İşçi çıkış yolu arıyor
Türk-İş, DİSK ve Hak-İş’e bağlı sendikaların İzmir şube başkanları düşük ücret, uzun saatler ve kötü çalışma koşullarına karşı işçilerin çıkış yolu aradığını söylüyor.
Fotoğraf: Birleşik Metal-İş
Temel tüketim maddelerine yapılan fahiş zamlar, her geçen gün artan enflasyon oranları işçilerin ücretini hızla eritiyor. Türk-İş tarafından açıklanan açlık sınırının 6 bin 391 lira, yoksulluk sınırının 20 bin 818 lira olduğu bu dönemde, temmuz ayında belirlenen 5 bin 500 liralık asgari ücret ise açlık sınırının altında kaldı. Asgari ücretten fazla ücret alan işçilerin ücretleri bile açlık sınırını geçmiyor. Toplu sözleşmeli işyerlerinde ise ücretler (giydirilmiş) yoksulluk sınırının yarısı düzeyinde. Bazı işyerinde bu oran bile yakalanamıyor. Sene başında düşük zamma karşı art arda gelişen iş bırakma eylemleri yıla damga vururken, kimi iş kollarında ve fabrikalarda ise işçilerin sendikalaşma eğilimi artıyor. Son 1 yıl içinde birçok iş kolundan işçilerin sendikalaşma mücadelesi verdiği İzmir’de işçilerle, sendikacılarla ve işçiler arasında çalışma yürüten Emek Partisiyle görüştük.
Özellikle 2022 yılının ilk aylarında motokuryelerin düşük ücret ve kötü çalışma koşullarına karşı başlattıkları eylemler tekstil, gemi söküm, metal, sağlık gibi birçok iş koluna ve fabrikaya sıçradı. İşçiler, bir yandan hakları için eylem yaparken, diğer yandan da sendikalarda örgütlenmeye başladı. İzmir’de özellikle metal, gıda, liman, tekstil gibi birçok iş kolunda işçiler son 1 yıl içinde sendikalaşma çabalarını hızlandırdı. Dosyamızın ilk gününde Türk-İş, DİSK ve Hak-İş’e bağlı sendikaların İzmir şube başkanları son bir yıl içerisindeki örgütlenme çalışmalarını ve işçilerin hangi taleplerle sendikaya üye olduklarını anlatıyor.
Henüz örgütlenme yeni başladığı için ismi verilmeyen işyerleriyle birlikte İzmir’de toplam 40 işyerinde sendikalaşma çalışması çeşitli düzeylerde ilerliyor. İşçilerin en önemli sorunlarının düşük ücret, uzun saatler ve kötü çalışma koşulları olduğunu belirten sendika başkanları, örgütlenmenin önündeki en önemli sorunun ise uzun süren yetki davaları olduğunu söylüyor.
13 organize sanayi bölgesinin (OSB) bulunduğu İzmir’de son süreçte en çok hareketlilik Kemalpaşa OSB’de yaşandı. Başta metal iş kolu olmak üzere Kemalpaşa bölgesinde son 6 ayda 8-9 fabrikada işçiler sendikalaştı.
"ENGELLERE KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE VERMELİYİZ"
Son 1 yıl içinde Kemalpaşa’da 3, Turgutlu’da ise 1 fabrikada örgütlendiklerini söyleyen Birleşik Metal-İş İzmir Şube Başkanı Ali Çeltek, “Son dönem örgütlenme çalışmaları kapsamında Kemalpaşa’da bulunan İlksan Otomotiv’de toplu sözleşme yaptık. Yine aynı bölgede bulunan Ergsan Basınçlı Döküm Sanayi ve Bormatek fabrikalarında işçi arkadaşlarımız işten çıkarıldı ve yetkimize itiraz edildi. Buralarda yetki davalarımız devam ediyor. Ayrıca Turgutlu’da bulunan Mersan Otomotiv’de ise kısa zamanda yetki almayı ve masaya oturmayı bekliyoruz. Son süreçte üye sayımız 500’e yakın arttı” dedi.
Kurdukları komiteler üzerinden örgütlenme çalışması yaptıklarını anlatan Çeltek, işçilerin en çok, artan enflasyon karşısında eriyen ücretleri dolayısıyla örgütlenmek istediğini söyledi. Çeltek, Gaziemir Serbest Bölge’de bulunan Gates fabrikasında ise yetki süreçlerinin 1.5 yıldır devam ettiği bilgisini verdi. Uzun süren yetki davalarını eleştiren Çeltek, “Örgütlenmenin önündeki engellere karşı birleşik mücadele verilmesi lazım” dedi.
"ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKMALI"
Son dönemde 6 fabrikada örgütlendiklerini ve üye sayılarının 2 bin kişi arttığını söyleyen Türk Metal İzmir Şube Başkanı Mürsel Öcal, “Tire’de bulunan Krone ve Kemalpaşa’da bulunan Pınar Döküm fabrikalarında sözleşme yetkisini bekliyoruz. Çiğli’de bulunan Vansan’da ise yetki itiraz davamızın ikinci duruşması 18 Temmuz’da görülecek. Yine Kemalpaşa’da Batı Isıl İşlem’de toplu sözleşme görüşmelerine başladık, Joy Compressor Makina Sanayisinde ise sözleşme görüşmelerine başlayacağız. Kemalpaşa’da bulunan Süperpar fabrikasında da üye olanlara baskı var. Buna karşı kısa zamanda burada da yetki alacağız” diye konuştu.
Ayrıca Manisa Şube ile Vestel’i örgütleme çalışması yürüttüklerini dile getiren Öcal, “Örgütsüz hiçbir işyeri kalmayana kadar mücadelemiz bitmeyecek. İnsanları karın tokluğuna çalıştırmaya ikna etmek en büyük insanlık suçu bize göre. Bunun önüne hep beraber geçmemiz lazım. Örgütlenmenin önündeki engeller kalkarsa daha çok işyerinde örgütlenme olur, kayıt dışılık ortadan kalkar, çalışanlar hak ettiği ücreti alır” dedi.
"BAZI SENDİKALAR İKİNCİ PATRON KONUMUNDA"
DİSK/Gıda-İş Ege Bölge Şubesi de üye sayısını 300’e yakın artırdı. Birçok fabrika ve işyerinde çeşitli düzeylerde örgütlülüğü ve örgütlenme çalışması devam ediyor. TAB Gıda’ya bağlı fastfoodlar ve hastane yemekhanelerinde örgütlenme çalışması yürüten ve sendikalaşan işçinin işten atılmayla karşı karşıya kalma durumu nedeniyle Özgörkey Gıda dışında çalışma yürüttükleri fabrikaların ismini açıklayamayan Gıda-İş Ege Bölge Temsilcisi Ufuktan Öden, işçilerde örgütlenme isteğinin üst seviyede olduğunu belirtti. Öden, “Uzlaşmacı, işveren iş birlikçisi sendikalardan kurtulmak için de işçiler arayış içerisinde. Ne yazık ki bu sendikalar patronlara ve antidemokratik sendika yasalarına ve iş kolu barajlarına sırtlarını dayayarak işyerlerindeki varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Özellikle iş kolumuzda gördüğümüz bu sendikaların bulunduğu işyerlerinde işçiler, düşük ücret, kötü çalışma koşulları ve her türlü işveren dayatmasına rıza göstermeye zorlanıyorlar. Bu sendikalar ikinci patron konumundalar” diye konuştu.
Özgörkey fabrikasındaki süreci anlatan Öden, “Burada üye sayımızda Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’e önemli bir fark atmış olmamıza rağmen, 2023’e kadar imzalanmış olan toplu sözleşme nedeniyle henüz yetki Öz Gıda-İş’te. İşçiler çoğunlukla asgari ücretin altında bir maaşla çalışıyor. Kışlık yakacak yardımı yıllık brüt 500 TL. Yani işçiler çok ağır koşullarda üç kuruşa ve komik sosyal haklarla çalışmak zorun bırakılıyor” dedi.
İşçinin çıkış yolu aradığını kaydeden Öden, “Burada her aşaması işçilerle birlikte yürütülen, tam bir işçi demokrasisi anlayışıyla, işçiye güven veren istikrarlı bir örgütlenme çalışmasına ihtiyaç var. İşyerleri ve fabrikalardaki bu dayanılmaz çalışma koşulları ile işçileri ve işçi ailelerini perişan eden yoksulluğa karşı ortaya çıkan öfke bu yolda bize büyük umut veriyor” diye konuştu.
"DAYANIŞMA KONUSUNDA DA ZAAFLAR VAR"
DİSK’e bağlı sendikalar arasında da belli alanlarda birlikte çalışma ve dayanışma konusunda aşılması gereken önemli zaaflar olduğunu özellikle belirten Öden, “Ayrıca bir işyerinde tüm işçileri dahi üye yapsanız, yetki itirazları, uzun süren mahkeme süreçleri ve bu uzun süreçte işverenin örgütlülüğü dağıtma yönünde ortaya koyduğu baskı uygulamaları aşılması gereken çok önemli bir problem. Bu süreçte, işçilerin talepleri etrafında sıkı bir birlik kurulması ile ve fiili, meşru bir mücadele tarzıyla bu engellerin aşılabileceğini düşünüyorum” dedi.
"İŞÇİ VE EMEKÇİLER ÇIKIŞI SENDİKALARDA GÖRÜYOR"
Tekgıda-İş’in bölgedeki üye sayısında artış var. Yaklaşık 1800 üyesinin olduğu Tekgıda-İş 7 No’lu Şube Başkanı Ömer Atabay, son dönem örgütlendikleri işyerlerinden en büyüğünün Banvit olduğunu hatırlatarak, “Çoğunluk alındı, yerelde mahkeme kazanıldı. Şu an istinaf sürecinde. İşverenlerle de şu an görüşmeler sürüyor. İşçi çıkarma, herhangi bir baskı yok” dedi.
Yaklaşık 600-700 işçinin çalıştığı Bolez’de ise 500’e yakın işçi Tekgıda-İş’te örgütlü. Şu an toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyor. Keskinoğlu’nda ise ilk örgütlenme çalışmalarında birkaç işçinin işten çıkarıldığını belirten Atabay, “Anayasa Mahkemesine itirazları vardı ama birkaç ay içinde bitecek ve toplu iş sözleşme masasına oturulacak izlenimi var” diye konuştu.
Efe Rakı fabrikasında da çoğunluğun sağlandığını ancak 24 işçinin işten çıkarıldığını söyleyen Atabay, yasal sürecin devam ettiğini belirtti.
Örgütlenmenin önündeki en büyük engelin patronun ayak oyunları olduğunu belirten Atabay, “İşçi ve emekçiler zor günler yaşıyor. Çıkışı ise işverende ve hükümette görmüyorlar, ne mutlu ki sendikaları güçlü görüyorlar” diye konuştu.
"İŞÇİ EMEĞİNİN KARŞILIĞINI İSTİYOR"
Öz Gıda-İş’in ise İzmir’de şubesi yok. Tire’de Ak Gıda, Torbalı’da Özgörkey, Seferihisar’da Önem Gıda fabrikasında üyesi bulunan Öz Gıda-İş son olarak Kemalpaşa’da Abalıoğlu/Lezita fabrikalarında örgütlendi. Bir yılı aşkın süredir Lezita’da örgütlendiklerini söyleyen Örgütlenme Daire Başkanı Göksel Şengün, bu süre içerisinde fabrikadan toplamda 40’a yakın işçinin işten atıldığını hatırlattı.
Lezita’da yetki davasını kazandıklarını ancak davanın istinafta olduğu bilgisini veren Şengül, “Demokratik yollarla işçilerin anayasal haklarını kullanmaları için sonuna kadar mücadele vereceğiz. Bunu işçiye yaptıran, sendikayı ve işçiyi kışkırtan da işveren vekillerinin tavrıdır” dedi. İşçilerin düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı örgütlenmeyi seçtiğini söyleyen Şengül, “İşçi hak ettiğini, emeğinin karşılığını almak istiyor” diye ekledi.
"İTİRAZ YILLARCA SÜRÜYOR"
Marketlerde, çağrı merkezlerinde, çeşitli meslek odalarında, eczanelerde örgütlü olan Sosyal-İş, İzmir’de de örgütlülüğünü merkezi olarak sürdürüyor. Sosyal-İş İzmir’de Lufthansa Çağrı Merkezinde ve İzmir Tabip Odasında da örgütlü.
Üye sayılarını artırmak için mücadele etmeyi sürdüreceklerini belirten Sosyal-İş İzmir Şube Başkanı Fikret Savaş, “Çoğunluğu sağlıyorsunuz ama itiraz yıllarca sürüyor. KODA Bilişim’de 4-5 yıla yakındır örgütlenmemizi tamamladık, yetki belgemizi aldık ama hâlâ mahkeme devam ediyor” dedi. Ayrıca farklı kamu üniversitelerinde de şu an davaların sürdüğünü belirten Savaş, işçilerin özellikle ekonomik ve sosyal talepleri için sendikalaşmaya ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
"SENDİKAŞTIKLARI İÇİN İŞTEN ATILDI"
Gemi söküm ile Torbalı ve Manisa’da çeşitli işyerlerinde örgütlü olan Liman-İş’te işçiler öncelikle düşük ücretler nedeniyle örgütlenme ihtiyacı duyarken, sağlıklı çalışma koşulları talebi de ikinci sebepleri. İzmir’de 6 işyerinde örgütlü, 3 tanesiyle mahkeme sürecinde olan ve İzmir’de toplamda 900’e yakın üyesi bulunan Liman-İş’in de son 1 yılda üye sayısında artış oldu.
Özellikle Aliağa gemi sökümde iki işyerinde örgütlendiklerini belirten Şube Başkanı Serdar Akdoğan, “Gemi söküme işçi arkadaşların talebi doğrultusunda gittik. Manisa’da DHL Depo’da da örgütlüyüz. Örgütlenmeye çalıştığımız veya örgütlü olduğumuz işyerlerinde patronun işçilere ekstra zam yaptığı yerler var, sendikalı olmasınlar diye, sendikasızlığa teşvik zamları. ‘Farkımız yok, bakın size zam yapıyoruz’ demeye çalışıyorlar. Hatta TCEEGE Limanında bugüne kadar görülmeyen zamlar yapıldı. Örgütlendik, yetkiyi aldık, 13 arkadaşımızı işten attılar” dedi.
4 ay önce TCEEGE Limanında sendikalaştıkları için işten atmaların yaşandığını ve işçilere mobbing uygulandığını söyleyen Akdoğan, yetkinin düştüğünü ve işyeriyle davalı olduklarını ekledi.
Nemport Limanında da 5 yıldır süren yetki davasının olduğunu ifade eden Akdoğan, yasada boşluklar olduğunu, patronun da bunu doldurduğunu söyledi. Akdoğan, “Bazı kurumsal yerler var, sendikayı davet ediyor. Ama patron firmaları, aile firmaları asla sendikayı istemiyor. İşçi sağlığı, iş güvenliği, ücret politikası açısından kendisine karışılsın istemiyorlar. Sendikanın olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar” dedi.
Enflasyondan dolayı sözleşme haricinde bazı işyerlerinde iyileştirmeler yapıldığını ekleyen Akdoğan, örgütlenmedeki asıl sorunun mahkeme süreçleri olduğunu söyleyerek, “5 yıl süren bir yetki davası olabilir mi? Bakanlıktan aldığımız çoğunluk belgesine itiraz ediyorlar, mahkeme bir kere bunu reddetmeli. Bizim örgütlenme önündeki en büyük sıkıntımız mevzuatın net olmaması” dedi. (İzmir/EVRENSEL)
YARIN: Sendikalaşma girişiminde iki önemli neden: Geçinebilecek ücret ve iş güvencesi