TPI işçileri: Hem hak hem mücadeleci sendika çabası içindeyiz
"TPI işçileri olarak bir yandan 'Bize ekmek yoksa size pasta yok' diyerek taleplerimizi savunurken diğer yandan sendikada seçim süreci yaklaşırken mücadeleci sendika için çaba sarf ediyoruz."
Fotoğraf: TPI işçileri
TPI Composite işçileri
İzmir
Biz TPI Composite fabrikasında çalışan işçiler olarak, “Bize ekmek yoksa size pasta yok” diyerek taleplerimizi savunmaya devam ediyoruz. Düşük zamma karşı 6 Temmuz günü başlattığımız iş bırakma eyleminden bu yana her vardiyada işyerine geliyor, kartımızı basıp kıyafetlerimizi giyiyoruz ama üretim sahasına değil bahçeye çıkıyoruz. Çalışmaya her an hazır şekilde üretimi durdurduk. Direnişimiz fabrika içinde devam ederken şirket ise son olarak belirsiz süreli duruş kararı aldı ve işçileri evine yolladı.
Bir gün önce, her iki fabrikada da 1500’e 1000 oyla gayet açık ortaya çıkan direnişe devam kararından da güç alarak “Bütün vardiyalar topluca bekleyelim” diye tartışmaya başladığımız esnada şirketin aldığı duruş (lokavt) kararını işçiler olarak ilk başta bir saldırı, herkesi birbirinden koparma olarak değerlendirdik. Sonrasında da tek tek görüşüp ikna etmeye çalışma ya da başka türlü endişelerimiz ortaya çıktı.
Ancak ilk gelen haberler fabrikanın uluslararası sahiplerinin kapsamlı bir operasyon yaptığı yönünde. Bu soruşturmanın yolsuzluk konusunu da kapsadığı söyleniyor. Yine tartışılan bir konu da tüm yönetim ekibinin görevlerinden alındığı.
Bu gelişmeleri kendi açımızdan faydalı buluyoruz. Adil bir otoritenin taleplerimizi karşılayacağını temenni ediyoruz.
Zaten dağılırken sendikamız Petrol-İş İzmir Şube Başkanı Orhan Zengin’in meydan okur gibi “Hafta sonuna kadar mühlet taleplerimizi karşılayın” dediği kendine güvenen konuşmasının sebebi de bu denetlemeyle ilgiliymiş. Yani o da fabrikanın gerçek sahiplerinin taleplerimizi kabul edeceğini ve haklarımızı vereceğini düşünüyor olmalı.
Zengin, “Hafta sonuna kadar bunlarla ilgili olumlu ya da olumsuz dönüş yapmamaları durumunda eşimiz, dostumuz, ailemiz ne gerekiyorsa yapacağız. Olumlu bir cevap vermezlerse buradan ayrılmayıp çadır kuracağımızı işverene söyledik. Şimdi gidin 3-4 gün dinlenin, hafta sonuna kadar inşallah olumlu dönerler. Dönmezlerse ömrümüz burada bitse bile çoluğumuzla çocuğumuzla buradan ayrılmayacağız” demişti.
Şimdi hafta sonunu bekliyoruz. İşçiler olarak, fabrikadan ayrılırken Orhan Zengin’in dediği gibi eğer talepler kabul edilmezse çoluk çocuk fabrikanın önünde yatmaya, çadır kurmaya hazırız.
Ancak tek mücadele konumuz bu değil. Petrol-İş İzmir Şubesi seçim sürecinde ve mevcut şube başkanı TPI işçileri nezdinde pek de kabul görür durumda değil.
Seçildiğinin ikinci yılında yüzde 70 oranda delegenin imzasıyla talep edilen olağanüstü seçim talebi genel merkezce reddedilmiş, Orhan Zengin göreve devam ederken şirkette pek çok sendika yönetimine muhalif işçi işten çıkarılmıştı.
Son olarak hem başarısız hem de greve hazırlanan işçiye sormadan imzalanan bir sözleşme ile açlık sınırı altında kalmamız mevcut durumda Orhan Zengin’in şansının olmadığını gösteriyordu.
Pandemide hak ihlalleri yaşamış ama bunu parayla telafi etmeye çalışsa da başarılı olamamış sendikada, temsilcilerle şubenin senkronize olamadığı dağınık bir yapı var. İşçiler olarak acısını yaşadığımız bu durumu seçimle çözme gayreti içinde canlı bir tartışma içindeydik. Şimdi seçim takviminin delege adaylığı belirleme dönemi başladı. 20-24 Temmuz’da aday başvurusu yapılması gereken TPI tamamen dağınık ve üretim alanında değil, evlerinde. Üstelik bir badirenin içinde. Adaylık ilanının ne zaman olacağını takip edemiyorduk az kalsın. Şube ilanı asmadı. Genel merkezi aradık sorduk neden diye. Sonra Orhan Zengin “Unuttum” demiş ve astı. Aday başvuru süresi tam da duruş zamanına denk geldi, en az 120 aday olması lazım. Biz işçiler için kolay olmayacak ancak çok önemli. Bütün adayların birleşmesi lazım. Ama hiç kimse geçen seçimde olduğu gibi, kötü yönetimi devirmek adına bir araya gelip sonra kanlı bıçaklı olacak bir yönetim istemiyor bu sefer. Sorunlarımız ve taleplerimiz ortada.