Tıp fakültesi öğrencileri üzgün, öfkeli ve sağlıkta şiddete karşı mücadelede kararlı
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencileri sağlıkta şiddete karşı üzgün, öfkeli ama aynı zamanda mücadelede kararlı.
Fotoğraf: Evrensel
Nisa ÇİÇEK
Selinay UZUNTEL
İstanbul
Konya Şehir Hastanesinde hasta yakını tarafından silahlı saldırıya uğrayan ve hayatını kaybeden Dr. Ekrem Karakaya’nın ardından sağlıkta şiddet yeniden gündem oldu.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (CTF) öğrencileri konuyla ilgili Evrensel’e konuştu.
CTF öğrencisi Esra şunları söyledi: “Açıkçası ilk olmadığı için hiç şaşırmadım, ama bunun son olmayacağını bildiğim için beni derin hüzün kaplıyor. Sağlıkta şiddet son zamanlarda ne yazık ki gündemden düşmeyen, aynı zamanda karşısı alınamayan büyük bir problem haline geldi. Sebebi olarak insanların doktorlara ve emeklerine saygı göstermemeleri olduğu aşikar. Doktorlar öfkeleri sonucu grev yaparak bir nevi haklarını talep ediyorlar. Keşke bu seviyeye kadar gelinmeseydi ve kimse mağdur olmasaydı. Bir hekim adayı olarak bu sorunların hepsinin çözüleceğine inanıyorum. Tüm sorunların hallolacağı ve insanları büyük hevesle tedavi edeceğimiz günleri iple çekiyorum. Şiddetin bu raddeye kadar gelmesi ve her gün meslektaşlarımızı kaybetmemizin sonucunda ciddi önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum.”
CTF’den Melike: “Empati yaptım da onun yerinde ben veya bir arkadaşım da olabilirdi, biz bu meslek için ciddi anlamda hayatımızdan feragat ediyoruz, karşılığında gördüğümüz muameleyi ise asla hak etmiyoruz. Sağlıkta şiddet olayları gerçekten can yakıcı ve son zamanlarda giderek artmış olmasındaki sebeplere gelecek olursak hem yaşananlara rağmen alınmayan önlemler hem de insanlar tarafından bize karşı duyulan kin diyebilirim. Bana göre bu kinin başlıca sebebi de özellikle doktorların para için çalışan bir meslek grubu olarak gösterilmesi ki bence verilen maaş asla emeğimizi karşılamıyor. Benim gibi ülkemde hekimlik yapmaya kararlı bir kişiyi bile sorgulatıyorlar. Özellikle aileme çok düşkün biri olduğum için gelecekte ülkemde hekimlik yapmayı düşünüyordum ama her geçen gün bu düşüncem değişiyor ve bu şekilde devam ederse eğer bir hekim olarak bu ülkede çalışmayı hekimlik gibi kutsal bir mesleğe hakaret olarak görüyorum. Hukuki açıdan alınmayan veya alınıyormuş gibi gösterip uygulanmayan her bir önlem biz hekimlerin gördüğü psikolojik ve fiziksel şiddetin her geçen gün artmasına sebep oluyor ve bugünkü olayda şahit olduğumuz gibi katledilmeye kadar gidiyor. Hâlâ nasıl kör kalabiliyorlar ve bir şeyler yapabilecekken yapmıyorlar anlayamıyorum.”
Melike, hekimlerin 2 günlük grevine dair ise çalışan bir hekim olsaydı destek vereceğini söyleyerek, destek vermeyen sağlık çalışanlarının meslek onuruna aykırı davrandıklarını, gerekirse süresiz grevin de yapılabileceğini, belki böyle olursa sağlıkta şiddet konusunda önlemlerin alınabileceğini, önlemi bilerek almayan sorumluların hekimliğin ne kadar önemli olduğunu böylece idrak edeceğini sözlerine ekledi.
CTF öğrencisi Ece: “Bir hekim adayı olarak istemsizce empati kurdum ve ‘Bir gün bu olayın başıma geleceğini önceden bilsem devam edebilir miydim hekimliğe? Sebepsizce can vermenin hiçbir karşılığı var mı?’ diye düşündüm. Özellikle hekimliğe adım attıktan sonra çevreden işittiğim ‘Bazı hekimler de hak ediyor ama vb.’ sözleri kınıyor, şiddetin hiçbir geçerli nedeninin olmayacağını savunuyorum. Bir hekim adayı olarak geleceğime endişeli gözlerle bakıyorum. Giderek artan sağlıkta şiddet olayları tıbba yeni adımını atmış biri olarak beni oldukça kaygılandırıyor. Bu şartlar altında her gün çalışmak, hastaneye korku ve endişe altında gitmek; en çok da gayesi şifa dağıtıp iyilik yapmak olan hekimler için çok zor. Gerekli çözümlerin alınmaması durumunda, canım ve hekimliğim arasında bir seçim yapmak zorunda bırakılıyorum. Ya da başka bir çözüm yolu olarak yurt dışında hekimlik yapmayı görüyorum. Gereken önlemlerin alınması için daha kaç hekimin canından olması, daha kaç sağlık personelinin canının yanması gerektiğini çok merak ediyorum. Her gün karşılaştığımız sağlıkta şiddet olaylarına hiçbir güvenlik önleminin alınmamaya devam etmesi, hiçbir caydırıcı cezanın bulunmaması olayların giderek artmasına neden oluyor. Bir an önce özellikle güvenlik önlemleri kısmında harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Doktorların 2 gün süreyle iş bırakmasını kesinlikle destekliyorum hatta bu süreyi az buluyorum. Bu koşullar altında hekimlik görevinin yerine getirilmesini mümkün bulmuyor, gerekli koruyucu tedbirler alınana kadar doktorların süresiz iş bırakmaları gerektiğini savunuyorum. Ben de çalışmakta olan bir doktor olsaydım bu eylemlere elbette destek verirdim. Hiçbir meslek grubu, canı ile mesleği arasında seçim yapmak zorunda bırakılmamalıdır.”
CTF’den Kerem: “Yasaların yetersizliği ve uygulanmayışı, cezaların caydırıcı olmaması, insanların artık ne yazık ki böyle olayları kanıksamaları ve tepki vermemelerinin artan sağlıkta şiddet vakalarının temeli olduğunu düşünüyorum. Maalesef bu şartlar altında ülkemizde hekimlere parlak bir gelecek göremiyorum. Hekimler, sağlık çalışanları yasalarla korunmalı, yaşadıkları şiddet (psikolojik, fiziksel vs.) yok sayılmamalı. Suçlulara gerçekten caydırıcı cezalar verilmeli. Önlemlerin bu zamana kadar alınmamasının makul bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum. Doktorların Türkiye genelinde 2 gün iş bırakmasını ve süresiz grevi destekliyorum. Destek vermeyen sağlık çalışanlarının duyarsızlıklarının altında farklı sebepler olduğunu düşünüyorum.”
CTF öğrencisi Elif, olaya ilişkin yayın yasağı getirilmesinin sebebinin alınmayan önlemlerin açığa çıkmaması için olduğunu düşünüyor: "Ama bu kez bir insanın canının böyle canice katledilmesi kanımı dondurdu. Olmaması gereken bir şekilde alıştım artık her gün bir doktora şiddet haberi geliyor hala halk arasında saygın olarak görülen bu mesleğe yapılan bu saygısızlık beni mesleğimden soğutmaya başladı. Daha önce kendimi idealist ve ülkesinde kalıp iyi bir doktor olarak görmek isterdim, ancak bu son yıl ve yaşanan olaylar bana fazla geldi ve artık yurt dışına çıkmak için elimden geleni yapmaya karar verdim.”
