Bakan Bilgin ülkede refah düzeyinin yüksek olduğunu, her ailenin otomobili olduğunu öne sürdü
Çalışma Bakanı Bilgin, refah seviyesinin yükseldiğini, her gelir grubundan ailenin kapısında otomobili olduğunu öne sürdü. Milli gelirle ilgili söyledikleri ise gelir adaletsizliğinin itirafı gibiydi.
Vedat Bilgin | Fotoğraf: Fatih Kurt
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, ülkede refah seviyesinin yüksek olduğunu, her gelir grubundan ailenin kapısında otomobili olduğunu öne sürdü ve bu refahı herkesin bireysel hayatından hissedebileceğini iddia etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin, 'İŞKUR İl Müdürlükleri 2022 Yılı Hedef Performans İzleme Toplantısı'na katıldı. Burada konuşan Bilgin, Türkiye'nin 2000'li yıllardan itibaren yükselen ülkelerden biri olduğunu savundu. Bakan Bilgin ülkenin "jeopolitik öneminden" bahsederek, "Türkiye’nin diğer ülkelerden farklılıkları var. Birincisi; imparatorluk geleneğine sahip. Gelenek boşuna yaşanmış bir şey değildir. Oradan elde ettiğimiz olağanüstü bir birikim var. İkincisi, Türkiye tarihsel olarak sahip olduğu mirası Anadolu coğrafyası üzerinde temsil ediyor. Burası Akdeniz’in merkezinde olan, dünya ticaret yollarının tarihsel olarak merkezinde olan bir yer. Bugün de dünya enerji yollarının merkezinde olan bir yer" ifadelerini kullandı.
GELİR ADALETSİZLİĞİNİN İTİRAFI: "MİLLİ GELİR 10 BİN DOLARI GEÇTİ"
Bakan Bilgin konuşmasının milli gelirden bahsettiği kısmı adeta gelir adaletsizliğinin itirafı gibiydi. Bilgin ayrıca -eğer hata ile böyle yapmadıysa- aynı cümlede aylık ve yıllık verileri birbiri ile kıyaslayıp büyümeyi kat ve kat fazla gösterme çabasına girdi.
Bakan Bilgin, "2000’li yıllarda 300 dolar (aylık) olan kişi başına milli gelir, şu anda 10 bin doları (yıllık) geçti. Türkiye zincirlerini kırdı ve kalkındı. Bizim rakamlarımıza bakmayın, OECD rakamlarına bakın. Türkiye 2000’de neydi? Sanayide hangi ürünleri üretiyordu, savunma sanayinde neler vardı? NATO’nun verdiği işe yaramaz, eskimiş, üstelik hibe altında verip sonradan para istediği silahların dışında neyi vardı? Baktığınız zaman Türkiye değişiyor. Refah seviyesine bakın. Türkiye’de bütün ailelerin, her gelir grubundan ailenin kapısında otomobili var, çocukları okuyor. Netice itibarıyla hepimiz bireysel hayatımızdan bunu hissedebiliriz" diye konuştu.
Bakan Bilgin'in bu sözleri, özellikle milli gelirin 10 bin doların üzerine çıktığı söylemi, gelir adaletsizliğinin açık bir itirafı oldu. Söz konusu 10 bin doları yıllık düzeyden aylık düzeye ve Türk Lirasına çevirdiğimizde kişi başı milli gelir aylık 14 bin TL'nin biraz üzerinde olması gerekiyor. Milyonlarca işçi ve emekçinin bunun 3 katı daha az gelirle yaşamaya çalıştığı gerçeği, bu büyümeden sadece küçük bir azınlığın faydalandığını gösteriyor.
Öte yandan Bakan Bilgin'in milli gelirin arttığı söylemi de tartışmalı. Dünya Bankası verilerine bakıldığında kişi başı milli gelirin (GSYH) 2013'ten 2020'ye kadar keskin düşüşler yaşadığı görülebilir.
"EN ÖNEMLİ ŞEY, ENFLASYON TAHRİBATINI HİSSETTİRMEMEK"
Bakan Bilgin, gelişmiş ülkelerin en büyük probleminin yalnızca enflasyon artışı olmadığını ve hızlı şekilde ortaya çıkan resesyon tehdidi olduğunu belirterek, "Dünyanın yaşadığı bu küresel kriz bizi fevkalade etkiliyor. Bizim dövize ihtiyacımız var. Dolayısıyla döviz fiyatlarındaki bir dalgalanma bizim ekonomimizde sarsıcı etki yapıyor. Burada yapılacak en önemli şey, enflasyon tahribatını çalışanlarımıza ve emekçilerimize hissettirmemek, bu tahribatı koruyacak tedbirler almak. Biz sosyal bir devletiz, bunu yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Alım gücünün iyice düştüğü ülkenin emekçileri ise aylardır enflasyonun altında eziliyor, her konuşmada "emekçileri enflasyonun altında ezdirmeyeceğiz" denmesini değil, enflasyonun altında ezdirilmemek istiyor. (EKONOMİ SERVİSİ)