15 Temmuz ve AKP’nin politikaları
Seçimler gün geçtikçe yaklaşırken AKP iktidarı, 15 Temmuz gibi günleri fırsat olarak görüyor ve gençleri hala gerici-faşist söylemlerle yanında tutmaya çalışıyor.
Fotoğraf: AA&Unsplash Kolaj: Evrensel
Ilgın ALİKOÇ
Ankara Üniversitesi
Bu sene, 15 Temmuz darbe girişiminin 6. yılı nedeniyle başkent Ankara’da, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anması yapıldı. Bazı semtlerde de anma günü etkinleri düzenlendi. Kızılay, Ulus gibi meydanlarda büyük anmalar yapılırken Mamak, Sincan gibi semtlerde panel, forum gibi etkinlikler düzenlendi. Bu etkinlerde özel olarak şehadet ve vatan vurgusu yapıldı. Vatan-millet aşkı ve Türk milletinin güçlü iradesi üzerinden yapılan bir propaganda mevcuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz mesajında Türk milletinin yenilgi göstermeyeceğinden bahsediyor. Türkiye’nin düşmanlar tarafından esir alınamayacağı, diz çöktürülemeyeceği ve bunun büyük bir destan, direniş olduğu yıllardır tekrarlanan bir söylem. AKP’nin hala gençleri çekmeye yönelik hamleleri gözle görülür biçimde ortada duruyor. Özellikle seçimin yaklaşması ve gençlerin AKP’ye oy vermeyeceği düşüncesi iktidar partisini ister istemez sarsmış durumda. Seneye oy kullanabilecek yaşa gelecek gençler, başta sosyal medya olmak üzere sokak röportajlarında olsun kendi aralarındaki konuşmalarında olsun iktidardaki partiden ve mevcut siyasi düzenden oldukça rahatsız olduklarını açıkça dile getiriyorlar. Özellikle ekonominin kötü gidişatı, daha küçük yaştaki gençlerin bile hayatına gündem olmuş durumda. Yirmi yıldır örgütlenmesinin yanında son yıllarda daha da artmış olan dinci-gericilik, gençlerin sosyal hayatını epey etkilemekte ve gençlere oldukça rahatsızlık vermekte. Müzik yasağından tutalım izlediğimiz dizi/film platformlarının sansürlenmesine kadar sosyo-kültürel anlamda süregelen kısıtlamalar mevcut. AKP bütün bu dinci-gericilikten taviz vermemekle beraber hala milliyetçi-muhafazakâr bir çizgiden oy toplama amacı gütmekte. 15 Temmuz anmaları da buna örnek oluyor. Bu etkinliklerin özellikle işçi semtlerinde yapılması da tesadüf değil. Hâlâ oy kazanabileceği yerlerde gardını düşürmemeye çalışsa da ekonomik kriz şikâyetlerinin dinmesi için bir çözüm değil bu. Ancak Erdoğan, 15 Temmuz konuşmalarında da gördüğümüz gibi, ekonomideki sıkıntıları reddetme veya bunu daha önceki olaylara bağlama yöntemlerini kullanmakta. Ayrıca konuşmasında da bahsettiği gibi iktidara geldiklerinden beri her alanda kalkınma ve yatırım hamlelerinin olduğunu yineliyor. Seçimler de yaklaşırken bunları yinelemesi tesadüf değil aslında. Oy alabileceği her yerden oy almak için çabalayan bir iktidar var karşımızda. 15 Temmuz gibi günleri kullanmak da bir fırsat. Böyle günlerdeki konuşmalarında, hitaplarında “Ekonomik sıkıntıları hep beraber aşacağız” vurgularını milli duygular üzerinden yapıyor çünkü. Kendine alan yaratıp herkesi terörist, vatan haini diye suçlamakta ve “yıkılmayan vatan” vurgusuyla halka seslenmekte. Bu kadar fazla şehadet vurgusu yapan bir tek adam iktidarının dinci-gericiliğine şaşırmamak gerekir. Laiklik tartışmaları da aslında burada başlıyor. İktidarın açık bir şekilde muhafazakâr- milliyetçi yönlerden ilerlediğini ve iktidarı boyunca dinci-gericiliği örgütlediğini görüyoruz.
VATANSEVERLİK ALTINDAKİ FAŞİST DÜŞÜNCE
AKP, yirmi yıldır yaptığı gibi gerici faşist rejimi beslemektedir. Hâlâ daha “vatan, millet” edasıyla vatandaşlarının şehit olmasını ve bu makamı yüceltmektedir. Gerici bir zihniyet olarak halka aşılamaya devam edilen bu “vatanseverlik altındaki faşist düşünce” AKP’nin son kurtulma yollarından birisi gibi görünüyor. Ülkedeki sorunları bu tür olayların üzerine yıkma çabaları ve buralardan çıkan zaafları kullandıkları açıkça görülüyor. Darbe girişiminden sonra içerideki ve dışarıdaki düşmanların bahsi epey geçti. Ekonomik kriz sürecinde “dış mihrakların oyunları”na kanılmaması gerektiği, milletin bir bütün içinde durması ve bölünmemesi gerektiği sık sık yineleniyor. Ülkeyi kasıp kavuran yoksulluğun direkt itirazına uğramamak için iktidar, okları başka yönlere yöneltiyor.
GENÇLERİN SORUNLARI VE İKTİDARIN SÖYLEMLERİ
Gençliğin sorunlarının giderek arttığı bu dönemde “dış güçler” problemleri çözmek için yeterli gelmemeye başladı. Liseden, üniversiteye hatta artık daha öncelerinden başlayan eğitim sorunu, gençlik için ciddi bir sorun. Eğitimdeki yetersizliğin boyutu git gide büyüyor ve sınavlar, öğrenciler için giderek daha büyük kaygılar yaratmaya başlıyor. Üniversite mezunu olduğunda bile gelecek kaygılarının son bulmayacağının farkında olan gençler, karamsarlığa kapılıyor. Mezun olduklarında KYK borçlarıyla hayatlarına başlayacak olan gençler, hâlihazırda barınma, beslenme, ulaşım sorunları yaşamakta ve temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamakta. Daha bunlar sorun olarak karşımıza çıkarken kültürel faaliyetler çoğu genç için ulaşılabilir durumda değil. Kitaplar, sinema ve tiyatro biletleri fiyatları artmış durumda, konserler bir şekilde para artırıp ayda yılda bir gidilen aktivitelere dönüştü. Bunların yanı sıra zaten ülkenin güncel politikasından ve gergin gündeminden sıkılmış bir gençlik var. Gençlik kesimleri, biraz olsun eğlenmek ve bütün bunlardan uzaklaşmak istiyor. Ancak bu sınırların ihlali de aynı şekilde mevcut. Sadece ekonomik yetersizliklerden dolayı değil aynı zamanda gerici zihniyetin yasakları yüzünden de bir kapana kısılmışlık var. Tüm bunlar gençliğin üzerine inanılmaz bir baskı olarak boy gösteriyor. Gençler ekmek alırken dahi düşünürken artık iktidarın yaptığı “vatan” vurgusu eskisi kadar etkileyici olmuyor. AKP iktidarı gençlere bir çıkar yol, iyi bir gelecek, özgür ve seküler bir yaşam vadetmiyor. Gençler herhangi bir hak talebinde bulunduğunda terörist, vatan haini olarak yaftalandıkları bir iktidar istemiyorlar. AKP bunun farkında ve seçimler yaklaşırken kaygılanmakta. O yüzden 15 Temmuz gibi söz söylediği alanlarda gençleri hala gerici-faşist yönleriyle yanında tutmaya çalışıyor.