CTF öğrencisi Gamze: “Gözyaşlarıyla yaşananları okuyorum. Sebep aramayı artık bıraktım, şimdiden toplumdan ve gelecekten umudumu neredeyse yitirdim, yalnızca her seferinde artık son olmasını diliyorum. Bugünkü koşullarda bir gelecek göremiyorum. Mesleğimi ülkemde yapmayı istiyorum ancak görev başında darp edilme/ölme ihtimalimin bu kadar yüksek olması beni oldukça korkutuyor. Hekimlerin, bu kutsal mesleğin nasıl bu kadar kötü duruma düştüğünü, bunca olaya rağmen hiçbir önlem alınmamasını aklım almıyor. Bir an önce çoktan yapılması gerekenlerin yapılarak etkili önlemler alınmasını ve unutturulmaya çalışılan geçmiş olaylara dair gerekli cezaların uygulanmasını istiyorum.”
CTF’den Batuhan: “Olayı duyduğum esnada sağlık müdürlüğünde babamın yanındaydım birden haber bomba gibi geldi zaten sabahında da şehir hastanesinin önlerindeydim ve orda çalışan çok tanıdığımız var öncelikle onlar için tedirgin oldum sonra doktor için çok üzüldüm ve bu sisteme karşı kinim arttı diyebilirim. Sağlıkta şiddetin sebebini halkın eğitim düzeyinin düşüklüğü ve bakanlığın önlem almaması olarak görüyorum. Geleceğimizin pek parlak göründüğünü sanmıyorum normalde ülkemi terk etmeyi düşünmüyordum fakat ileriki yıllarda da olaylar tekrar eder ve önlem alınmazsa burada kalabileceğimi sanmıyorum. İş bırakma eylemini sonuna kadar destekliyorum fakat uzun süreli olması hastalar için büyük zarar oluşturabilir o yüzden iki gün içinde doktorların korunması ile ilgili ciddi sözler verilmesi gerektiğini düşünüyorum.’’
CTF öğrencisi Mehmet: “Son zamanlarda böyle olaylar çok olmaya başladı. Sebebi olarak insanların adalet sisteminin nasıl işlediğini bildikleri için artık hiçbir şeyden korkmuyor oluşlarını öne sürebilirim. Böyle insanların eğitimsiz ve cahil olmaları, bağnaz olmaları ve ileriye dönük hiçbir düşüncelerinin olmamaları bu insanların doktorların kıymetini bilmemelerine yol açıyor. Aslında hep dediğimiz gibi ülkede yaşanan olayların hepsi tek bir noktada birleşiyor: eğitimsizlik. Bir hekim adayı olarak geleceğimi Türkiye’de asla net bir şekilde göremiyorum. Görmüyorum değil, göremiyorum çünkü her şey çok belirsiz her an başımıza her türlü şey gelebilir. İnsanlar böyle olduğu sürece 6 yıllık çalışmamızın ve emeklerimizin hepsinin boşa gideceğimi düşünüyorum. Biz verdiğimiz onca emeğin karşılığı olarak, hastaların ve yakınlarının bizlere değer vermesini bekliyoruz çünkü yaptığımız meslek insanların gördüğü gibi hafife alınır bir meslek değil, biz buralara gelmek için çok uğraşıyoruz ve tek beklediğimiz şey değer görmek ve bizlere saygı duyulması. Türkiye’de yaşamaya devam ettikçe şunu anlıyoruz: Birtakım olaylar gerçekleşmediği sürece asla olabilecek olaylar hakkında önlemler alınmıyor. Yani önlemlerin alınması için maalesef illaki o olayın gerçekleşmesi gerekiyor. Aslında 2 güne kadar değil, gerekli tüm tedbirler alınana kadar doktorların grev yapmasını desteklerim. Çalışan bir hekim olsaydım kesinlikle greve katılırdım. Çünkü bu olay benim başıma da gelebilirdi benim yakınımın başına da gelebilirdi. Demek istediğim düşüncemiz; aslında o doktoru tanımıyor olduğumuzdan greve katılmamak ya da boşvermek olmamalı, bu tarz olayların yaşanmaması gerektiği ve artık sağlıkta şiddete son vermek olduğu ve bunun için de sesimizi çıkarmamızın gerekliliğidir.” (İstanbul/EVRENSEL)