İzmir’de tıp fakültesi öğrencileri: Şiddete karşı bir an evvel önlem alınsın
İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile sorunlarını ve taleplerini konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
Konya Şehir Hastanesinde görevli Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya’nın katledilmesi üzerine sağlık emekçileri iki gün iş bırakırken, birçok hastanede tıp fakültesi öğrencileri de eylemlere katıldı.
İzmir’de eyleme katılan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi ve İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri ile sorunlarını ve taleplerini konuştuk.
Can güvenliği olmayan bir meslekte çalışmak istemediklerini söyleyen öğrenciler, sağlık politikalarından dolayı yaşanan şiddete karşı bir an evvel önlemlerin alınmasını talep etti.
Hekimlere ve sağlık çalışanlara karşı yükselen gerilimin her geçen gün artarak devam ettiğini söyleyen DEÜ Tıp Fakültesi 3. dönem öğrencisi, “Bir hekim adayı olarak hayatımın geçeceği sağlık ortamında şiddetin ‘normal’ boyutuna gelmesi ister istemez beni ürkütüyor. Yaptırımların eksikliği ve gerekli tepkinin verilmeyişi güvensizliğe neden olmakta” dedi.
“SAĞLIK POLİTİKALARI ŞİDDETİ ARTIRIYOR”
Sağlık sisteminde bir değişimin olması gerektiğini ifade eden öğrenci, “Burada değişmesi gerekenin yıllardır mesleğini aynı etik ilkeler çerçevesinde sürdüren hekimlerde aramak tuhaf kaçıyor. Son yıllarda içinden çıkılmaz hale gelen sağlık sistemi hekimin ve diğer sağlık personellerinin üzerine yük üstüne yük getiriyor. Çalışma koşullarının kötüleşmesiyle artan iş yükü, azalan personel ve devlet hastanelerine artan talep gibi temel faktörler düşünüldüğünde hastaların ihtiyaçlarının karşılanamaması hekimler ile hastaları karşı karşıya getirmekte. Sağlık politikalarını düzenleyenler tarafından hekimler aleyhinde körüklenen durum hastanelerde şiddeti yaratıyor” diye konuştu.
“KATLEDİLMESİNDE MAKUL SEBEP ARANMASI CANIMI ACITTI”
DEÜ TF 6. dönem öğrencisi, “Daha bugün ortak acımız nedeniyle göğsümüzde kaybettiğimiz meslektaşımızın; Dr. Ekrem Karakaya'nın fotoğrafı, hastane önünde toplandık ve o esnada o gün randevusu olan bir hasta yanıma gelip ‘Ne için bunlar, bu resim ne?’ dedi. Ona doktor arkadaşımızın öldürüldüğünü ve bugün de grev yapıldığını söyledim. Bana sorduğu ilk soru ‘Neden öldürmüşler?’ diğeri de ‘Benim randevum vardı o hâlâ geçerlidir değil mi?’ oldu. Bu diyalog bile kanımı dondurmaya yetti. Yaşatmak üzerine emeğini ortaya koyan bir insanın katledilmesinin ardında makul bir sebep olabilirmiş gibi bana 'neden' diye sorması çok canımı acıttı” dedi.
“BİZİ KORUYAN YASALAR YOK”
Yaşanan olayın tüm sağlık emekçilerinde travmaya neden olduğunu dile getiren öğrenci, “Sıra bize, yani hepimize geliyor. Görüyoruz ki bu ülkede hekim olmak, olmayı geçtim hekim olarak hayatta kalmak çok zor. Çünkü bizi koruyan yasalar yok, bizle beraber mesleğimizi de cahil insanların önüne attılar. Caydırıcı hiçbir ceza yok. Üstüne üstlük biz haklarımızı elde etmek için mücadele ederken önümüzde barikatlar, engeller ve yayın yasakları var. Hiçbir arkadaşımın gözünde umut kırıntısı görmüyorum, bu çok üzücü. Yine de umuyorum ki şiddetin normalleştirilmediği günler olacak ve o güzel günlerde mesleğimizi icra edebileceğiz” diye konuştu.
“TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KORUYAN BİR YASA ÇIKMALI”
Türkiye’de doktorların görevi başında sürekli şiddete maruz kaldığını ifade eden DEÜ TF 1. dönem öğrencisi, “Tıp fakültesi öğrencileri olarak aynı şeylerin devam etmesini ve ilerde bizim veya meslektaşlarımızın başına gelmesini istemiyoruz ve derhal önlem alınması gerektiğini düşünüyoruz. Sadece doktorların değil yeni çıkarılacak bir yasa ile bütün sağlık çalışanlarının korunmasını istiyoruz” dedi.
“SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YÖNELİK ŞİDDET POLİTİKTİR”
DEÜ TF 1. dönemde okuyan bir başka öğrenci ise, “Tıpkı kadına yönelik şiddette olduğu gibi hekimlere, sağlık personellerine yönelik şiddetin de politik olduğunu düşünüyorum. Neredeyse her gün bu tür şiddet olayları gerçekleşiyor. Buna karşılık politikacıların vurdumduymaz tavırlarının insanları cesaretlendirdiğini düşünüyorum. Caydırıcı cezalar verilmesi gerekirken devlet yöneticilerinin hekimlere karşı takındıkları düşmanca tavırlar da yine insanları cesaretlendiriyor” diye konuştu.
“UMUTLARIMIZ TÜKENDİ”
DEÜ TF 5. dönem öğrencisi de toplumda doktorlara karşı nefretin körüklendiğini, bunun özellikle medya ve dizilerle yapıldığını dile getirdi. “Kısacası insanlar provoke ediliyor. Son olarak çalışma koşullarının kötü olması hastanede yeteri kadar güvenlik önlemi alınamaması gibi nedenler şiddeti daha da artırdı. Bir hekim adayı olarak açıkçası pişmanlık, çaresizlik ve karamsarlığa gömüldüm. Ülkemi severken son yıllarda yaşanan olumsuz gelişmeler ve bu son olaydan ötürü tekrar yurtdışında çalışmayı düşünüyorum. Her seferinde ufak bir umut beklerken bu şekilde olumsuz olaylar umutlarımı ve inadımı tüketiyor maalesef” dedi.
“DAHA İYİ KOŞULLARDA HEKİMLİK YAPABİLECEĞİMİZ GÜNLER GELİR”
DEÜ TF 2. dönem öğrencisi “Artık tıp fakültesini neden tercih ettiniz sorusuna ‘insanlara yardım etmek için’ cevabini düşünmeden verir miyim bilemiyorum. Çünkü biz hekim olabilmek için yıllarca hayatımızdan onlarca şey feda ediyoruz ve ironik bir şekilde yeterli olabilmek, dertlerine derman olabilmek için didindiğimiz hastalar tarafından hakarete uğruyor, dövülüyor, öldürülüyoruz ve kimse bunu görmüyor” dedi.
Hekimleri koruyan bir yasa çıkarmak yerine Erdoğan’ın “Giderlerse gitsinler” şeklinde konuştuğunu hatırlatan öğrenci, “Doktor nefretini körüklemekten başka bir işe yaramadıklarını düşünüyorum. Bunca yaşanandan sonra artık ailelerimiz bile tıp fakültesini bırakmak isteyip istemediğimizi soruyor. Ama her şeye rağmen hepimiz için aydınlık bir gelecek vardır. Umarım ve daha iyi koşullarda hekimlik yapabileceğimiz günler gelir” diye ekledi.
“GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMALIDIR”
DEÜ TF 2. dönemde okuyan bir başka öğrenci de “Var olan sistemin tüm suçu hekimlere kalmış durumda, tüm cezayı da hekimlere kesmeye çalışıyorlar. Çalışma koşullarını, var olan sistemi çok kötü hale getirerek hekimlerin şiddet görmesine izin verdiler. Haklarını arayan hekimleri kötü göstererek izin verdiler” dedi.
Mesleğe daha başlamadan kaygılı olduğunu dile getiren öğrenci, “Nasıl durumda olacak, bir şeyler değişmiş mi olacak ya da kötüye mi gidecek kaygısıyla bekliyorum. Bunu asla ama asla hak etmiyoruz. Biz insanlık yararına bu kutsal mesleği yerine getirmek istediğimiz için buradayız. Fakat görüldüğü üzere şu an sebepsiz yere nefrete, şiddete hatta cinayete maruz kalıyoruz. Bu böyle devam etmez. Etmemelidir. Bizim hayatımız bu kadar basit olmamalıdır. Gerekli önlemler, yasalar alınmalıdır. Halkın nefreti bitmelidir artık. Üst merciler bizi hedef göstermeyi bırakmalı, tam tersine gerekli tüm yasa ve düzenlemeleri getirmelidir” diye konuştu.
“ŞİDDETİN SEBEBİ KÖTÜ SAĞLIK SİSTEMİDİR”
DEÜ TF 2. dönem başka bir öğrenci, “Şiddetin sebebi var olan sağlık sisteminin çok kötü durumda bulunması ve bu kötü sistemin tüm sorumlusu hekimler olarak gösterilmesidir. En basiti tedavi süresinin kısalığı hekimlerin kararı değil fakat bu sebeple baskıya uğrayan yine hekimler oluyor. Kendi bozdukları düzenin suçlusu hekimler oldu. Asıl suçlu sağlık sistemini bu hale getirenler. Hekim cinayetleri politiktir. Üst mercilerin konuya hiçbir müdahalede bulunmaması, yayın yasağı getirmesi, aksine ‘giderlerse gitsinler’ gibi tabirler kullanarak hekim nefretini körüklemesi en büyük sebebidir hekim şiddeti ve cinayetinin” dedi.
“TEK DEĞİLİZ HEPİMİZ BİRBİRİMİZİN ARKASINDAYIZ”
İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. dönem öğrencisi ise, “Artan ekonomik kriz ülkedeki insanların stres seviyesini artırıyor ve daha saldırgan hale geliyorlar. Eskiden doktorlar insanların gözünde üst konumda ve ulaşılması zor insanlardı ama artık yeni kanunlarla hastalar doktorlar üzerinde baskı kurup böyle cüretkar şeylere kalkışabiliyorlar. Şunu da eklemek istiyorum doktor ve doktor adayı arkadaşlarım hiçbirimiz tek değiliz hepimiz birbirimizin arkasındayız” dedi.
“MESLEĞİMİ DEĞER GÖREREK YAPMAK İSTİYORUM”
Doktorluk mesleğinin çocukken hayali olduğunu söyleyen İzmir Demokrasi Üniversitesi 2. dönem bir başka öğrenci de “Ne olacaksın diye soranlara gözlerimin içi parlayarak doktor olmak istediğimi söylerdim. Hayallerimin beni korkutacağını asla tahmin etmezdim. Şimdi sorsalar ben yine doktor olmak istiyorum derim. Bizi korkutan uykusuz geceler, yoğun tempolu çalışmalar, zor sınavlar değil. Asıl yüreğimize korku salan gördüğümüz değer. Başka ülkelere giden doktor arkadaşlarımız var onlara çok saygı duyuyorum. Ama ben mesleğimi kendi ülkemde, kendi insanımdan gördüğüm değerle icra etmek istiyorum. Buradan kaçmaya mahkum olmak istemiyorum. Dilerim yarınlarımız da bugün gibi kana bulanmaz” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)