22 Temmuz 2022 03:23

'Haklarımızı ve geleceğimizi bir karara bırakmayacağız'

Danıştayın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını onaylamasına tepki gösteren üniversiteli kadınlar birlikte mücadele vurgusu yaparak; "Haklarımızı ve geleceğimizi bir karara bırakmayacağız" dedi.

Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
Ayhan ÖZACAR
İstanbul

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik açılan itiraz davası geçtiğimiz gün danıştay tarafından sonuçlandı. Danıştaydan, 2/3’lik çoğunlukla, Cumhurbaşkanının ‘devletin başı’ olduğu için bu davadan tek başına çekilebileceği kararının çıkması ardından üniversiteli genç kadınlarla yargıya güvenin nasıl sarsıldığını, kampüs yaşamında cinsiyet eşitliği, tacizin önlenmesi, kadınların ve LGBTİ bireylerin yaşamlarını nasıl etkilediğini ve verilen bu kararın gelecekte kampüs yaşamını nasıl etkileyeceğini konuştuk.

ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğundan Sıla, Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğundan Delal ve İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmalar Komisyonundan Başak birlikte mücadele etmenin gerekli olduğunu belirterek; "Haklarımızı ve geleceğimizi bir karara bırakmayacağız" dedi.

‘ARTIK ŞİDDET, TACİZ GİBİ OLAYLARA DAHA KOLAY GÖZ YUMULABİLİR’

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla birlikte, özellikle zanlının lehine olan kararların ardından; devlete, yargıya aslında bürokrasiye karşı bir güvensizliğin oluştuğunu söyleyen ODTÜ Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğundan Sıla, “İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması tartışmaları başladığından beri kampüsteki kadınların ve LGBTİ bireylerin güvenliği meselesi kötüye gitmeye başladı. Kampüste çeşitli şiddet, taciz vb. olaylar yaşanıyor ve maruz kalan kişiler buna dair mücadele etmek isteyerek hukukun çeşitli kurumlarına ya da doğrudan Dekanlığa başvuruyorlar” dedi. Yaşanan taciz olaylarında bazen Cinsel Tacizi Önleme Birimine de başvuruların olduğunu söyleyen Sıla, Cinsel Tacizi Önleme Biriminin temel dayanağının İstanbul Sözleşmesi olduğunu ve şu an bu dayanağın iktidar tarafından ortadan kaldırıldığını anlattı. Şiddet, taciz vb. olayların fakültelerde çok sık görüldüğünü ve devletin tüm kurumlarına bu olayları önlemeye yönelik sorumluluklar veren bir sözleşmenin ikinci defa reddediliyor olmasının fakültelerdeki vakaların daha da artmasına ve okul yönetimlerinin de bunlara daha kolay göz yummasının önünün açabileceğine değinen Sıla, “Geçmişte de genç kadınların kafalarında şiddete, tacize karşı adım atmaya yönelik çeşitli sorular oluyordu. Çünkü yaşadığımız duruma karşı mücadele ettiğimizde genelde yetkili birimlerin umursamamazlığı ya da suçu bizde bulmasıyla sonuçlanıyordu. Bunların hepsini birlikte aşmaya çalışıyorduk” dedi. Sıla, artık genç kadınların şiddet, taciz vb. olaylarla karşılaştıklarında yargıya güvenemedikleri için mücadele etmeye korkabileceklerini ama birlik olunarak bu durumların üstesinden gelinebileceğini söyledi.

‘KADIN SORUNUNUN POLİTİK OLDUĞUNU BİR KERE DAHA GÖRDÜK’

“İstanbul Sözleşmesi bizim bir kazanımımızdı” diyen Delal ise bu kazanımı elde etmek için geçmişte çok fazla mücadele verildiğini anlattı. Genç kadınlar olarak bu sorunu temelden ele alarak çözmek istediklerini anlatan Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğundan Delal, “Yapılan bu hukuksuzluk karşısında bir kere daha kadın sorununun politik bir sorun olduğunu görmüş olduk” dedi. Tek adam yönetimiyle bu sorunun çözülemeyeceğini anlatan Delal, “Hukuka yönelik bir darbe daha görmüş olduk ama kadınların birlik olması gerektiğini, bu sorunun birlik olmadan çözülmeyeceğini, tek adam yönetiminin ve yargının bizim yanımızda durmadığını, erkek egemen bir yargı olduğunu gördük ve biz kadınların bir araya gelip bu hukuksuzluğu beraber yıkabileceğini umuyoruz” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların hukuksal güvencesi olduğunu söyleyen Delal, “Bu karar birçok kadının şiddet, taciz gibi olaylar karşısında daha da korkmasına neden olacaktır. İstanbul Sözleşmesi bizim hukuksal olarak güvencemizdi. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının ve geri kazanılamamasının ardından zanlıların şiddet ve taciz eğilimleri kampüsler içerisinde de artacaktır” diye konuştu.

‘HAKLAR MÜCADELEYLE KAZANILIR’

Cumhurbaşkanı kararıyla kaldırılamayacak bir anlaşmanın kaldırılmasının hukuksuz olduğundan bahseden İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmalar Komisyonundan Başak, “Bu kararın Danıştayın onaylaması ve 2/3 çoğunlukla kabul edilmesi, tek adam yönetimindeki iktidarın keyfiliğinin ve hukuksuzluğunun göstergesidir” dedi. İstanbul Sözleşmesi’ne yaklaşık 2 yıldır saldırılar olduğunu anlatan Başak, “İstanbul Sözleşmesi tüm kurum ve kuruluşlara verdiği sorumlulukla genç kadınların üniversite eğitimi, haklarına yönelik saldırılarda ses çıkarması, psikolojik desteklere erişim imkanları açısından belirli bir destek ve hak sağlıyordu” diyerek kadınların İstanbul Sözleşmesi sayesinde kampüs içinde daha rahat ve güvende olduklarını söyledi. 6284 sayılı Kanun yerine Ankara Sözleşmesi’nin çıkartılacağı söylemleriyle Medeni Kanun’a saldırıların başladığını söyleyen Başak, “Birçok üniversitede Taciz Koruma Birimi yok. İstanbul Sözleşmesi sayesinde kadın mücadelesi ve belli başlı kadın örgütleri yürürlüğe konulmuştu” dedi. “Haklar mücadeleyle kazanılır” diyen Başak İstanbul Sözleşmesi’nin bu hususta çok önemli bir yerde durduğunu söyledi. İktidarın hukuk üzerindeki baskısının çok yoğun olduğuna değinen Başak, “Bu sözleşmenin de kaldırılmasından sonra yargıda kadınların haklarının gasbedileceği kararlar alınacağını düşünüyorum” dedi. Tek adam iktidarının, kadınların haklarına baskısının kadınlar için adaletin güvenilmezliğini gösterdiğini söyleyen Başak son olarak, “Kadınların hakları ve geleceği bir karara ve danıştaya bırakılamaz” dedi.

 

 

ÖNCEKİ HABER

Zaho'da siviller vuruldu, Tahran zirvesinden ne çıktı? | Gündem Politika

SONRAKİ HABER

Urfa’da hekime şiddet uygulayan failin yargılandığı ilk duruşma görüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa