10 Temmuz 2022 21:44

Sağlıkta şiddet sorunun çözümü nerede?

Kardiyolog Hekim Ekrem Karakaya’nın öldürülmesinin ardından derinleşen sağlıkta şiddet sorununu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi arkadaşımızla konuştuk.

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Zehra ÖZÖCAL
İstanbul

Maalesef bir süredir gündemimizde olan sağlıkta şiddet, geçtiğimiz günlerde Kardiyolog Hekim Ekrem Karakaya’nın öldürülmesiyle birlikte bir kez daha can yaktı. Tek adam yönetimi, sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik herhangi bir adım atmazken Erdoğan “Giderlerse gitsinler!” gibi çeşitli kışkırtıcı söylemlerde bulunmaya devam ediyor. Biz de mevcut gidişatı, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi genç bir doktor adayıyla konuştuk.

“SALDIRGANLAR GÜÇLERİNİ DEVLETTEN ALIYORLAR”

Hekimlik mesleği nereye gidiyor, bu gidişatın ve bugün konuştuğumuz sorunların nedenleri neler?Sorunların temelinde sağlık sisteminin özelleşmesi olduğunu düşünüyorum. Yıllar içinde özel hastanelerin artması ve devlet hastaneleri koşullarının kötüleşmesi, üzerine doktorların da daha çok hastaya bakıp daha az maaş almaya zorlanması her şeyin pimini çekti. Doktorlar buna karşı çıkınca da halk, doktorlara düşman edilmeye başlandı. Doktorların medyada düşman olarak gösterilmesi; ukala, bencil ve zengin olduklarına dair yalan iddialar, “Giderlerse gitsinler!” gibi doktorları ülkeden kovan açıklamalar derken içinde nefret biriken halk, doktorların üzerine yürüdü. Hiçbir önlem alınmadı, halk bu sefer yumruk attı. Yine önlem alınmadı, devlet tarafından göz yumuldu, bu sefer doktorlara sandalye, kaldırım taşı ve akla gelmeyecek nesneler atıldı. “Süreçle ilgilenilecek” denildi ama hiçbir şey yapılmadı. Doktorlar barikatlarla kendini korumaya çalıştı, kimse korumadı. Saldırganlar arkasına devlet güvencesi alarak bıçak çekmeye başladı, sonra da silah çekti.

Şiddet, iş yükü, düşük ücret gibi hekimlerin ve sağlık emekçilerinin yaşadığı en temel sorunlar öğrenciyken size nasıl yansıyor? Ne gibi kaygılara sebep oluyor?

Tam da bu sıralamayla önemli oluyor. Sadece ücret olsa konu, bugün bu kadar yurt dışına giden veya istifa eden hekim olmazdı. Herhangi bir insanın ölmemek için çaba göstermek zorunda olduğu bu durumdan nefret ediyorum. Sağlıkta şiddet, kaygılarımdan en büyüğü. Eğer başka bir işte çalışırken can güvenliğim daha fazla olacaksa ben o işe geçerim. Öldürülmek üzere doktor yapılan bu ülkede doktor olmak istemem. İş yükü diğer bir konu. Günümüzde işverenlerin işçileri modern köle olarak kullanmasının bir örneği de tıp çalışanlarıdır, 36 saat süren nöbetlerden ücreti verilmeyen ek mesailere kadar. Bir kişi bu kadar çalışmaya zorlanırsa verdiği hizmetin kalitesi de düşer haliyle. Yani sonuçta hem hasta hem de hekim için çok saçma. Para sisteminin birkaç zengine sağladığı yarar için mağdur edilen yüzbinlerce insan…

“BU KAYGILARA TIP TERCİH EDERKEN SAHİP DEĞİLDİM”

Tıp tercih ederken de böyle kaygılar yaşıyor muydunuz yoksa son dönemde mi gelişti?

Ben 2020 girişliyim ve tıp tercih ettiğim zaman ne şiddet bu kadar yoğundu ne de iş yükünün bu kadar ağır olduğunun farkındaydım. Enflasyon bu kadar artmamış ve alım gücü şu anki kadar düşmemişti, bu yüzden kesinlikle hayır, bu kaygılarım özellikle son bir yılda çok arttı.

Karakaya’nın ölümünün ardından düzenlenen iş bırakma eyleminde neler hissettiniz? Uzun süredir görmediğimiz katılımla gerçekleşen bu eylemler neyi gösteriyor? Yarın için ne gibi etkileri olabilir?

“Eylemler işleri nasıl düzeltebilir?​” benim de hep sorduğum bir soru. Eylemlere ve yürüyüşlere katılmadaki temel motivasyonum elimden geldiği kadarını yapmam. Her zaman işe yarıyor mu? Hayır maalesef ki. İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali için çok büyük bir kalabalık toplanmıştık, hatta bir değil onlarca kez. Yürüyüşler, eylemler düzenlendi ama bu karardan dönülmedi. Peki katıldığıma pişman mıyım? Hayır. Elimden gelen bir şeyi yapmış oldum. Keşke daha fazlası gelse, ancak bu kadarı geldi ve eğer yapmasaydım o zaman rahatsız olurdum. Dr. Karakaya’nın ölümünün ardından düzenlenen yürüyüşte de aynısı geçerli. Hiçbir şey olmazsa bile pişman olmam çünkü duruşumuzu ve kalabalığımızı gösterdik. Yılmadan eylemlere devam edeceğiz.

Sağlıkta şiddet sorunu nasıl çözülebilir? Çözüm için ne yapılması gerekiyor?

Açıkçası bu soruna çözüm yurttaşlara sorularak bulunmamalı. Neden devletten bu sorunları çözmek için maaş olan onlarca insan var? Öte yandan herkesin konuştuğu çok basit çözümlerle başlanabilir, hastane girişlerine konulacak X-ray’lerle mesela. Ya da ülkemizdeki genel sorun olan suçluların cezasının hafifletilmesinin önüne geçilmeli örneğin. Ancak bunlardan öte nefret diliyle konuşan, hükümetiyle muhalefetiyle siyasileri kusursuz önderler olarak görüp sonuna kadar onları takip eden bir halkımız var. İlk etapta siyasiler, bu nefret aşılayan dilden vazgeçmeli. Sonra da diğer kanaat önderleri… Yine geçtiğimiz gün gündeme gelen imam gibi. Bir topluluğa hitap ediyor ve doktorların ölümünü savunuyor. Birey olarak yapacağımız şey, etrafımızdakilerle konuşmak olur. Herhangi bir şey için. Sonra da bizi mecliste temsil edecek kişinin nefret dolu olmayan kişilerden seçilmesini sağlamalıyız. Ancak birey olarak çevremizdeki kişiler genelde düşünce yapımız benzer kişilerdir. Bu yüzden gerçekten çözümün çok büyük kısmı siyasilere kalıyor, tıpkı ülke gündemindeki diğer birçok konu başlığında çözümün onlara kaldığı gibi.

ÖNCEKİ HABER

Güney Afrika'da 3 eğlence mekanına düzenlenen saldırılarda en az 21 kişi öldü

SONRAKİ HABER

Ücretsiz olması talep edilen HPV aşısına zam yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa