Mektup: Çözümü neden kendimizde göremiyoruz?
“Asgari ücret belirlenirken masada oturanlar bizden değil. Bizlerin yaşadıklarından haberleri yok. Bunlar işçilerin arasına girmiyor, işçinin derdini bilmiyorlar.”
Ekran görüntüsü, T.C. Cumhurbaşkanlığı'nın canlı yayınından alınmıştır.
Matbaa işçisi Duran
İstanbul
Çarşıdaki pazardaki zamlara göre asgari ürete çok az zam geldi. Günden güne her şeye zam yapıyorlar. Asgari ücrete zam gelir gelmez ardından sigaraya zam geldi. Markete ve pazara gelen zamları durdurmaları gerekiyor. Bir yılda süte, şekere gelen zam oranlarına bakınca asgari ücretteki zam oranının ne kadar düşük olduğu görülüyor.
Ülkede üretim ve yatırım yok. Babam kaç senedir çiftçilik/besicilik yapıyor, 4 ineği vardı, 4’ünü de sattı, zarar ediyor diye. Köy gibi yerde kira yok, elektrik faturası iki ayda bir geliyor, su faturası yok. Ama yine de yetmiyor.
Ben kaç senedir böyle bir şey görmedim. Benim küçük bir bebeğim var. O nedenle kışın gazı kısmadık. Kiramdan fazla fatura ödedim. Bu sene ayda 1300 lira fatura ödedim. Önümüzdeki kış 2 bin lira olur faturalar. E nasıl vereceğiz 5 bin 500 liralık ücretle. Kiralara senede iki defa zam yapmaya başladı ev sahipleri. Çevremde çok duydum. Hiç yüzümüz gülmedi yani.
Çalışmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Biz bunları yaşarken patronlar kârına kâr katıyor. Biz yoksullaşırken bazıları zenginliklerine zenginlik katıyor. Yeni işyerleri açıp yeni arabalar, evler alıyorlar. Nasıl yapıyorlar? Demek ki bu krizden etkilenmediler.
Asgari ücret belirlenirken masada oturanlar bizden değil. Bizlerin yaşadıklarından haberleri yok. O masada bir işçi, bir köylü oturacak asgari ücret belirlenirken. Onlar anlatmalı dertlerimizi. Kendilerine göre belirliyorlar rakamları. Bunlar işçilerin arasına girmiyor, işçinin derdini bilmiyorlar.
10 bin lira alsak da geçinemeyiz. Asgari ücrete zam yapılsın. Ama bu yetmez, önce markete pazara gelen zamlar durdurulmalıdır. Sonra da yapılan zamlar geri alınmalı.
AKP’ye oy vermiş olanlar var işyerinde. Sohbet ediyoruz, hâlâ aynı kafada olanlar var. “CHP başa gelse ne yapacak? AKP çalışıyor. En azından eskiden maaşlarını alamıyorlardı. Maaş kuyrukları vardı. Geçinemeyenler vardı. Şeker kuyruğu yağ kuyruğu vardı. Şimdi yok, markete gidip paranı verip alıyorsun” diyorlar. “Evet şimdi maaşımızı alıyoruz da ne oluyor, yetmiyor ki. Marketten o yağı şekeri alabilecek paramız yok. Geçinemiyoruz” diyorum. “Şükretmeyi bilmiyorsunuz. Bak Arabistan’da su bulamıyorlar. Suyumuz var. Şükredeceğiz. Bugünler de geçecek” diyorlar. Yemek molaları siyaset konuşmakla geçiyor. Çalışırken sürekli zikir çekiyorlar. Bizleri de zorluyorlar.
Başka bir işçi arkadaş var, referandumda ve öncesinde AKP’ye oy vermiş, “Artık vermeyeceğim” diyor. “Çocuklarımı okutamıyorum” diyor. Diğer arkadaş diyor ki “Bu dönemde çocuk okula gönderilir mi, Kur’an’a gönder ahlak öğrensin. Çok iyi para verdiler. Daha ne istiyorsunuz?” Bir başka arkadaş “AKP’nin karşısında biri olsa veririm” diyor.
Bizim yemek çay molalarımız siyaset konuşarak geçiyor. Ama çözümlerimiz yine AKP, MHP, CHP gibi partilere oy verme üzerinden. Çözümü kendimizde göremiyoruz hâlâ.