Kadın işçiler: Çalışırken yanan kollarımız ‘normalimiz’
Turşu fabrikasında çalışan kadınların kollarında kırmızı lekeler... Fabrikada, patlıcanı közlerken ızgarada yanıyor kolları...
Fotoğraflar: Evrensel
Dilek OMAKLILAR
İzmir
Çalıştıkları sırada bayılmaları, artık “normal” haline gelen kol yanıkları, geçinmenin mümkün olmadığı ücretler... Menemen’de yer alan Life Global Food INC adlı firmada yaşananlardan sadece birkaçı bu saydıklarımız...
Ağırlıklı olarak kadın işçilerin çalıştığı bu firma İsrail, İngiltere ve Filistin gibi ülkelere turşu ihracatı yapıyor. İşten atılma endişesi yaşadıkları için kadın işçilerin isimlerini değiştirmek zorunda kalıyoruz. Seher’le buluştuğumuzda dikkat çeken şey sağ kolundaki yanık izi. Dirseğinin aşağısında kalan kırmızı lekeler. Meğer fabrikada, patlıcanı közlerken ızgarada yanıyormuş kolları. Normalmiş(!) Geçenlerde de bir arkadaşı yanında bayılmış, çünkü dört işçinin yapacağı işi iki işçi yapıyormuş.
"BAYILAN OLDU, YENİDEN ÇALIŞTIRDILAR"
Ağır şartlarda çalıştıklarını anlatıyor Seher: “Günde iki tır patlıcan geliyor, o patlıcanı üç ızgarada köz yapıyoruz. Köz çok zor şartlarda yapılıyor. Her ızgarada dört işçi olmalı, ama iki işçiye düşürdüler. İki işçi yetişemiyor, elleri kolları yanıyor. Çok yaralı var. En son bir işçi düştü bayıldı. Biz müdahale ederken patron bizi bırakmadı, kaldıramadık. Onlar götürdü 5 dakika sonra yeniden getirip çalıştırdılar.”
Seher patronuna, arkadaşını yerden kaldırmasına izin vermeyince tepki göstermiş, “Ben tepkiyi gösterince bana kapıyı gösterdiler. Bizi zor şartlarda çalıştırıyorsun, hakkımızı ararken neden tepki gösteriyorsun dedim” diyerek o anı yaşar gibi sinirli anlatıyor.
"İŞÇİ BİLİNÇLENİRSE GÜÇLENİR"
“İçeride çok baskı var” diye tekrarlıyor Seher: “Dört şef, iki mühendis var. Şefler yetmedi mühendisler de baskı yapıyor. Onların öyle bir hakkı yok ki. Şartlar o kadar zor ki. Bizi 10 saat çalıştırıyorlar, bizden 2 saatimizi alıyorlar. Mesailerimi de vermediler.” Ağustosta ödeneceğini kendisine söyleseler de inanmadığını ekliyor.
Seher, DİSK/Gıda-İş’e üye olmaya zor şartlara karşı durmak için karar verdiğini söylüyor. “Sendika girerse işçinin şartları daha iyi olur” diyen Seher, işçilerin bilinçli olmasının önemine dikkat çekiyor ve devam ediyor: “Biz işçiler, emekçiler, birlikte hakkımızı ararsak tüm haklarımızı kazanırız. Sendika girerse işçi emeğinin karşılığı alır. İşçi bilinçlenince daha da güçlenir. Güçlenince patron bu kadar baskı kuramaz.”
"YA ÇOLUĞU ÇOCUĞU OLANLAR?"
Şimdiyse işçilerin korktuğunu, çekindiğini ifade eden Seher, “Bu çok doğal. Geleceksizlik, işsizlik korkusu bu şartlarda çalışmayı dahi normal kılıyor” diyor.
Asgari ücretle çalışan Seher yalnız yaşayan bir kadın. Yalnız yaşamasına rağmen asgari ücretle geçinemediğini söyleyerek, “Sözde zam geldi ücrete ama neye yetsin! Geçinemiyoruz ki. Kira 800 TL ama iki oda, küçücük bir yer. Faturalar, yol parası... Ben bile bakamıyorum kendime tek başıma... Çok zor artık. Bir aile nasıl geçinir? Alışveriş için markete gittim geçen gün. Bir kilo salatalık 14 TL, domates 15 TL, makarna 8 TL. Bir de 500 gram yoğurt aldım toplam 85 TL verdim. Bir poşet alamadım ki, aldıklarım iki günde tükendi” diye anlatıyor.
Asgari ücretin en az 8 bin TL olması gerektiğini belirten Seher, onun bile yetmeyeceğini söylüyor: “Ben ki 4 yılda bir ayakkabı giyiyorum. Bir şey alamıyorum. Çocuklu aileler, okuyanlar, mama kullanacak olanlar, üniversitede okuyanlar... Çok zor.”
"TATİL HİÇ GÖRMEDİM, NASIL GİDELİM?"
Tatil planını sorduğumuzda, gözleri şaşkın şekilde bakıp şöyle yanıtlıyor: “Tatil yok ama olsa da nasıl gidelim? Bayramda memleketime gitseydim, yol parası 750 TL, gidiş geliş 1500 TL. Nasıl ailemi görmeye gideyim? Adım atamıyoruz ki. Tatili unutalım biz. Zaten en son 15 yıl olmuştu. O da tatil değildi, memleketime gitmiştim, 10 gün kalmıştım o kadar. Tatil görmedim bundan sonra da hiç görmeyiz.”
"TÜM BU KOŞULLAR KARŞISINDA ÖRGÜTLENMELİYİZ"
Tatil konusunda bir başka kadın işçi şunları söylüyor: “Bir yere gidemiyoruz. Gideceğimiz yer en fazla Konak. Orada da sahilde yürümek. Artık çıkamıyoruz, yol parası çok. En çok rahatça tatile gitmeyi, denize gitmeyi isterdim. Aslında lüks değil ama artık bunları düşünmek bile lüks oldu.”
Onun da kolları yanık. “İş kazası değil canım, patlıcanları közlüyoruz ya, fırına gidiyor. Biz de onları közlerken buralar da -kollarını göstererek- demire denk geliyor, o yüzden yanıyor. Gayet normal karşılıyorlar zaten” diyor.
Az kişiyle çalıştıklarını belirten işçi, asgari ücret konusunda, “Geçinemiyoruz. Evim kira da değil, kirada olanlar nasıl yapsın? Eşim de tekstil işçisi, ama yetmiyor” diyor. “Tüm bu koşullar karşısında örgütlenmeliyiz” diyor ve ekliyor; “İşçiler bir araya gelmeli. Başka çare yok.”