Yurttaş da şikayetçi pazar esnafı da!
Semt pazarında görüştüğümüz yurttaşlar iğneden ipliğe yapılan zamların yanında yüzde 30’luk asgari ücret artışının dertlere çare olmayacağını söylüyor.
Eren ERGİNE
Murat UYSAL
İstanbul
Açlık sınırının 6 bin 391 yoksulluk sınırının ise 20 bin 818 lira olduğu bu günlerde asgari ücret yapılan yüzde 30 zamla 5 bin 500 lira oldu. Esenyurt Fatih Mahallesi’nde bir semt pazarında görüştüğümüz yurttaşlar iğneden ipliğe yapılan zamların yanında yüzde 30’luk asgari ücret artışının dertlere çare olmayacağını söyleyerek, “Elektriğe, suya, doğal gaza zam ne yiyip ne içeceğiz. Pazardan marketten elimiz boş dönüyoruz” diyor.
Yaz mevsiminde pazar fiyatlarını düşmesi gerektiğini fakat pazarda karşılaştığı manzaranın öyle olmadığını söyleyen Fikriye, “Aynı kış gibi yine bir şey alamıyoruz. Hiçbir şey almadım yine boş çıktım 15 liradan aşağı bir şey yok. Şimdi biraz dolaştım akşamüstü tekrar dolaşacağım. Akşam ucuz olur diyoruz ama akşama da pazarda bir şey kalmıyor. Eve giren tek gelir eşimin emekli maaşı. Eskiden ucuz marketler vardı onlara gidiyorduk şimdi onlar da kalmamış her market ateş pahası” diye anlatıyor. Fikriye’nin sözlerini destekleyen bir başka kadın ise, pazardan en fazla bir poşet iki poşet alabiliyorsun. Daha pazarın başındayım içeriye girmeye korkuyorum. İki kişi ile biz bu durumdaysak çocuğu olanlar ne yapıyor aklım almıyor. Mutfağa 1000 lira ayırıyoruz ama o para ile aldığımız bir hafta bile yetmiyor. Et alamıyorsun sürekli yeşillik, sebze onu da azar azar alıyorsun. Et tavuk aldı başını gitti” diyor. Tatile çıkmanın imkansız olduğunu söyleyen kadın, “Yaz geldi, bir mangala pikniğe bile gidemiyoruz” diye sitem ediyor.
‘İKİ POŞET 200 LİRA’
27 sene devlette görev yapmış olan Dilber Aras bugün asgari ücret kadar bile emekli maaşı alamıyor. Eve giren paranın gideri karşılamadığını söyleyen Aras, “Yetmiyor, pazara geldik bak geri döndük. İki poşet 200 lira. Kemik yiyoruz et de yiyemiyoruz artık. Yukarıda oturanlar sesimizi duysun artık. Ben asgari ücretin altında maaş alıyorum, 2 bin lira ev kirası veriyorum. Geriye bana ne kalıyor? Elektriğe, suya, doğal gaza zam ne yiyip ne içeceğiz. Pazardan marketten elimiz boş dönüyoruz. Milletin cebi dolu diyenler de böyle perişan olsun pazar yapmadan gelip gitsinler bakalım hayat nasılmış” diyor. Vefat eden eşinden kalan dul maaşıyla geçinmeye çalışan bir başka kadın ise, “Kızlarıma torunlarıma bir şey alamadım, ayakkabı alamadım, çorap alamadım. Marketlere sürekli zam geliyor, bizim aylıklara sürekli zam gelmiyor. Maaşa senede bir sefer zam geliyor marketlere akşam yatıyorsun zam sabah kalkıyorsun zam. Bunların cevabını sandıkta vereceğiz sandıkta. Sorumlusu onlar tepede oturanlar, kendileri alıyor dünya kadar maaş bize veriyorlar 2 bin 500 lira maaş. Bizim maaşı onlar alsın kendi maaşlarını bize versinler bakalım geçim oluyor mu?” diye soruyor.
‘MİLLET BAŞA GETİRMESİNİ BİLİYORSA İNDİRMESİNİ DE BİLİR’
Markette pazarda insanların yüzünün gülmediğini söyleyen inşaat işçisi, “İnsanlar çöpten biber topluyor çürük elma topluyor öbürleri de saltanat sürüyor. Akşam burada kadınlar çöpün kenarında domates biber çürük çarık ne varsa onu topluyorlar. Onlar utanmasın onları o hale koyanlar utansın. İki tane öğrencim var üniversite okuyorlar kredi çekerek okutabiliyorum onları. Kartların asgarisini ödeyemiyoruz, kira da vermiyorum ama yine de yetiştiremiyorum” diyor. 3 çocuğuyla pazara giren ancak eli boş çıkan kadın da hiçbir şey alamamış olmaktan şikayet ediyor. Asgari ücrete yapılan zammın neye yeteceğini soran kadın, “Kiracı adama yeter mi, çocuğu olana çocuk okutana yeter mi? Sarayda oturmuyorum altımda lüks arabalar yok maalesef. Evi taşıyoruz 2 bin 500 liraya kira bulabildim kiralar almış başını gidiyor. Akşam evde ya makarna pişecek ya bir çorba pişecek. Erdoğan sağ olsun. Millet başa getirmesini biliyorsa indirmesini de bilir” diye konuşuyor. Ülkede yolsuzluğun hırsızlığın arttığını fakat adaletin olmadığından yakınan emekli, “Bodrum kat ev olmuş 3 bin lira. Emekliyim 2 bin 500 lira maaş alıyorum nereye yetecek? Cep harçlığına yetmiyor. Bu yaştan sonra çalışamıyorum da iş vermiyorlar nerede çalışayım? Adalet olsa vatandaşı düşünürler, yandaş çok, hırsız çok. Gelip burada halk ekmekten ekmek alıyoruz iki lira ucuz diye” diyor. 80 yaşında yaşlı kadın bu sene kurban kesemediğini söyleyerek, “Bu sene kurban kesemiyorum utansın devlet. Marketler bizi yiyip bitiriyor yine karnımızı bu pazarlardan doyuruyoruz. Kimseye oy vermeyeceğim alıp yırtacağım” diye isyan ediyor.
PAZARCI ESNAFI: KAFAMIZA GÖRE FİYAT ARTIRMIYORUZ
Pazardan eli boş çıkan yurttaşın tepkisiyle ilk olarak karşılaşan pazarcılar da artan maliyetten, eskisi kadar satamamaktan şikayetçi. Pazarcılar geçen sene 5 bin liralık sermayeyle kamyoneti sebze meyveyle doldurabildiğini ancak bu sene 20 bin lirayla bile kamyonetin dolmadığını söylüyor. Yakıt fiyatlarının artmasıyla birlikte hale gidiş gelişlerin de zorlaştığını belirten pazarcılar düşen alım gücünün kendilerini de derinden etkilediğini ifade ediyor. Balıkçı Adem de onlardan biri: “Vatandaşın alım gücü yok. Gördüğünüz gibi tezgahlar bomboş. Fiyatlar yüksek, halde fiyatlar çok yüksek pek bir kazanç payımız kalmadı artık. Eskiden sattığımız çupra 45 liraysa bugün 95-100 lira. Eskiden 20 kasa mal getirdiğimiz pazara şimdi 5 kasa getiriyoruz çünkü insanlarda alım gücü kalmadı artık. Eskiden 2-3 kilo alan müşteri şimdi 1 kilo alıyor. 1 kilo alan yarım kilo alıyor. Balık artık lüks oldu eskiden millet etin yerine balık alıyordu şimdi balık da alamıyor. Şu an pazarcının yükü çok arttı. Maliyetler yüksek, giderler, mazot parası işçi parası yüksek, işgaliye yerleri fiyatları yüksek. Biz kafamıza göre fiyat artırmıyoruz, maliyet artıyor artan maliyetin tamamını da yansıtamıyoruz”
‘BAŞTAKİLER GELSİN, BİZİM GİBİ YAŞASIN BAKALIM!’
Hilal TOK
İstanbul
Tuzla’nın Aydınlı Mahallesi, işçilerin ve yoksulların yoğunluklu yaşadığı mahallelerden biri. Semt pazarına vardiya çıkışı alışverişe gelen ve evin ihtiyacını karşılamaya çalışan işçiler pazar boyu fiyatları kontrol ederken bir yandan da sorularımızı yanıtladı. Sebze ve meyvelerin oldukça pahalı olduğunu dile getiren işçiler, asgari ücretin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini söylerken iktidara, “Gelip halimizi görsünler” ifadeleriyle seslendi.
‘AKP KANIMIZI DA HAKLARIMIZI DA EMDİ’
Tuzla Deri Sanayi’de çalışan asgari ücretli Deri İşçisi Necdet Öztürk kamerayı görünce hemen yanımıza yanaşıyor. “Ne yapıyorsunuz böyle burada” diye merakla sorarken, “geçim sorunu” dediğimiz anda öfkeyle mikrofona uzanıyor. “Hayat çok pahalı. Dur diyen yok. Denetleme yok. Baştakiler denetliyoruz diyor ama öyle bir şey yok. Bugün pazara 300 lirayla geldim, alacağım üç beş parça bir şey. 5 bin 500 değil 10 bin lira yapsalar asgari ücreti yine de geçinemeyiz. Kiracıyız, 3 bin lira kira veriyorum ben. Faturalar var. Nasıl geçinelim. Bu iktidar bizi perişan ediyor” diyor. AKP’nin iktidara ilk geldiği dönemde oy verdiğini ancak sonraki yıllarda bundan pişmanlık duyduğunu aktaran Öztürk, “İlk geldiklerinde oy verdim daha da vermedim. Vermem! 18 yıldan beri kanımızı emdi çünkü. İşçilerin bütün haklarını elinden aldılar. Şu anda sendikamız olduğu halde yetki bile vermiyorlar. Ne eylem ne miting kaldı. Hakkımızı aradığımızda terörist diyorlar” diyerek tepki gösteriyor.
