17 Ocak 2013 14:13

Davada yargılanan 11 kişiden İhsan Oğuzcan Yüzgeç, Kadir Ev, Burcu Demir, Yiğit Can Yirmibeş, Eren Yurt 9 aydan sonra ilk kez hakim karşısında çıktı. 11 kişi "terör örgütü üyeliği ve propagandası"nı yapmaktan yargılandı.

Davaya destek veren çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü duruşma öncesi adliye önünde toplandı.

Basın açıklamasını okuyan Mertcan Zeyrek, iddianamede Newroz kutlamaları ile ilgili haber yapan bütün sitelerin delil olarak gösterildiğini belirtti. Zeyrek, tutuklu gazetecilere özgürlük eylemine katılmak, kadınlara sosyal güvence talebinde bulunmak, 4+4+4 eylemlerine katılmak gibi eylemlerin terör faaliyetleri kapsamında birer delil olarak sunulduğuna dikkat çekerek “İddianamede yer alan suçlamalar hukuk dışıdır. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) terör örgütü olarak gösteriliyor” dedi.

Cesur Yürek filminin ve yaz kampı iletişim formunun, İlkay Akkaya’nın telefon numarasının İhsan Oğuzcan Yüzgeç’in telefonunda yer almasının delil olarak gösterilmesini akıl dışı olarak yorumlayan Zeyrek, “Şu an kitapçılarda satılan kitaplar 80 sonrası toplatma kararları gerekçe gösterilerek yasa dışı yayın olarak ilan edilmiştir” dedi.

ÜNİVERSİTELER DİRENİYOR

700’ü aşkın öğrencinin tutuklu olduğunu hatırlatan Zeyrek, “AKP hükümetinin istediği gibi, dindar-kindar-itaatkar olmayan her öğrenci soruşturulabilir, cezalandırılabilir, tutuklanabilir. Haklarımızı alana kadar, tutuklu arkadaşlarımızın da aralarında bulunduğu bütün tutuklu öğrenciler özgür olana kadar, hukuksuz yere devam eden davalar beraatla sonuçlanana kadar mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu. Duruşma boyunca öğrencilerin adliye önünde bekleyişleri sloganlarla, halaylarla, türkülerle devam etti.

NEWROZ’A HER SENE KATILIYORUZ

Duruşma kimlik tespitlerinin ardından sanıkların savunmasıyla devam etti.

İlk savunmasını yapan tutuksuz yargılanan üniversite öğrencisi Bekir Sürücü,  yasaklama kararından haberi olmadan Newroz'a gittiğini söyledi. Newroz Bayramı’na her yıl katıldığını vurgulayan Sürücü, “Kutlama için alana gittiğimizde biber gazıyla karşılaştık. Müdahale başladığında alandan ayrıldık. Üzerime atılı taşlı sopalı saldırı suçlamalarını kabul etmiyorum ” dedi.

Sürücü’nün ardından savunmasını yapan tutuklu yargılananlardan Burcu Demir ise, Newroz’un bir halkın bayramı olduğunu ve bayramların birlikte halaylar çekerek kutlandığını vurgulayarak, “Her yıl Newroz Bayramı’nda halayla çekerdik. Bu sense aşırı müdahale olduğu için olaylar yaşandı. O gün Haci Zengin adında bir vatandaş biber gazından ötürü yaşamını yitirdi ki bu müdahalenin ne kadar sert olduğunu gösteriyor” dedi. Fırat Haber Ajansında yayınlanan Murat Karayılan’ın talimatıyla Newroz’a katıldıkları iddiasının gerçeği yansıtmadığını ifade eden Demir, haftalar öncesinden katılım çağrılarının ve afişlerin her yerde asılı olduğuna dikkat çekti.

Tutuksuz yargılanan öğrencilerden Deniz Aydın da, “Yasa dışı örgüt üyeliği”, “Yasa dışı örgüt propagandası yapma, “Polise mukavemet” gibi suçlamaları kabul etmediğini belirterek “Newroz kutlamasının yasaklandığından haberim yoktu. Biz alana gittiğimizde zaten her yer gazla doluydu. Alana giremeyince Sulukule- Edirnekapı hattına yöneldik. Bu yol da zaten polise yönelik iddia edilen saldırıya uygun bir yer değil” dedi.

BİRDEN FAZLA ÖRGÜTE NASIL ÜYE OLUNUR?

Tutuklu öğrenci ve Emek Gençliği MYK üyesi Eren Yurt da,  “Yasa dışı bir örgüte üye olmak” iddiasını kabul etmediğini söyleyerek, “Ben yasal olarak faaliyet yürüten Emek Partisi ve Emek Gençliği üyesiyim. Benim aynı anda birkaç farklı örgüt veya partiye nasıl olabilirim” diye sordu.

İddianamenin gayri ciddi hazırlandığını dile getiren Yurt, hakkındaki suçlamaların herhangi bir dayanağı olmadığını, ajandasından alınan notların iddianameye girdiğini vurguladı. Newroz’a talimatla katıldığı iddialarının da gerçekle bağdaşmadığını  dile getiren Yurt, “Emek Partisi olarak Karayılan’ın açıklamasından bir hafta önce Newroz kutlamalarına katılacağımızı belirtmiştik” diye konuştu.

İçinde bulunduğu kitle içerisinde yasa dışı pankart taşınmadığını ifade eden Yurt, “Yasa dışı slogan da atılmadı. Benim elimde de flama yoktu” diye ekledi. Uzun tutukluluk süresi yüzünden eğitiminin engellendiğini söyleyen Yurt, “9.5 aydır tutukluyum. Delilleri karartma ihtimalim, kaçma şüphem olmamasına ve öğrenci olmama rağmen bütün tahliye taleplerim reddedildi.Tutuklu olduğum için derslere giremiyorum” dedi.

HDK KRİMİNALİZE EDİLİYOR

HDK hakkında hiçbir yargı kararı olmamasına rağmen iddianamede kriminalize edildiğini söyleyen Yurt, “HDK, farklı kesimlerin bir araya gelmesiyle  Emek ve Demokrasi Bloku olarak seçimlere girmiş, daha sonra daha geniş katılımcılarla beraber Halkların Demokratik Kongresi olarak kendisini ilan etmiş. Kongresi TV’lerde canlı yayınlanmış. Buna rağmen iddianamede illegal ilan ediliyor. Bugün Meclisteki Blok ve BDP milletvekilleri de kendisini HDK milletvekili olarak tanıtıyor” dedi. İddianamedeki gizli tanık ifadesine de tepki gösteren Yurt şöyle devam etti: “HDK hakkında bilgi almak için gizli tanık tutmaya gerek yok. HDK’nin yayınlarını, toplantılarını takip ederek de bilgi sahibi olabilir.”

POLİSTEN KÜRTLERDEN UZAK DUR UYARISI

Yurt’tan sonra savunma yapan üniversite öğrencisi İhsan Oğuzcan da, HDK üyesi olmadığı halde iddianamede üye olarak geçtiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Ben Halkevleri üyesiyim. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. HDK ve HDP’nin yasal olarak kurulduğunu cezaevinde öğrendim. Yasal bir hareketin yasa dışı ilan edilmesi kabul edilemez.” Newroz’A katıldıkları gerekçesiyle tutuklanmalarına tepki gösteren Oğuzcan, “O gün İstanbul’da 70 bin kişi Newroza katıldı. Hepsi terör örgütü üyesi mi? Madem Newroza katılmak suç neden sadece biz yargılanıyoruz” diye sordu. Üniversite öğrencisi Yiğit Can Yirmibeş de, gözaltındayken bir polisin yanına gelerek, “Senin PKK’tyle ilişki içerisinde olmadığını biliyoruz ama Kürtlerden uzak dur” dediğini iddia etti. İddianameyi aşureye benzeten Yirmibeş, “O kadar farklı siyasetten insan var ki aşurede bile bu kadar çeşit yok” yorumunu yaptı.  Tutuklu yargılananların savunmalarının ardından tahliyelerini talep etti.

HDK DEMOKRASİ OKULUDUR

Sanık savunmasının ardından savunma avukatları söz aldı. Müdafi avukatı Yıldız İmrek,  iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğuna dikkat çekti. “Suçlamalar varsayıma dayalı, suçla delil arasında herhangi bir bağ yok” diyen İmrek, iddianameye bütünüyle karmaşanın hakim olduğunu belirtti. HDK’ye yönelik iddiaların asılsız olduğunu vurgulayan İmrek, HDK’nin  demokratik bir kurum ve bir demokrasi okulu olduğunu dile getirdi.Gizli tanık Bahar’ın HDK’nin 2010 yılında Öcalan’ın talimatıyla kurulduğu iddialarının da gerçeği yansıtmadığını söyleyen İmrek, HDK’nin 2011 yılında kurulduğunu ve kuruluş sırasında Halkların Demokratik Kongresi’nden  farklı isimlerin de tartışıldığını ekledi. İddianamenin temelinde HDK’nin olduğunu ifade eden avukat Deniz Tuna da, “Oysa HDK 15 Ekimde partileşti. Ve legal bir siyasi partidir. Bu nedenle iddianamede belirtildiği gibi ortada örgüt diye bir şey yok. Bu yüzden tüm tutuklular tahliye edilmeli ve mahkeme görevsizlik kararı vermeli” talebinde bulundu.

Sanıkların savunmaları alındı. Sanık avukatları tahliye taleplerini iletti. Davada karar için ara verildi. Aranın ardından karar açıklandı ve tutuklu öğrencilerin hepsi tahliye edildi. Tahliye kararının ardından adliye önünde büyük bir sevinç yaşandı.


ONLARI OKULDA GÖRMEK İSTİYORUZ

Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi (TÖDİ) adına konuşan, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Mustafa Kahveci, öğrencilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini ifade ederek, “Bizler öğrencileri okullarında görmek istiyoruz, cezaevlerinde değil. Bilimin öğretildiği üniversitelerin özgür olması gerekiyor” dedi. EMO İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin de tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi.

EĞİTİM HAKLARI ENGELLENEMEZ

Davada tutuklu olarak yargılanan Emek Gençliği Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Eren Yurt’un annesi Sultan Yurt, tutukluluk sürelerinin uzun olmasına dikkat çekerek, sadece bu davada yargılanan öğrencilerin değil cezaevlerinde bulunan tüm öğrencilerin serbest bırakılmasını talep etti Yurt, “Öğrencilerin yeri okuldur. Onların eğitim hakları engellenemez” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et