Şireci’de işçi kalıcı bir birlik kurulabilecek mi?
İşçiler birliklerini korudu, 10 yevmiye taleplerinin arkasında durdu. Gece çevik kuvvet müdahale etmek istedi ancak işçiler püskürttü. İşçilerin kararlılığı karşısında yönetim tehditlerden vazgeçti.
Fotoğraf: Evrensel
Deniz KAR
Antep
Gaziantep Başpınar OSB’de bulunan Şireci Tekstil işçi hareketi bakımından Başpınar’ın en canlı yerlerinden biri. En son şubat ayında düşük zammı kabul etmeyen işçiler dışarı çıkarak kısa süren bir eylem yapmış, ücretlerini 5 bin 300 liraya yükseltmişti.
Şireci işçileri bayram ikramiyesi hakkını bundan tam on yıl önce kazandı. 2012 yazında aralarında Şireci’nin de olduğu 6 fabrikada 5 bin işçinin greve çıkmasıyla, bayram ikramiyesi verilen yerlerde ikramiyeler iyileştirilmiş, bayram ikramiyesi vermeyen pek çok fabrika ikramiye vermek zorunda kalmıştı. Şimdi 2012’de Şireci’de eyleme çıkan işçilere sorduğumuzda, “Başpınar’a bayram ikramiyesini biz getirdik” diyorlar. İşçiler 2012’den sonra birkaç yıl daha bayram ikramiyesi hakkından yararlansa da yıllar içinde fabrikalar bayram ikramiyesini kaldırdı, vermeye devam eden yerler ise ikramiyeleri kırptıkça kırptı.
‘BİZİ MİTİNGE GÖTÜREN ONLAR DEĞİL Mİ?’
Bu sene bayram ikramiyesinin Şireci işçilerine dağıtılmaması, ekonomik koşulların işçiler içinde biriktirdiği tepkinin patlamasını sağladı. Fabrika bahçesinde buluşan iki vardiya üretimi durdurarak eyleme geçti. Eylemin başlamasının ardından yönetim işçilere 900 lira ikramiye verileceğini ancak ekonomik krizin fabrikayı etkilediğini ve ikramiyelerin temmuz sonunda yatırılacağını açıkladı. Yöneticiler bunu söylerken işçilere, bunun işçilerin suçu olduğunu, AKP’ye oy vererek iktidara getirdiklerini eklemeyi de unutmadı! İşçiler, yönetime fabrika önünden cevap verdi, “Bizi toplayıp, önlüklerle mitinge götüren kendileri değil mi?”
İşçiler ikramiyeyi hemen istediklerini söylediler ve fabrikaya gelen üçüncü vardiya da eyleme katıldı. İlk geceyi fabrikanın önünde geçiren işçiler, taleplerini ilerleterek ikramiyenin 10 yevmiyeye çıkarılmasını istediler. Yönetim, işçiler karşısında geri adım attı ve önce 900 liranın ay sonu gelmeden dağıtılacağını, ardından hemen verileceğini söyledi. İşçiler birliklerini korudu, 10 yevmiye taleplerinin arkasında durdu. Gece çevik kuvvet müdahale etmek istedi ancak işçiler püskürttü. İşyeri yönetimi işçileri tek tek görüşmeye çağırarak kafa karışıklığı yaratmaya çalıştı. İşçilere ya işbaşı yapmaları ya da servislere binip gitmeleri söylendi. İşçiler sağlam durdu ve yönetim bu kez de işçileri fabrikayı kapatmakla tehdit etti. Ancak işçilerin kararlılığı karşısında yönetim tehditlerden vazgeçti.
‘900 LİRAYA KOYUNUN BİR BACAĞI BİLE GELMİYOR’
Özellikle ikinci gün fabrika önü tam bir grev alanına dönüştü. Fabrikanın kimi işçileri, fırsat bu fırsat deyip grev alanında soğuk içecek satışı başlattı. İçecek tezgahının önünde konuşan bir işçi, bayramda evde oturacağını, üç aydır çocuğunun boğazından kesip kurban için para biriktirdiğini ancak verilecek 900 liraya koyunun bir bacağının bile alınamayacağını anlatıyordu. Pazardaki sebze fiyatlarından girip, ulaşım zammından çıkan işçi, “Dört çocuk var, hepsi okuyor. Okulda bir tost 10 lira olmuş. Bunun kıyafeti var, yolu var. Bir öğrenci aylık 900 lira yiyor. Nasıl olacak. Gidip zenginleri mi gasbedeceğiz” diyordu.
Fabrika önüne davul ve zurna geldi, 40 derece sıcağın altında grev halayı çekildi. İkramiye için direniş yapan işçiler, davulcuya para atmaktan da geri durmadı. 10 yevmiye taleplerinin arkasında duran işçiler sık sık ‘On, on’ şeklinde slogan atıyordu. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in işçilere yaptığı konuşma, Sendikanın Avukatı Hasan Önder’in eylemin meşruiyetine dair verdiği bilgiler, işçileri bir araya toplayarak motivasyon konuşması yapan işçi önderleri 300 işçiye daha da cesaret verdi. Fabrika yönetimi, işçilerin yanına gelerek içeriye girmelerini söylese de buna kulak asan işçi neredeyse hiç yoktu.
‘SEMTTEN DIŞARI ÇIKAMIYORUM’
Bir yandan da işçilerin içindeki tartışma sürüyordu. Gündem ise bayram ve ekonomi. 10 yıldır Şireci’de çalıştığını söyleyen işçi, “900 lirayla bir çuval şeker bile alınmıyor. Bayramda pikniğe gitmeye kalksak her şeyden kıssak bile 500-600 lira gider. Bu bayram bayramlık alamadık, çocuklar önceki bayramda aldıklarımızı giyecekler” diyordu. Ona katılan bir genç işçi de bekar olduğunu yine de geçinemediğini söylüyordu. Önceden şehir dışına çıkma planları yaptığını söyleyen işçi, şimdi semtten bile dışarı çıkamadığını, çıktığı anda cebindeki paranın buhar olduğunu aktarıyordu. Aldığı parayla ailesine de destek olduğunu söylerken, “Şimdi ben bu aldığım parayla ev mi geçindireyim, evleneyim mi, yoksa sosyal aktiviteye mi ayırayım” diye soruyordu.
‘TEK FABRİKAYLA OLMAZ’
Tartışmalarla ikinci gün de bitti. Yürütülen tartışmalar, işçilerin yaptıkları eylemde ne kadar haklı olduklarını kendilerine göstermiş, kararlılıklarını artırmıştı. İkinci gece de fabrikanın önünde geçirildi. İşçiler, dönüşümlü olarak eve gidip dinleniyorlardı. Bir yandan da tartışmalar devam ediyordu. Asgari ücret, açlık sınırı, yoksulluk sınırı hesaplamaları yapılıyordu. Kimisi gıda zamlarının geri çekilmesi gerektiğini, kimisi devletin patronları sıkıştırması ve ücretleri yükseltmesi gerektiğini söylüyordu. Yoksulluk sınırı konuşulduğu sırada bir işçi, “10 yevmiyeyi vermeyen patron 20 bin lirayı mı verecek” diye sorduğunda başka bir işçinin önerdiği çözüm, “Bak burada iki gündür dışarıdayız. Herkesin bu şekilde baskı göstermesi lazım, birleşmesi lazım. Tek bir fabrikayla olmaz. Halkın genel olarak birleşmesi lazım ki hakkımızı arayalım, elimizden alınan hakları kazanalım. İnsan gibi yaşam sürelim” şeklindeydi.
MÜCADELE SONRASI TARTIŞMALAR
Diğer yandan da işçiler gece boyu yönetim kademesi tarafından tek tek arandı, arife günü işyerine girmeleri, 900 lirayı almaları söylendi. İşçiler aralarında tartışma yürüttü ve üçüncü günün sabahı işçi temsilcileri işyeri yönetimiyle görüşmeye girdi. Yaptıkları görüşmenin sonucunda işçiler, 900 lira bayram ikramiyesi, ücretlere asgari ücrete yapılan oranda zam ve 150 lira devam primi alarak eylemi sonlandırdılar. İşçiler, kimi memnun, kimi kararsız ama bölünmeden işe döndüler. Eylemin sonucunda başka fabrikaların işçileri de ikramiye ve zam aldı. Uzun yıllardır Şireci’de çalışan bir işçi, kazanımlarını sayarken “İyi direndik. İçimizdeki çürük elmaları görmüş olduk. Taleplerimiz tam olarak karşılanmasa da dışarıda sağlam durduk, eylemdeyken geri adım atmadık. Bu kez temsilcilerimiz de sağlamdı. Hepsinden önemlisi de bizim için moral oldu” diyor. Her şeye rağmen umutsuzluk da yok değil. Eyleme çıkmış, kararlılıklarını göstermiş, yönetimin işçileri bölme çabalarını püskürtmüş olsalar da “Bizim Şireci işçisinden bir şey olmaz, birbirlerini satarlar” diyenler halen var. Buna diğer işçilerin cevabı “Dışarı çıktık daha ne yapalım” oluyor. Tartışma bu kez başka bir yere eviriliyor, “İçeri girdikten sonra birbirimizin arkasında duracak mıyız? İşten atılan arkadaşlar olacak, sahip çıkacak mıyız?” İş yine dönüp dolaşıp “Kalıcı bir birlik kurulabilecek mi, kurulamayacak mı” sorusunu ortaya çıkarıyor...