Sağlık emekçileri: Sorumlular hâlâ koltuğunda oturuyor!
Genç asistan hekimler geleceğe endişe ile baktıklarını söylerken, aile hekimleri de sürekli şiddetle karşı karşıya olduklarını ve bunun sağlıkta dönüşüm politikalarıyla arttığını söyledi.
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Hilal TOK
İstanbul
Konya Şehir Hastanesinde Ekrem Karakaya’nın hasta yakını tarafından katledilmesinin ardından sağlık emekçileri iki günlük iş bırakma eylemi ve protestolar gerçekleştirdi. Samatya’daki İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi ve Cerrahpaşa’dan protestolara katılan sağlıkçılar Evrensel’e konuştu. Genç asistan hekimler geleceğe endişe ile baktıklarını söylerken, aile hekimleri de sürekli şiddetle karşı karşıya olduklarını ve bunun sağlıkta dönüşüm politikalarıyla arttığını söyledi.
"HER GÜN FİZİKSEL VE SÖZEL ŞİDDETE UĞRUYORUZ"
Cerrahpaşa’da görev yapan 2 yıllık asistan hekim, “Yaşananlar için çok üzgünüz. Ben şu an genel dahiliye polikinikte çalışıyorum. Günde 55-60 hasta görüyoruz ve hastalara zaman ayıramıyoruz. Her gün fiziksel ve sözel şiddete uğruyoruz. 36 saat çalışıyoruz. Hem hastalar için hem de bizim için hiç verimli olmuyor. Yaptıklarımızın karşılığını da görmüyoruz. Hiçbir güvenlik önlemi de yok hastanede. Hem çalışma koşullarımız hem de hastaların bize karşı tutumları motivasyonumuzu düşürüyor” dedi. Yaptıkları grevi sadece kendileri için değil hizmet verdiği hastalar için de yaptıklarını söyleyen asistan hekim, “Hastalar şu an biz kendimiz için grev yapıyoruz diye düşünüyor ama biz onlar için de, onlara daha iyi bakabilmek için de grev yapıyoruz. Çünkü çok sayıda hastaya iyi bir şekilde bakamıyoruz ne yazık ki. Onlara daha iyi bakım ve kendimiz için iş bıraktık” diye konuştu.
"ÇOK ZOR ŞARTLARDA HEKİMLİK YAPIYORUZ"
Cerrahpaşa’da 5 yıldır görev yapan bir hekim, “Sorumlular hala koltuklarında oturmaya devam edip gerekli önlemleri almıyor” diyerek Ekrem Karakaya’nın öldürülmesine tepki gösterdi. Hekimlerin sorunlarının hiçbir şekilde dinlenmediğini söyleyen hekim, “Sahadaki hekimler yalnız bırakıldı. Bir hekim kolay yetişmiyor ama çok kolay bir şekilde harcanıyoruz. Çok zor şartlarda hekimlik yapıyoruz. Bu durum görülüyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Ne yazık ki her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Biz hastaları 3 dakikada muayene etmek zorunda kalıyoruz. Bu bile ne kadar hataya meyilli olduğumuzu gösteriyor. Bu halka da değer verilmediği anlamına geliyor. Yani halkın sağlığının 3 dakikada bakılması ne demek? Hata payı çok yüksek oluyor, stres altında kapında 150 tane hasta bekliyor. Hizmet var ama kalite yok. Bu da sorgulanmıyor” dedi.
"TOPLU HALDE HAREKET ETMELİYİZ"
İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesinden bir aile hekimi ise örgütlülüğün önemine dikkat çekti: “Çok zor şartlarda çalıştırıyoruz ve çoğumuz ses çıkarmıyoruz, birçoğumuz sendikaya bile üye değiliz. Toplu halde hareket ettiğimiz zaman koşullarımızın değişeceğini düşünüyorum. 4-5 dakikada bir hasta bakılarak herhangi bir sorunu çözemeyiz. Bu kadar zor şartlarda çalıştırıldığımız için de uzmanlar, asistanlar ve pratisyen hekimler istifa ediyor, göç ediyor.”
"HALKIN KARŞISINDA DEĞİL YANINDAYIZ"
Bir başka aile hekimi ise, “Halkı bize karşı doldurma politikaları var ve insanlar da burada kendilerine bir hak görerek doktorlara saldırıyor” dedi. Hekimler olarak kendilerinin halkın karşısında değil yanında olduğunu söyleyen asistan hekim, “Ama halk siyasilerin gazına gelip şiddet dolu bir tutum sergiliyor. Zaten güvenliğimiz için hiçbir adım atılmadı. Sözel olarak şöyle böyle yapacağız, önlemler alacağız diyorlar ama insanları sadece oyalıyorlar. Bunun sürdürülebilir bir yanı kalmadı. Bundan sonraki süreçte artık insanların ses çıkarması gerekiyor yoksa sonuçları daha ağır olabilir” dedi.
"SÖZLER TUTULMADI, ÖNLEMLER ALINMADI"
Yine İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesinde görev yapan bir başka aile hekimi de yaşanan olayın ilk olmadığını belirtti: “Son olması konusunda da umudumuzu zaten kaybettik artık. Çünkü sözlerin tutulmadığını, vaatlerin gerçekleştirilmediğini gördük. Çok üzgünüz, beraber çalıştığımız meslektaşlarımız bir bir öldürülüyor. Başka bir hastanede bu olayın olması hiç önemli değil çünkü bizde de benzer şeylere çok kez şahit olduk. Artık bunları yaşamak istemiyoruz.”
ASİSTAN HEKİMLER: GELECEĞİMİZDEN ENDİŞELİYİZ!
İstanbul Eğitim Araştırma’dan yeni mezun asistan hekimler de sağlıkta şiddettin hükümetin politikalarının sonucu olduğunun farkında. Bir asistan hekim, “Sağlıkta şiddet şu andaki hükümetin politikasının sonuçları. Sağlık sektörünü tamamen özelleştirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden bize bu kadar mobbing uyguluyorlar. Halkı da manipüle ediyorlar. Mesela poliklinikliğe gelen hastaya neden grev yaptığımızı açıkladığımızda hak veriyorlar ama medyaya o kadar farklı yansıtılıyor ki. Biz de yıllar sonra çocuklarımız, ailemiz hastaneye gittiğinde iyi bir hekim bulsun, hastalar iyi hekimlerden sağlıklı hizmet alabilsin diye bir savaş veriyoruz. Ama kimse bizim sesimizi duymuyor. Halkın da burada ses çıkarması lazım bizlerle. Şiddete karşı sözde resmi gazetede çıkan yasaların gerçekten yürürlüğe konması lazım” dedi.
Yeni mezun bir hekim de “Bu gördüklerim tabii ki mesleğe olan inancımı ve şevkimi kırıyor” diye başladı sözlerine. “İleride nasıl çalışabileceğimi bilmiyorum” diyen asistan hekim sözlerine, “Bize bu yapılanlar haksızlık. Bu grevlere tüm meslektaşlarım katılmalı, çünkü bu hepimizi daha çok yüreklendirir. Daha yeni başladık mesleğe ama hiçbir şekilde bir güven ortamı hissetmiyoruz. Sürekli artan bir şiddet ve güvensizlik ortamı var. Verdiğimiz emek bu şekilde heba edilmemeli. Sağlık sektörü hedef gösterildikçe, mesleğimiz itibarsızlaştırıldıkça bu tablo düzelmez” diye devam etti.
"SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ ÇÖKÜŞ HEKİMLERİN ÜSTÜNE YIKILDI"
Kadın doğum servisinde asistan hekimlik yapan bir kadın ise, “Hepimiz için üzücü bir gün. Her gün şiddet riskiyle karşı karşıyayız. İnsanların canını kurtarmak için, halkı için çabalayan bir doktor çalıştığı hastaneden ölü çıktı. Çok uzun süredir sağlıkta şiddet arttı. Sağlıkta dönüşüm politikalarıyla, sağlığın özelleştirmesiyle, sağlık sistemiyle sürekli uğraşılmasıyla, sağlık sistemindeki bu çöküş hekimlerin üstüne yıkıldı. Halk ve hekimler sürekli karşı karşıya getirildi. Bunun suçu sorumlusu hekimlermiş gibi gösterildi. Sürekli hekimlerin gözü hastanın cebinde gibi gösterildi. Topyekün birlik olunması, herkesin sesini çıkarması gerekiyor. Bu ülkede doktor olmak çok riskli, çok zor, maddi manevi bir karşılığı yok. Bu yüzden genç hekimler özellikle çareyi gitmek de buluyor. Hiçbir şeyin düzelmeyeceğini düşünüyor ama bizim bu sistemi düzeltmemiz gerekiyor, gitmek çözüm değil” dedi.
"BIÇAK KEMİĞE DAYANDI"
Protestolarda yer alan Uzman Doktor Bülent Akça da, “Uzun zamandır bir eğilim halinde şiddet artmış durumda. Bu konuya çok aldırış edilmiyor. Türkiye’deki genel şiddetin de bir parçası bu durum. Sağlık alanında maalesef tedbirlerin alınmıyor. Bıçak kemiğe dayanmış durumda artık. İki küçük çocuğun babası bir doktor öldürüldü, sahip çıkılmalı buna. Gelecekte de yeni nesillere bu görevi iyi bir şekilde bırakmak görevimiz” diye konuştu.