20 Temmuz 2022 13:41

Bir Olay: Yaz Kur’an kurslarının açılması | Bir Kavram: Gericilik

Din ve dincilik, bugün toplumsal gelişmenin önündeki en önemli engellerden biri olmasına rağmen gericiliği buna indirgemek, burjuva gericiliğin diğer biçimlerini yok saymaktır.

Kaynak:Religious Procession in Kursk ProvinceTretyakov Galeri, Moscow. 175 × 280 cm

Paylaş
Bir Olay: Yaz Kur’an kurslarının açılması

Diyanet İşleri Genel Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Yaz Kur’an Kursları” 27 Haziran itibariyle başladı. “4-6 yaş arası çocuklara yönelik eğitim programı” ve “14-22 yaş arası gençlere yönelik eğitim programı” olmak üzere iki kategoriden oluşan kurslar, 26 Ağustos’ta sona erecek. Aynı zamanda “yatılı eğitim vermeye imkânı olan” cami ve kurslarda iki yıllık pandemi sürecinin ardından yeniden “Yatılı Kur’an Kursu Eğitimleri” düzenlenecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yayınladığı 2021 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nun Eğitim Hizmetlerine Yönelik Planlanan Faaliyetler kısmının 3. maddesinde, cinsel istismarla vakalarıyla hatırlanan Kur’an kurslarının okul öncesi eğitimde zorunlu hale getirilmesi için Millî Eğitim Bakanlığıyla ve akademisyenlerle toplantı gerçekleştireceklerini duyurmuştu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, buna ek olarak, TDV ve KYK yurtları, gençlik merkezleri, cezaevleri, hastaneler ve üniversite kampüslerinde ihtiyaca binaen açılan Kur’an kursları açacaklarını ifade etmişti. Zorunlu hale getirilen din eğitiminin gitgide daha küçük yaşlardan başlamasına yönelik atılan adımlar, üniversite kampüslerine dikilen camilerin ardından şimdi de Kur’an kursu açılması talebi; Kamu ve Kredi Yurtlar Kurumunun, Diyanet İşleri Başkanlığının adeta arka bahçesi haline gelerek öğrenci yurtlarında çeşitli dini eğitim ve seminerler düzenlemesi, laik ve bilimsel eğitimden günden güne kopuşu daha da derinleştirirken tek adam yönetiminin “dindar ve kindar nesiller yetiştirme” amellerinin bel kemiğini oluşturuyor.

Bir Kavram: Gericilik

İlericilik ve gericilik kavramları, Aydınlanma’dan beri tartışılagelmiş kavramlardır. İlerlemecilik fikri, tarihin ve toplumun nasıl kavrandığıyla bağlantılı olarak farklı içeriklere sahip olmuştur. Bu noktada Marksizm materyalist tarih anlayışıyla ayrılır. Marksizmin materyalist tarih anlayışına göre, en genel anlamıyla tarih ne döngüseldir ne de lineer bir ilerlemeyle açıklanabilir. Marksizm, toplumsal gelişmenin yasalarını ortaya koyarken toplumsal unsurların ilerici-gerici olarak kategorizasyonunu tarihsel bağlamıyla birlikte açıklar. İlerleme, zorunluluk alanının daralıp özgürlük alanının genişlemesiyle karakterize olan bir tarihsel süreçtir.

Materyalist tarih anlayışına göre toplumsal gelişme, üretici güçler ve üretim ilişkilerinin karşılıklı etkileşimi temelinde açıklandığından gericilik ve ilericilik kategorileri de toplumun nesnel yaşamındaki çürüyen, eskiyen veya gelişen, ilerleyen unsurlarını anlatır. Bu noktada, belirli bir tarihsel bağlamda toplumun ilerlemesinin ve gelişmesinin önünde bir engel haline gelen mevcut üretim ilişkilerinin egemen sınıfı olan, dolayısıyla toplumsal gelişmenin önünde engel olan gerici sınıfların ilişkileri ve tutumları, politik sistemleri, felsefi-ideolojik formasyonları; yani kurumları gerici bir karakter gösterir. Öte yandan, insanlığın geleceğini temsil eden sınıflar tarihsel olarak ilericiyken bu sınıfların kurum ve ilişkileri de ilerici nitelik gösterirler.

Ancak burada önemli olan, değerlerin ve toplumsal kurumların tek başına ilericiliğin veya gericiliğin kıstası olamayacağı vurgusudur. Nitekim toplumsal gelişmeler, klasik ilerlemeci düşünce sistemlerinin iddialarının aksine duyguların, düşüncelerin, değerlerin veya liderlerin insanlık üzerindeki belirleyici etkileriyle açıklanamazlar. Tarihin idealist kavranışına dayanan böylesi yorumlar, tarihteki büyük dönüşümlerde önemli rol oynayan düşüncelerin neden ve nasıl ortaya çıktıklarını ortaya koyamaz örneğin. Aksine, toplumsal gelişmeyi zorlayan, diğer bir deyişle toplumsal ilerlemenin motoru olan toplumun maddi dünyasındaki, yani ekonomik ilişkilerdeki harekettir. Kuşkusuz toplumsal dönüşümlerde büyük rol oynayan ideolojik, politik, felsefi, hukuki vb. kurumlar da toplumun maddi yaşamındaki hareketin koşullayıcılığında ortaya çıkar.

Öyleyse ilerici ve gerici kategorilerinin tarihsel-toplumsal bir bağlamda anlam kazandığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim, tarihsel gelişmenin belirli bir aşamasında ilerici olan sınıf -ve onun kurumları- tarihin daha ileri bir aşamasında gerici bir karakter kazanmaktadır. Üretici güçlerin çok az geliştiği bir toplumsal dönemin ürünü olan din ve onun toplumsal yaşamın örgütlenmesinde referans alınması, toplumun bugünkü yaşamı için son derece eskimiş değerlerin referans alınması demek olduğu kadar toplumsal ilerlemeye de pranga vurulmasının bir aracı haline gelmesinden ötürü bir gericilik biçimidir.

Bu gerçek, özellikle toplumsal yaşamın karmaşıklığı içinde kimi zaman görmezden gelinebilmektedir. Türkiye’de de sınıfsal çıkarları gereği toplumsal gelişmenin önündeki en büyük engel olan tekelci burjuvazinin kimi fikirleri, sosyal pratikleri ve değerleri ilerici olarak nitelendirilebilirken nesnel sınıfsal konumu gereği ilerici olan işçi sınıfının ana gövdesinin o anki somut eğilim ve tutumları gerekçe gösterilerek gerici olarak nitelenebilmektedir.

Halbuki materyalist tarih anlayışına göre her toplum, ona egemen olan üretim sistemi çerçevesinde bir kültürel hayata sahip olduğuna göre, toplumun kültürel yapısını, bu yapının hangi biçimde yaşanacağını ekonomik ilişkiler koşullar. Toplumların ilerlemesi de esasında egemen olan üretim sisteminin barındırdığı çelişkilerin aşılmasıyla, yeni ve daha gelişkin üretim sistemine geçilmesiyle, beraberinde de doğal olarak yeni ekonomik sisteme uygun yeni toplumsal kültürel yaşamın egemen olmasıyla yaşanır. Bu değişimlerin önemi ise gerçek insanların girdikleri gerçek ilişkilerin ve maddi pratiklerinin bu üretim sisteminden etkilenmesinden kaynaklanır.

KAVRAMLAR PRATİKTEKİ MADDİ KOŞULLARIYLA DEĞERLENDİRİLMELİ

Ülkemizde ilericilik, aydınlık, solculuk gibi içeriği muğlak ve kapsamı belli olmayan kavramların ifade ettikleri sınıfsal ve tarihsel bağlamından kopuk bir ilerleme düşüncesinin yansımaları olarak siyasal anlamlarını kazanmaktadır. Nitekim gericilik çoğu zaman dinciliğe indirgenirken onun karşısında olduğu düşünülen burjuva eğilimler ilericiliğin sembolü haline getirilmektedir. Halbuki bahsedildiği üzere din ve dincilik, bugün toplumsal gelişmenin önündeki en önemli engellerden biri olmasına rağmen gericilik tek başına din ve dinciliğe indirgenemez. Dinciliği kendinden önceki toplumdan devralan ve gerici bir toplumsal temeli sürekli ayakta tutmak için her türlü gericiliği kullanmakta olan tekelci burjuvazidir. Gericiliği dinciliğe indirgemek, burjuva gericiliğin diğer biçimlerini ve esas önemlisi, asıl olarak –dinci gericiliği de kendisine bağlamış olan– tekelci gericiliği yok saymaktır. Öyleyse kavramlar, onların pratik karşılığının sunduğu maddi koşullar göz önüne alınarak değerlendirilmeli, daha da önemlisi, bu yönde eleştirilmelidir. Bu bağlamda kavramların da gerçek eleştirisi, ancak onların varlığını muhtaç olduğu maddi koşullara karşı savaşmaktan geçer.

ÖNCEKİ HABER

EMEP: Tek adam rejiminin keyfiyetini onaylayan Danıştay kararı hükümsüzdür!

SONRAKİ HABER

Kırşehir'de boşandığı kadını öldüren sanığa müebbet hapis cezası verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa