12 Temmuz 2022 04:53

Hangimiz bu koşullarda yaşamak istiyor?

"Benim sırtımdan milyonlar kazanan patronların 5 bin 500 lirayı sarı sendikayla açıklayıp, gözlerinin içinin gülüşünü kabullenemiyorum."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Kocaeli’den genç işçi

Merhaba sevgili Evrensel okurları, Kocaeli’de bir gıda fabrikasında sözleşmeli olarak çalışıyorum. Artık bir fabrikada kadrolu çalışabilmek için bile torpilin gerekli olduğu, hatta bazı fabrikalarda kadro alımının yıllardır yapılmadığı günlerden geçiyoruz. Benim çalıştığım Fritolay fabrikası da birkaç yıldır kadro alımı yapmıyor ve işe aldıkları elemanları 11 aydan fazla da çalıştırmıyor.

Ülkenin her fabrikası her işyeri her işçi ve emekçi için gün geçtikçe daha çok kötüleşiyor, bizler için iyi giden bir şey yok denecek kadar az çünkü biz örgütlü değiliz. Bizler örgütlü olmayınca patronlara karşı güçsüz oluyoruz. Yalnız başımıza gerçekten bir kurtuluş yok ancak birlik olursak bu çıkmazdan kurtuluruz. Yoksa her gün sorun konuşup bir süre sonra da o sorunlara alışırız. Ben alışmak istemiyorum ve artık bir değişimin olmasını, bu değişimin de bizzat biz işçi ve emekçilerin ellerinden olmasını istiyorum. Neden mi bizim ellerimizden olmasını istiyorum? Çünkü daha geçenlerde asgari ücreti 5 bin 500 lira diye açıkladılar. Aynı gün milletvekillerinin maaşını ise 56 bin lira diye açıkladılar. Bir vekilin maaşını açıklamak iki dakika sürmüyor ama vekilin maaşını cebinden verenin maaşı haftalarca açıklanamıyor. Bunlar mı bizim sorunlarımıza çözüm bulacaklar? Ben çözüm bulmalarını istemiyorum, sorunu yaratanların çözüm bulacaklarına da inanmıyorum. Benim sırtımdan milyonlar kazanan patronların 5 bin 500 lirayı sarı sendikayla açıklayıp, gözlerinin içinin gülüşünü kabullenemiyorum. Hele de açlık sınırı 6 bin lirayı geçmişken.

Ülkenin sorunları bitmiyor. NATO toplantısı yapıldı. Yıllarca bizi kandırıp NATO barış örgütüdür dediniz, yetmedi okul kitaplarında okuttunuz. Madem NATO barış yanlısı, soralım neden girdiği her ülkede savaş, kan ve gözyaşı eksilmiyor, madem barış yanlısı neden her seferinde ilk acıyı çekenler işçi emekçiler ve çocuklar oluyor? NATO sizin tabirinizle barış yanlısı ise demek ki sizin barışınız da budur. Dünyanın bütün işçilerine soralım, hangisi savaş istiyor, hangisi silah bomba görmek istiyor, hangi işçi kendi vergisiyle üretilen silahlarla öldürmek öldürülmek istiyor? Hiçbirimiz istemiyoruz. Bunu da ancak ve ancak biz işçi ve emekçiler durdurabiliriz. Mesela nisan ayında Yunanistanlı işçiler Amerika ve NATO’nun silahlarını gemilere yüklemeyerek barış için büyük bir adım attılar ama sadece Yunanistanlı işçilerle çözülmez. Biz de Türkiyeli işçiler olarak bütün limanlarda savaş içeriği olan her şeye dur demeli, NATO’dan çıkılması için var gücümüzle mücadele etmeliyiz. Biz mücadele etmezsek yok oluruz ve oluyoruz da. Sorunlara karşı tek çözümümüz var, o da örgütlü bir mücadeledir. İş yerlerinde, fabrikalarda, limanlarda sokaklarda örgütlü mücadele sürdürmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Yurttaşlar hayat pahalılığından şikayetçi: 100 TL’nin değeri 3 TL olmuş

SONRAKİ HABER

Gençler çıkış arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa