıkamak biz işçilerin mücadelesiyle olacaktır.