17 Ocak 2013 15:18

Kışanak: Katliamın sarsıntısı büyük

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın  sözleri boğazına düğümlendi, güçlükle, duraklayarak konuştu Sakine Cansız’dan söz ederken. Oldukça etkilenmiş olduğu gözlenen Kışanak, “Çok sarsıcı bir durumdu. Bu sürece denk gelmiş olması, vahameti arttırıyor, ama üç kadının bu kad

Kışanak: Katliamın sarsıntısı büyük
Paylaş
Sultan Özer

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) grubunda bu hafta yoğun bir hüzün ve üzüntü vardı. Kadın milletvekilleri siyahlar giymişti, üzüntüleri yüzlerinden belliydi. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak da zaten konuşmasında adeta duygu seline kapıldı, zaman zaman sözleri boğazında düğümlendi, gözleri çakmak çakmak, yaşların akmasına güçlükle engel olabildi. Kışanak, Paris’te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i anlatırken, salondaki kadınlar da gözyaşlarını tutamadı. Sonrasında odasında görüştüğümüz Kışanak yine aynı duygu hali içerisinde, sorularımızı yanıtladı.

Sakine Cansız’ı yakından tanıdığını, iki yılı birlikte, en korkunç işkenceleri yaşadıkları Diyarbakır zındanında geçirdiklerini belirten Kışanak, “Sakine Kürt hareketi içinde bir vicdandır. O’nun sembolik önemi var. Erbil’e giden, Avrupa’ya giden onu görür. Herkesle dost, arkadaştır. Her zaman umutludur. Böyle bir insandır. Başka bir senaryo üretmeye gerek yok. PKK’nın hiyarerşik örgütü içinde olsun ya da dışında olsun, yada Kürt siyasi hareketinin şurasında burasında ol sun, herkes bir şekilde Sakine’yi tanımıştır, duymuştur, dostluk kurmuştur” diye konuştu.

Haberi Nuçe TV’de çalışan, daha önce de gazetede birlikte çalıştıkları Baki Gül’ün  mesajından öğrendiğini belirten Kışanak, “Çok sarsıcı bir durumdu. Bu sürece denk gelmiş olması, vahameti arttırıyor, ama üç kadının bu kadar vahşice, alçakça  katledilmesinin yarattığı sarsıntı tabi ki büyüktü” dedi.

“Örgüt içi infaz” senaryolarına tepki gösteren Kışanak sorularımıza şu yanıtları verdi:

İKİ ÜLKE POLİSİ ARASINDA ÇOK SIKI İŞBİRLİĞİ VAR

Fransa’nın antiterör birimi dedikleri birim ile Türkiye arasında çok sıkı bir işbirliği var. Sarkozy döneminde çok güçlenmiş, birlikte çalışmalar yürütmüşler. Eğer Türkiye bu konuda ağırlığını koyarsa lehine durum olabilir, çözülmesi konusunda. Çünkü çok yakınlar, birlikte çalışmışlar, bazı soruşturmaları, bazı tutuklamaları gerçekleştirmişler. Karşılıklı işbirliği durumu var. Ancak sorunun çözümü noktasında bir yaklaşım olmazsa da dezavantajdır.

Antiterör birimi, oradaki Kürtler açısından, Kürtlere yönelik soruşturmaları, operasyonları yapan birim olarak tarafsız değil.

24 SAAT GÖZETİM OLAN BİR YER

Fransa İçişleri Bakanı ile görüşmemizde de çok açık söyledik. ‘Büro 24 saat gözetiminiz altındaydı. Gerek kriminal daireler, gerek polis, gerek istihbarat örgütleriniz PKK’nin ya da Kürtlerin buradaki faaliyetlerini çok yakından takip ediyor’... Birçok soruşturmada, bu büroya girip çıkanların fotoğrafları insanlara gösterilmiş. Kaldı ki Sakine Cansız, politik mülteci statüsünde kalan kişi. Zaten Paris’e gitmesi de Pasaport süresinin uzatılması için yapılmış bir ziyaret. Fransız makamları Sakine’nin orada olduğunu biliyorlar.

HRANT DİNK CİNAYETİNE BENZİYOR

Başbakan’ın açıklamalarından anlıyoruz ki Türkiye de biliyor. Bu yönüyle biraz Hrant Dink cinayetine benziyor. Göz göre göre gelen... Bu kadar açık takip altında, gizli saklı faaliyeti olmayan, tam 20 yıldır Fransa yasalarına göre lobi faaliyeti yürüten enformasyon bürosunda katledilmiş olması bu anlamıyla biraz Dink cinayetine benziyor. Umarım soruşturmanın kaderi Hrant Dink soruşturmasının kaderine benzemez.

ŞİFRELİ KAPI...

Türkiye’de çok tartışıldı, yok kapıydı, yok şifreydi... Orası bir apartman. Orada başka konutlar, başka bürolar var. Yüzlerce insanın girip çıktığı bir yer. Şifreli kapı dedikleri kapıYI hepsi ortak kullanıyor. Büroya özel bir kapı değil. ‘Şifreliydi’ bilmem ne dedikleri bütün o büroya giren çıkan herkesin kullandığı kapılar.

Tam tersine cinayetin işlendiği büronun kapısı dışarıdan koluna basılarak içeri girilebilen bir kapı. Ben o büroya daha önce defalarca uğramış birçok insanla konuştum. Hepsi dediler ki, “Biz Fidan’ın o büronun kapısını içeriden gündüz vakti kilitlediğine hiç tanık olmadık” .

HERHANGİ BİRİ ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİREBİLİR

Herhangi biri, elini kolunu sallayarak girebilir. O binanın ortak kullandığı iki kapıyı geçtikten sonra büroya girmek için özel bir pozisyona gerek yok. Kapıyı bile çalmasına gerek yok, dışarıdan kola basarak içeriye girebilir. Şifreli dedikleri bütün apartmana ait olan iki kapı.

Yani apartmanda biri büro da tutmuş olabilir... Türkiye de bütün bunları biliyor. Ama bunun üzerinden bir spekülasyon yürütüyor.

ÖRGÜT İÇİ İNFAZ SENARYOLARI

Örgüt içi infaz senaryolarının bu cinayetin aydınlatılmasına hiç fayda sağlayan bir tez değil. Özellikle Türkiye kamuoyunda, medyasında çıkan haberlerin, yorumların neredeyse tamamı bu senaryo üzerine. Yok içeride kanat farklılığı var, yok bu barış istiyordu, istemeyenler vurdu. Neredeyse tezlerin tamamı PKK içerisinden bu işin ya ajan, ya barış karşıtı ya bilmem ne tarafından yapılmış diye... Eğer bütün dikkatleri bu tarafa çevirirseniz, bunun anlamı gerçek katilleri saklamak olur.

KİM YAPTI İSE ÇIKARTILSIN

Başından beri bütün tezlerin açıklıkla soruşturulması ve açığa çıkartılmasını istiyoruz. PKK de istiyor. PKK diyor ki, ‘Bu katiller bulunsun’. KCK açıklama yapıyor. PKK’nin kadın örgütü açıklama yapıyor. Biz yapıyoruz. Avrupa’daki Kürtler bunu yapıyor, KNK bunu yapıyor: ‘Biz katilleri istiyoruz. Bizi ilgilendirmiyor katillerin kim olduğu’. Çünkü biz bu konuda hakikatin gizlenmesinin hiç kimseye faydası olacağını düşünmüyoruz. Ne PKK’ye, ne Kürtlere ne Türklere. Hiç kimseye faydası olmaz. Bu siyasi cinayet aydınlatılamazsa bu önümüzdeki bir engel olarak duracak.

‘PKK içi bir senaryo’ üzerine kamuoyu yaratılması art niyetlidir. Gerçek katilleri gizlemeye yöneliktir. Katillerin açığa çıkartılmasını istememektir. Biz açık ve net diyoruz, ‘Bizi hiç ilgilendirmez. Arkasında İran mı var, ajan mı var, İsrail mi var, Türk gladyosu mu var, PKK içerisine sızmış ajanlar mı var. Kim varsa çıkarılsın.

Mutlaka herkesin kendisine daha yakın bulduğu bir senaryosu vardır. Açık söylüyorum bir bilgimiz olsa paylaşırız.

‘SAKİNE CANSIZ’IN HOLLANDE İLE GÖRÜŞMESİ’

Bu tam bir cehalet hali. Hollande, ‘Sakine Cansız ile görüştüm’ demedi. ‘Bunlardan biri ile sık sık görüşüyordum’ dedi. Kastettiği kişi Fidan Doğan’dır. Fidan Doğan Fransa’da aktif diplomatik, lobi faaliyetleri yürüten bir kişi. Fransa’da politikacı olup da Fidan’ı tanımayan kimse yok. Cehalet örneği olarak ‘Sakine Cansız’la görüşüyormuş teröristlerle ne işi varmış’ demek, Türkiye kamuoyunun aklıyla alay etmek gibi...

AKP’li milletvekilleri de biliyorlar. Avrupa Parlamentosu ve Fransa’da çalışma yürüten AKP’li milletvekillerinin hepsi tanışmıştır Fidan’la. Hepsi oturup konuşmuşlardır. AKP’lilerin konuştuğu bir Kürt diplomatla, lobiciyle niye Fransız sosyalist partisinin yetkilileri görüşmemiş olsun ki. Cumhurbaşkanı aktif siyasetin, örgütün içerisinden gelen kişi. Görüşüyorduk demesi, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da görüşüyoruz anlamına da gelmiyor... (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Tepenin ardı barış olsun

SONRAKİ HABER

Limandaki kazada bir işçi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa