O masada işçiler olmadıkça bizimle dalga geçmeye devam edecekler
"Bu masalarda işçiler olmadıkça ya da işçilerin gerçek temsilcileri olmadığı sürece yine böyle bizimle dalga geçecekler.”
Fotoğraf: TCCB/ Murat Çetinmühürdar | AA
Bir Ford Otosan İşçisi
Kocaeli
Merhaba Evrensel okurları, sözlerime nasıl başlayacağımı bilemedim ama konumuz asgari ücrete gelen zam. Sinirlensem mi gülsem mi bilemedim. Asgari ücret yüzde 30 zam yapılarak net 5 bin 500 lira oldu. Zammın gelmesinden iki saat geçmeden diğer şeylere de zamlar gelmeye başladı. Asgari ücret 10 bin lira da olsa temel tüketim ürünlerine zam geldiği sürece, alım gücü aynı kaldığı sürece yapılan zam, zam değildir. Şu konuda anlaşmamız lazım, aldığın miktarın artması alım gücünün artması demek değildir. Asgari ücret 4 bin 250 TL iken 10 TL ödediğin bir ürüne, asgari ücret 5 bin 500 TL olduğunda 13 TL ödersen alım gücün yine aynı kalır. 13 TL’den fazla ödersen alım gücün düşer. Kafamda ufak bir hesap yaptım. Ocak ayından sonra şekere gelen zam oranında asgari ücrete zam yapılsaydı şu an asgari ücretin 22 bin TL olması gerekirdi ve bunun gibi bir sürü örnek var. Halkı açlık sınırının altında geçindirebileceklerini zannediyorlar.
Asgari ücret açıklanırken de masada oturan bir sendika başkanı vardı. Teklifi de açlık sınırında açtı. Açlık sınırında teklif vermesi bile rezil bir şeyken ‘Mutabık mıyız’ sorusuna anında ‘Mutabıkız’ demesi daha da rezil bir durum. Bu maaşlarla bir gün bile geçinmenin ne demek olduğunu anlamayacak adamlar orada oturmuş bizim adımıza karar veriyorlar. Bu masalarda işçiler olmadıkça ya da işçilerin gerçek temsilcileri olmadığı sürece yine böyle bizimle dalga geçecekler. Ki zaten çözüm de burada değil bence. Çünkü tepkileri görüp bu zammı yaptılar. Çünkü bu tepkilerin büyümesinden korktular diye düşünüyorum. Etrafımda da bu ücretten memnun kimseyi göremiyorum. Açlık sınırı bile bir kıstas olamaz, olmamalı. Ki bir ülkenin hali ne olursa olsun, en düşük ücret yoksulluk sınırında olmalı ve tüketim mallarına gelen zamlar geri çekilmeli.