‘ASGARİ ÜCRETE ZAM OLDU AMA…’
Daha önce pazarlık yapan ancak aldığı ile sattığı birbirini karşılamadığı için pazarcılığı bırakıp asgari ücretli bir işe girdiğini söyleyen İbrahim de “Her şey çok pahalı” diyerek başlıyor sözlerine. Sonra pazarda gördüğü fiyatları sıralıyor tek tek. Erik, kiraz, patlıcan… Saydıkları arasında kilosu 15 liranın altında bir şey yok. Bir de yoksul olduğundan evlenemediğini söylüyor İbrahim, “Ev kiraları 4 bin olmuş. Yazın dolaba domates bile atamıyoruz. Önceden 100 liraya pazar arabasını doldururduk şimdi dolduramıyoruz. Evlenmek istedim, vermediler kızı pazarcıyım diye. Kimse geçinemiyor. Asgari ücrete zam oldu eyvallah ama ona zam yaptılar hemen ardından ihtiyaçlarımıza da zam yaptılar. Geldiği gibi gitti asgari ücret. Zamlar durdurulmalı. Markete bir girin bakın. Baştakiler çıkıp baksınlar artık bu adamlar böyle geçinebilir mi?”
‘İHTİYACIMIZIN ANCAK YARISINI ALABİLDİM’
Eşi asgari ücretli olan bir kahvehaneci ise geçinmek için asgari ücretin en az 7 bin 500 olması gerektiğini söylerken, kendi ailesinde iki kişinin çalıştığını eve 10 bin lira ücret girdiğini ancak bununla da geçinemediklerini söylüyor: “Bugün pazarda ihtiyaçlarımın yarısını ancak alabildim, 150 lira harcadım. Kahvehaneye gelen de artık yanındakine çay ısmarlayamıyor, çoğu oyun oynamıyor. Kendisi bir bardak içiyor gidiyor. Eskiden 10 masa varsa şimdi 5 masa var. Alt tabaka hepten dibe girdi. Akşam pazarında insanlar buraya gelip kalan malları topluyor. Tuzla’da özellikle yoksul çok. İşçi yoğunluklu, garip halk çok. Gariban halkın yanında olmaları lazım.”
ASGARİ ÜCRETLİ: FATURALARIMI ÖDEYEMİYORUM
Asgari ücretli temizlik işçisi bir kadın alıyor bu kez sözü. 3 sene sonra ilk kez pazara gelmiş, o da cebinde ancak 50 lirayla… “3 sene sonra anca bugün pazara çıktım çünkü yetmiyor. 50 lirayla gelebildim. Hiçbir şey alamadım. İki gün yetmez aldıklarım. Aldığım asgari ücret; borç var kredi var… Yetmiyor! Asgari ücrete zam yapılsa ne olur ki? Daha elimize alamadan eridi. Enflasyona göre yeterli değil bu zam. Zengin yine zengin, fakir yine fakir. Kimse yalandan kandırmasın bizi. Biraz da fakirleri düşünsünler. Bir senedir faturalarım duruyor, bir kesilip bir açılıyorlar. Asgari ücret 10 bin lira olsa kurtarmaz.”
Kendisi emekli olan eşi ise asgari ücretle çalışan bir yurttaş ise pazara gelip 700 lira harcadığını yine de ihtiyaçlarını tam alamadığını söylüyor. “Et alamadık yine. Önümüz bayram, bayram ihtiyaçlarını alamadık. Evde oturacağız bu bayramda. Bayram böyle olmamalı ama maalesef böyle” diyor.
Eşi engelli ve bakım aylığı alan, çocuğu ise işsiz olan ve evine ayda ancak 4 bin 700 lira ücret giren bir kadın ise, “Devletin verdiği yardımla geçiniyoruz. Oğlum işsiz. Günlük iş bulursa anca çalışabiliyor. Görüyorsunuz her şey ateş pahası geçinemiyoruz. Hiçbir şey alamadım bugün pazardan” diyerek aceleyle anlatıyor halini.
‘ANNEM KÖYDE HASTA YANINA BİLE GİDEMİYORUM’
Asgari ücretli İşçi Elem Has ise oldukça sinirleniyor “Geçinebiliyor musun?’ sorumuza, “Son bir senedir hiç istediğimiz bir şeyi alamıyoruz ki. Gelip şurada görsünler halimizi. 200 lira ile çıkıyorum pazara her şey 20 liradan başlıyor ne alacaksın ki? Gelip sormuyorlar ne yiyorsunuz ne içiyorsunuz diye. Çalışıyorum mecburum, öğrencilerim var. Bayramda zaten istediklerimi alamıyorum, onu saymıyorum bile. Annem köyde hasta yanına gidemiyorum. Eşim de ben de çalışıyoruz ama yine de geçinemiyoruz. Çok merak ediyorum baştakiler gelsin şu insanların aldıklarını alsınlar, geçiniyorlarsa ben de geçiniyorum derim yani. Onlar için hava hoş. Onlar rahat geçiniyor ama ben geçinemiyorum. Şurada sor; kimse geçinemiyor!”