07 Temmuz 2022 03:04

Dinsel efsanelerin kökenine sınıfsal bir yolculuk

"Arkeolojik bulguların tarihsel sıralaması ile Kutsal Kitap’taki tarihlemeler karşılaştırılarak çelişkiler kanıta dayalı bir biçimde ortaya koyuluyor."

Dinsel Efsanelerin Kökeni kitabı kapağı

Paylaş

Zeynep CUR

Gazeteci ve Yazar John Pickard’ın Dinsel Efsanelerin Kökeni adlı kitabı, Ayrıntı Yayınları etiketiyle okurla buluştu. İbrani Dinlerin Marksist Eleştirisi alt başlığıyla yayımlanan bu çalışma, üç semavi dinin içerdiği mitleri rasyonel bir elekten geçiriyor adeta. Yazar Pickard, Marx ve Engels’in fikirlerinden ve temel felsefelerinden esinlenerek “İbrahimi” inançlar denilen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ı tarihsel materyalizm yöntemini kullanarak açıklıyor.

“Yaradılış” hikayesinin uzun süredir yaratıcı tarafından oluşturulan “akıllı tasarım” propagandasına dönüştüğü bir gerçek. Oysa dinlerin tarihsel temelinin ve günümüze kadar uzanan toplumdaki sürekliliklerinin maddi toplumsal koşullarda nasıl kök saldığını görmek önemli. Yazar Pickard da dinin toplumdaki rolüne dikkat çekiyor ve uluslararası açıdan savaş, devrim ve toplumsal çalkantıyla ilgili birçok politik meselenin yüzeysel bir bakışla dini inancın meselesiymiş gibi açıklandığını ve dinin iktidarların bir aracı konumunda olduğunu söylüyor.

Yazar Pickard bu titiz çalışmasının ilk kısmında, Kutsal Kitap’ın belirli insanlar tarafından belirli nedenlerden dolayı yazılmış kitapların bir derlemesi olduğunu ve bilim insanları arasında da bu yönde bir mutabakat olduğunu ifade ediyor. Ayrıca arkeolojik bulguların tarihsel sıralaması ile Kutsal Kitap’taki tarihlemeleri de karşılaştırarak çelişkileri kanıta dayalı bir biçimde ortaya koyuyor. Pickard’a göre Yahudiliğin tarihi sınıf mücadelesi, devrim ve savaşla örülü ve bu tarih, Kutsal Kitap anlatıları ile değil, ancak ve ancak günümüze kadar gelen arkeolojik bulgular ile açıklanabilir.

Kitabın ikinci kısmı, Hristiyanlığın temellerini, ilk kiliselerin dayandığı sınıfsal etmenler üzerinden açıklıyor. Yazar Pickard, yüzyıllar boyunca İsa ve Hristiyanlık hakkında yazılan kitapların Yeni Ahit’te yer alan metinlerin yeniden işlenmesi ve tekrarından oluştuğunu söyleyerek eleştirir. Hristiyanlığın işlendiği bu bölümde Pickard, Kautsky’nin görüşlerinden faydalanıyor. Buna göre, Yeni Ahit’in yirmi yedi kitabı Hıristiyan literatürünün ufak bir kısmını oluşturmakta ve ilk iki yüzyılda yazılmış bu literatürün ufak kısmının yanında çoğunluğu Yahudi köylülerin Romalı ve Yahudi elitlere karşı verdiği sınıf mücadelesinin ideolojik bir ifadesi olduğu ortaya konmakta.

Kitabın üçüncü kısmı İslam’ın temellerini peygamberin hikayesinden başlatarak Kur’an geleneği eleştirisi, Arap İmparatorluğu’nun sınıfsal kökenleri ve Abbasi Devrimi olarak inceler. Kur’an, aslında peygamberin içinde bulunduğu olayların öykülenmesi bakımından çok az şey içerir. Bu döneme dair pek arkeolojik bulgunun olmadığı da hesaba katıldığında, peygamberin yaşamı, dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda yazılmış hadislere dayanır. Yazar Pickard, Reza Aslan’nın Tanrı Yoktur Allah’tan Başka kitabına atıflar yaparak İslam’ın toplumsal açıdan radikal ve devrimci yönlerine dikkat çeker.

Sonuçta, kitabın başlıca amacı Yahudiliğin, Hristiyanlığın ve İslam’ın kökenlerini, yine bu dinlerin kendi toplumsal ve ekonomik şartları içerisinde ortaya koymak. Kitap, Karl Kautsky’nin Hristiyanlığın Kökenleri eserinin kapsamını genişleterek -Yahudilik ve İslam’ı da içererek- benzer bir rolü yerine getirmekte. Dinler tarihine ilgi duyan herkes için bir başucu kitabı niteliğinde.

ÖNCEKİ HABER

Mardin’de özel hastanede yangın çıktı, hastalar tahliye edildi

SONRAKİ HABER

DSÖ: 58 ülkede 6 binin üzerinde maymun çiçeği vakası var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa