Uluslararası çevre örgütleri Brezilya Çevre Bakanlığını uyardı: İhracat izni Basel Sözleşmesi’ni ihlal eder
Uluslararası çevre örgütleri São Paulo nükleer uçak gemisi için Brezilya Çevre Bakanlığını uyardı: İhracat izni Basel Sözleşmesi’ni ihlal eder.
Fotoğraf: Netmarine.com/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)
Ramis SAĞLAM
İzmir
Brezilya donanmasına ait NAe São Paulo isimli nükleer uçak gemisinin söküm işlemi için İzmir Aliağa’ya getirilmesine ilişkin Basel Eylem Ağı (BAN) adına Jim Puckett ve Gemi Söküm Platformu STK'sı Ingvild Jenssen, 19 Temmuz 2022 tarihinde Brezilya'nın Basel Sözleşmesi’ne uymadığını belirterek, Brezilya Çevresel ve Yenilenebilir Doğal Kaynaklar Enstitüsü’ne uyarı yazısı gönderdi.
Brezilya'dan Türkiye'ye sökümü için gönderilmek istenen São Paulo isimli nükleer uçak gemisinin ihracatına ilişkin, IBAMA tarafından kendilerine gönderilen belgelerin kendilerini ciddi şekilde endişelendirdiği ifade edildi.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER YOK SAYILDI
Tehlikeli Madde Envanter belgelerini ve gemiyi satın alan tersanenin Geri Dönüşüm Planlarını incelediklerini belirten uyarı yazısında, ilk incelemenin sonucunda São Paulo'nun Türkiye'ye ihracatının yasa dışı olduğunu, Brezilya tarafından onaylanmasının Basel Sözleşmesine uyulmaması anlamına geldiğinin altı çizildi.
Geri kazanım amaçlı atık ithalatına ilişkin kısıtlamaların altı çizilen uyarıda, 2872 Sayılı Çevre Kanunu'nun 13. Maddesi gereği tehlikeli atık ithalinin yasak olduğu belirtilerek, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesine tehlikeli atıkların girmesinin yasak olduğu, bazı Tehlikesiz atıkların ithaline kontrole tabi olmak şartıyla izin verildiği bilgisi aktarıldı.
İZMİR PROTOKOLÜNDEKİ ULASAL YASAKLAMALAR
Türkiye’nin imzacı olduğu Barselona Sözleşmesi gibi bilinen protokollerden birinin de İzmir Protokolü olduğu belirtilen yazıda, resmi olarak “Akdeniz’de Tehlikeli Atıkların Sınır ötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolü” olduğu ifade edilerek, bu sözleşmelere uyması gerektiği söylendi.
Basel Eylem Ağı (BAN) ve Gemi Söküm STK (NGO) Platformu yazılarında, “İzmir Sözleşmesine göre taraflar tehlikeli atıkların gelişmekte olan ülkelere ihracını ve transit geçişini yasaklamak üzere, kendi ulusal yetki alanlarında uygun tüm yasal, idari ve diğer tedbirleri almak zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye taraf olarak tüm tehlikeli atık ithalatını ve transit geçişini yasaklayacağı yükümlülüğünü unutmuş görünse de bunları ihlal edemez” hatırlatılması yapıldı.
TEHLİKELİ MADDE ENVANTERİ (IHM) UYUŞMAZLIKLARI
Gemide bulunan atıkların tanımı daha çok Tehlikeli Madde Envanteri (IHM) olarak biliniyor. BAN ve Platform yazısında, kötü şöhretli asbest yüklü Clemenceau’nun kardeş gemisi ile karşılaştırılması yapılarak, şu değerlendirmelere yer verildi; “Grieg Green tarafından hazırlanan son IHM'de asbest miktarının sadece 9,6 ton olduğunu tahmin edildiği belirtiliyor. Bu mümkün olamaz. Bazı atıklar çıkarılmış olabilir fakat yüksek miktarları çıkarmak ve geminin tekrar çekilmesini sağlamak çok zor. Bu tahminlerdeki eşitsizlik aslında araştırılmalıdır. Ve bunu yapması bu kadar zor değil. En nihayetinde Clemenceau’nun kayıtları, Birleşik Krallık'ta söken Able Tersanelerinden talep edilebilecekken, en başında Grieg Green tarafından neden yapılmadı?”
Brezilya'da kanun çerçevesinde gemiden bu çapta asbest bertarafı yapıldıysa ibraz edilmesi talep edildi. Çevre örgütlerinin IHM'yı düzenleyen akredite kuruluş Greens ile yaptığı görüşmede, yapılan asbest örneklerinin, gemiyi inşa eden Fransız Donanması tarafından değil, geminin yeni sahibi Sök Denizcilik tarafından sağlanan belgeler üzerinden yapıldığının ve gerçek asbest miktarı ile belgelenen 9,6 ton arasında büyük bir uçurum olabileceğinin ifade edildi.
“TAHMİNE GEREK YOK, KAYITLARA BAKILSIN”
Clemenceau Gemisi’nin asbest ve tehlikeli maddelerini incelemesi için görevlendirilen Aage Bjorn Andersen'in, 1946’da benzer bir uçak gemisi olan Oriskany ile karşılaştırılınca Clemenceau'nun malzemede 50/ppm konsantrasyondan daha yüksek seviyelerde 165 ton PCB içerdiğine dair tespitleri bulunuyor.
Mevcut IHM'de PCB bulunmamasının mümkün olmadığını, bunun ciddi örnek sayısı ve metot sorunlarına işaret ettiği belirtiliyor. Clemenceau Gemisi’nden çıkarılan atıkların kaydının böyle bir tahmin oyununa gerek kalmayacağı belirtilen yazıda, São Paulo'nun yapımında neler olduğu görüleceği ifade edildi.
“RADYOAKTİF TESTLER NEDEN UYGUN YAPILMADI?”
Uranyum zırhı ile kaplanmış olabilecek bir savaş gemisinin ya da Pasifikteki nükleer bomba testlerinden kalıntılarla temas etmiş olma ihtimali olan bir gemide radyoaktivitenin sadece görsel olarak incelenmesinin şaşırtıcı olduğu belirtildi. Yazıda, duman / Isı detektörleri görsel olarak kontrol edildi ve herhangi bir radyoaktif madde bulunamadığı yönündeki radyoaktivite test cihazları (Geiger Sayaçları) ile neden yapılmadığı soruldu.
“FLORESAN IŞIK TÜPLERİ NE OLACAK?”
Uyarı yazısında, IHM'den gelen diğer açıklamalara güvendiklerinde bile, 10 bin cıva yüklü floresan ışık tüpü olduğunu, bunlarında Türkiye’de ne olacağı sorulmuş. Bu aydınlatma armatürlerinin balastları, soğutucu olarak yaygın kullanılan PCB sıvısı tipte olup olmadığı sorulan yazıda, yine raporların tahminine göre São Paulo'da 644 ton kurşunlu ve kuşun kadmiyum karışımı boya gibi ağır metal olduğu ve bu miktarın çok ama çok fazla olduğu tespiti yapıldı. Ayrıca 20 ton yüksek derecede toksik organokalay bileşiği olduğu tahmin ediliyor. Böylesi miktarlardaki maddeler ciddi bir atık dönüşüm süreci isteyeceğinin altı çizilirken, Türkiye’nin bu yapıda olmadığı belirtilmiş.
“BREZİLYA BELGELERİN DOĞRULUĞUNDAN EMİN Mİ?”
Brezilya’ya, ihracatçı ülke bildirim belgelerindeki bilgilerin (IHM gibi) gerçeğe uygunluğundan emin olma zorunluluğunu hatırlatılan yazıda, Grieg Greens'in Envanter listesine göre pek çok cevaplanmamış soru olduğu belirtildi. Basel Sözleşmesi'ne göre ihracata izin vermeden önce Brezilya'nın Sök Denizcilik'in sunduğu Geri Dönüşüm Planındaki bilgilerin de doğruluğundan ve çevresel ve sosyal yönetim kapasitesinin bu denli yaşlı ve toksik bir gemiyi ihlal yaratmadan sökmeye yeterli olduğundan emin olmak zorunda olduğu söylendi.
IHM doğru bile olsa, geri dönüşüm planında özellikle atık yönetim planı ve tehlikeli malzeme bertarafı kapasiteleri hakkında çok az bilgi bulunduğu hatırlatılan ifade edildi. Atık yönetimine dair zikredilen tek kurumun asbest yüklenicisi olduğu belirtilen yazıda, “Yüklenici tarafından bu asbestin nasıl bertaraf edileceğini, ilgili tesislerin (örneğin çöp sahası) uygun metodolojiyi kullanıp kullanmadığını bilmiyoruz" denilirken, asbest söküm uygulamalarında Türkiye'de çok ciddi sorunlar olduğuna dair kanıtlardan bahsedildi.
TRANSİT ÜLKELERİN HABERİ YOK
Basel Sözleşmesine göre, atıkların uluslararası sulardan geçirilmesi transit ülkelerin onayına bağlı. Cebelitarık Boğazı'ndan geçişi kontrol eden İspanya, Portekiz ve Birleşik Krallık'tan bu tarz bir onay alındığına dair bir belge ibraz edilmemiş olmasının da ihracat izninin verilmesine bir başka engel olduğu ifade edildi.
İlgili tersanenin AB onaylı gemi geri dönüşüm tersaneleri listesinde yer alması bir miktar güven sağlayabileceği ifade edilirken, AB onaylı bir tersane, AB mevzuatının gerektirdiği şekilde AB bayraklı olmayan bir gemi için AB takip izlemesinin gerçekleştirileceğini garanti etmeyeceği söylendi. Onaylanmış bir tersanenin ve indirme yönteminin São Paulo gibi büyük bir geminin zorluk ve ölçekleri açısından üstünden gelememesi oldukça ihtimal dahilinde olduğu söylenerek, Brezilya’nın bu ihracattan vazgeçmesi talep edildi.