Kendi kendimize söylenmemizin faydası yok
Bu ülkenin işçilerinin, memurlarının, emeklilerinin, köylülerinin, esnafının yani çalışıp üretenlerinin durumu üç aşağı beş yukarı aynı; geçinemiyoruz, açız.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Birgül KAYA
Emekli
Merhaba Evrensel okurları,
Ben 25 yıl kamu hizmetinde çalışmış 7 yıl önce emekli olmuş bir kadınım.
Evim kira. Emekli maaşları malum. Bunun yanında her gün her şeye zam geliyor. Enflasyon TÜİK’in hesaplamasıyla bile yüzde 80’e dayandı. Türk-İş’in araştırmasına göre haziran ayı açlık sınırı 6 bin 319, yoksulluk sınırı 20 bin 818 liradır. Temmuz artışıyla birlikte bile emekli maaşları büyük oranda açlık sınırının altında kaldı. Asgari ücret zaten açlık sınırının altında.
AKP iktidarının uzun süredir beklentiye soktuğu 3600 ek gösterge çok sayıda memuru kapsam dışı bıraktığı gibi milyonlarca memur emeklisi de kapsam dışı bırakıldı. İşçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin durumu ise içler acısı.
ÇALIŞIP ÜRETENLER OLARAK GEÇİNEMİYORUZ, AÇIZ!
Bu ülkenin işçilerinin, memurlarının, emeklilerinin, köylülerinin, esnafının yani çalışıp üretenlerinin durumu üç aşağı beş yukarı aynı; geçinemiyoruz, açız.
Hepimiz kendi kendimize söylenip duruyoruz. Belki de bir kurtarıcı bekliyoruz. Artık şunu yaşayarak gördük. Ses çıkarmadıkça, birleşmedikçe elimizdekileri de kaybettik. Artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. Bıçak kemiği delip de geçti.
Artık şunu çok iyi biliyoruz. Bizi kendimizden başkası kurtaramaz. Bu gidişatı kendimizden başkası durduramaz. Onun için işçisi, memuru, emeklisi, köylüsü, yaşlısı genci, kadını erkeği bir araya gelip birleşip sesimizi çıkarmamız gerekiyor.
Ancak böyle ücret ve maaşlarımızın insanca yaşayacak bir düzeye getirilmesi, birleşmemizin, örgütlenmemizin önündeki engellerin kaldırılmasını sağlayabilir, kısaca ancak böyle haklarımızı alabilir, bu soygun düzenine son verebiliriz.