18 Temmuz 2022 04:11

Asıl olarak sağlıktaki uygulamalar değişmeli

"Şimdi bazı hastane girişlerine X-Ray sistemi yapıyorlarmış, alarm sistemleri koyuyorlarmış. Hiç de caydırıcı değil; asıl sağlık uygulamaları değişmeli."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sağlık işçisi
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi
İzmir

Dokuz Eylül Üniversite Hastanesinde çalışan bir sağlık işçisiyim. Doktor Ekrem Karakaya’nın hasta yakını tarafından silahla öldürülmesi bizim hastanede de büyük tepkiyle karşılandı.

Her gün “Yeter artık” dedirten bir olayla karşılaşmak gerçekten çok yıpratıcı. Daha yeni bir işçi arkadaşımız hayatına son verdi, bir diğeri ek iş yaptığı yerde kalp krizi geçirdi derken her gün en az bir sağlıkta şiddet haberi ya da iş kazası! Geçim derdine mi yanalım, geçinelim derken kaybettiğimiz hayatlara mı?

Sağlık çalışanlarının tepkisine gelince; hastanemizde on yıldır birleşik bir hareket var aslına bakılırsa; genel sağlık sigortası ile ilgili KHK’ler gündeme geldiğinde oluşturulan Sağlık Çalışanları Meclisinin bileşenleri dağınık gibi görünse de akut durumlarda hemen bir araya gelebiliyor.

Ekrem Karakaya şahsında “Sağlıkta şiddet sona ersin” demek için bir araya geldiğimizde de böyle oldu. Sendikalar ve meslek örgütleri “Şiddet varsa hizmet yok” diyerek büyük oranda hizmet durdurdu. Biz işçiler iş durduramadık ama bahçedeki eyleme nöbetleşe destek verdik, basın açıklaması ve yürüyüşte yer aldık.

Hasta ve hasta yakınlarına da çağrı yaptık ve onlar da yanımızda oldular; alkışladılar, bizimle beraber slogan attılar.

Sağlık sistemindeki çöküşün nedenleri ve sonuçları, sağlık hizmeti alan ve hizmet üretenler tarafından ölümüne hissedilir olmuştu artık. Sağlık hakkı için talepte bulunan vatandaşların çoğu artık sebebin sağlıkta dönüşüm, sonucun ticaret olduğunu ve ölüm getirdiğini görmüştü.

Bir hekimin, katilin sadece tetiği çeken kişi olmadığı, sağlıkta özelleştirme uygulamalarının, sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran hatta hedef gösteren söylemler olduğunu söyleyen bir konuşmacıya “Bu kadar politik dil kullanmak zorunda mısınız” dediğini duydum. “Az bile” demek istedim. “Hükümet istifa”, “Bakan istifa” diye bağırmalıydık. Politik dil ne demekti? Yalan mıydı, her şey ortadaydı. Çocuk kitaplarına kadar inen nefret söylemi, doktor cinayeti sonrasında camideki vaizin kışkırtıcı konuşması ne kadar politikse biz de o kadar politik olmalıydık.

Hastane bahçesinde 10 yıl önce yine hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan için temsili bir mezar taşı, yani küçük bir anıt vardır. Basın açıklaması sonrasında sloganlar atarak o anıta yürüdük. Gerçek mezar taşı gibi hissettim, tüylerim ürperdi. Farklı sebeplerle görevi başında hayatını kaybetmiş tüm sağlık emekçileri için saygı duruşunda bulunduk. Oradaki konuşmalar beni çok etkiledi. Bir hocamız dedi ki “Önce çalışanın iş güvenliği sağlanmalıdır!” Ne kadar önemliydi bu ve ekledi “Her iş kazası gibi sağlıkta şiddet olayları ve buna bağlı ölümler de önlenebilir.” İşyerinde intihar da iş kazası sayılırmış, onu da orada öğrendim.

Şimdi bazı hastane girişlerine X-Ray sistemi yapıyorlarmış, alarm sistemleri koyuyorlarmış. Hiç de caydırıcı değil; asıl sağlık uygulamaları değişmeli. Sosyal devlet anlayışıyla ücretsiz sağlık herkese sağlanmalı, herkesin ulaştığı sağlık hizmeti eşit olmalı, nitelikli olmalı, ilaçlar malzemeler her şey ücretsiz olmalı ki insanlar sağlığın parayla alınıp satılan bir şey olmadığını görsün, sağlık çalışanına ve de kuruma güven duysun. Yoksa önce doktoru sonra kendisini öldüren hasta yakını gibi çok cinayet yaşarız.

ÖNCEKİ HABER

Neşe Plastik’te işçi sayısı azalıyor iş yükü artıyor

SONRAKİ HABER

İzmir Gaziemir'de ormanlık alanda çıkan yangın kontrol altına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa