10 Temmuz 2022 04:52

"Canavarların Zamanı Ortadoğu"

Tarihçi, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hamit Bozarslan, ‘Canavarların Zamanı Ortadoğu’ kitabıyla 2011 ila 2021 arası dönemde halk isyanlarına ve gelişmelere projeksiyon tutuyor. 

Fotoğraf: MA, Kolaj: Evrensel

Paylaş

Şerif KARATAŞ

Şair Hasan Hüseyin Kokmazgil ‘Yineli’ şiirinde “Yine hep televizyon, yine hep Ortadoğu” dizilerinde söylediği gibi Ortadoğu hiç gündemden düşmüyor. Ortadoğu coğrafyası yüzyılı aşan dönemde gerek sıcak savaş yaşadı, gerek emperyalistlerin ‘satranç’ oynadığı bir tahtaya dönüştü. 2011’den günümüze kadar da önemli halk hareketlerinin görüldüğü bu coğrafyada pandemiyle birlikte hayat zorlaştı. Ortadoğu halklarının yaşam mücadelesi en ağır koşullarda sürüyor.

Tarihçi, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hamit Bozarslan, ‘Canavarların Zamanı Ortadoğu’ kitabıyla 2011 ila 2021 arası dönemde halk isyanlarına ve gelişmelere projeksiyon tutuyor.  Bu yıllar arasındaki 10 yıllık döneme ağırlık veren Bozarslan, bir tarhiçi olarak tarihsel bağ kurmayı da tabii ki es geçmiyor. 2010-2011 kışında başlayan halk hareketlerine işaret eden Bozarslan, “Yolsuzluğun ve baskıların damga vurduğu bir halin yukarıdan bağışlanmış bir insan rehberliğinde ortadan kaldırılması üzerine, iyilik ve adaletle dolu bir altın çağdan aynı şekilde iyi ve adil bir geleceğe sıçrama ütopyasıyla canlanmayan bir devrim var mıdır? Ama Arap dünyası bağlamında bu düş, ilk kez, meşru bir biçimde karmaşık ve doğal bir biçimde ihtilaflı olduğu için uyumlu bir toplum düşü de olmuştur” diyor.  

TUNUS’TA FİTİTLENEN ATEŞ

2011 yılı Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarıyla sarsıldı. Tunus’ta aralık 2010’da patlayan ve Zeynel Abidin bin Ali rejimin devrilmesiyle sonuçlanan halk hareketinin fitilini üniversite mezunu Seyyar Satıcı Muhammed Buazizi, 11 Ocak 2011’de yaşam şartlarını ve zabıtaların kendisine müdahalesini protesto etmek için bedenini ateşe verdi. Buazizi, yaşamına son vermesiyle başta Tunus olmak üzere hemen hemen bütün Arap dünyasında halk hareketlerinin fitilini ateşledi. Çoğu yerde şiddetle bastırılan isyanlar Ortadoğu’nun çehresini büyük oranda değiştirdi. Hamit Bozarslan, on yıllık bir sürede yazdığı makalelerde ve verdiği söyleşilerde Arap Baharı’nın dinamiklerine yönelik değerlendirmelerde bulunuyor. Emperyalist güçlerin hegemonya mücadelesi ve buna bölgesel ülke güçlerinin dahil olmasıyla oluşan tabloyu irdeleyen Bozarslan söz konusu dönemi “canavarların zamanı” olarak adlandırıyor. Otokratik rejimlerin güçlenmesi tehlikesinin; Suriye, Libya, Yemen gibi ülkelerde yönetimlerin toplumu yok edecek derecede gaddarlaşmasının nedenlerini üzerinde duran yazar, ‘Batı’yı da sorguluyor: “Onlarca yıl boyunca Arap otokratik rejimlerine destek verdikten sonra, Washington ve Avrupa başkentleri, sonunda Arap dünyasında demokrasiden yana beyanlarda bulunmuşlarsa da -son anda çark ettikleri de olmuştur- en azından şimdilik, Filistin sorunu nazarında bir politika değişiminin işaretlerini vermemektedirler.”  

OTORİTERLEŞEN REJİMLER GÜÇ KAZANAN CİHATÇILIK

Ülke rejimlerinin giderek otoriterleşmesine işaret eden Bozarslan’ın 2017’de IŞİD’in çöküşüne rağmen sürekli bir dinamizmi muhafaza eden cihatçılığın güç kazanmasına dikkat çekiyor. Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’nin bulunduğu bölgesel güçler ve uluslararası güçler konumundaki ABD ve Rusya arasındaki hegemonya savaşını nasıl yürütmeye çalıştıkları üzerinde duruyor. Türkiye’deki iktidarın bölgede güç olma iddiasına ilişkin Bozarslan, “Suriye ve Libya’daki diğer iki savaş, kendilerinin başlangıç taksimini veren 2011 devrimci protestolarıyla iç bağları kalmaması ölçüsünde, makul biçimde “Türk” savaşları diye nitelenebilir. ABD ve gitgide artan bir şekilde İsrail tarafından gönlü çelinmeye çalışılan Başkan Recep Tayyip Erdoğan (2014’ten beri), geniş bölgesinde düzeni, adaleti ve uyumu hakim kılmak için kendisinden medet umulan bir enkaz dünyasının efendisi olma düşleri kurmaktadır. Gerçekte, Suriye’deki paralı cihatçı askerlerin toplandığı bir bölgenin sorumlusu haline gelmiştir” tespitinde bulunuyor.

BOZARSLAN ‘DEMOKRATİK POTANSİYEL VAR’ DİYOR

Emperyalist güçlerin ve bölgesel güçlerin kuşatmasındaki Ortadoğu, iş birlikçi iktidarın yönetimiyle birleşmesiyle halklara daha fazla yoksulluk ve gözyaşı olarak yansıyor. Bu kuşatmaya rağmen, Yazar, demokratik potansiyellerin varlığına da dikkat çekiyor. Bozarslan, Ortadoğu’nun barışa kavuşması için de Avrupa’da Otuz Yıl Savaşları ve Seksen Yıl Savaşları’nın sonunda ekim ve mayıs 1648 tarihlerinde birkaç anlaşmayı da kapsayan Vestfalya Anlaşması’nı öneriyor. Yereldeki sorunların bölgesel güç olma iddiasındaki Türkiye, İran, Suudi Arabistan’ın müdahalesine itiraz ediyor. Yazar, sorunu yaşayan ülkelerin kendi toplumları tarafından çözülebileceğine vurgu yapıyor.

Paris Sosyal Bilimler Yüksek Okulundan Prof. Dr. Hamit Bozarslan’ın kitabı İletişim Yayınları etiketiyle çıktı. Kitabı Fransızcadan Türkçeye Mehmet Haldun Bayrı çevirdi. Kitap meraklılarını bekliyor.

ÖNCEKİ HABER

TPI’daki işçi kıyımına işçilerden tepki: Sonuna kadar bu direnişi sürdüreceğiz

SONRAKİ HABER

Slavoj’dan NATO salavatı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa