Adanalı kadınlar: Kabul ettirene kadar İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz
Danıştayın İstanbul Sözleşmesi kararına tepki gösteren Adanalı kadınlar kararın kadınları toplumsal hayattan uzaklaştırmayı hedeflediğini, İstanbul Sözleşmesi için mücadele edeceklerini söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Tuğba EROĞLU
Volkan PEKAL
Adana
Danıştay 10 Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi kararını Adana’da kadınlara sorduk. Mahkemelerde ceza indirimleri ile kadın cinayetlerinin daha fazla teşvik edileceğini dile getiren kadınlar, bunun sadece cinayetle bitmediğini, kadınların kendilerini sokakta güvende hissetmediklerini, ve bu kararın kadınları toplumsal hayattan uzaklaştırmayı da hedeflediğini anlattılar. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi için mücadele edeceklerini söyledi.
"ŞİDDET KARŞISINDA ASLA SUSMAMALIYIZ"
Tek başına İstanbul Sözleşmesi’nin kadın cinayetlerini bitirmese de caydırıcı bir etkisi olduğunu dile getiren Nadide Esen, “Ülkemizde 5 kadından biri şiddet görüyor. Sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik şiddet de görüyor. Mesela ben dışarı çıktığımda belirli bir saatten sonra huzursuz oluyorum, mahalle arasında yürüyemiyorum, bakışlardan rahatsız oluyorum. Ülkemizde kadını yeri yok. Temel sebep bu” dedi. Her şeye rağmen kadınların erkekler karşısında susmaması gerektiğini dile getiren Esen, “Kadınlar sustuğu sürece bu şiddet devam ediyor. Kesinlikle susmamalıyız, hakkımızı savunmalıyız. Demokratik bir ülkede yaşıyoruz, kadın, erkeğin eşit olduğunun söylendiği bir ülkede yaşıyoruz. Erkeğin hiçbir üstünlüğü yoktur. Susmamalıyız, şiddet karşısında asla susmamalıyız, hakkımızı savunmalıyız” şeklinde konuştu.
"YOLDA TEDİRGİN YÜRÜMEK İSTEMİYORUM"
Bir gecede sözleşmeden çıkıldığını dile getiren Deniz Kaçakçı, “Kadına yönelik şiddetin günden güne arttığı bir dönemde olmaması gereken bir durumdu. Kadın cinayeti haberlerini görünce ‘Benim de başıma gelebilir’ diye düşünüyorum. Yolda yürürken tedirgin yürüyorum. Akşam dışarı çıkarken tedirgin oluyoruz, ‘Ne giyeceğim?’ Elbise giymek istiyorum mesela ama düşünüyorum, tedirgin oluyorum. Akşam eve döneceksem saatlerimi planlamak zorunda kalıyorum. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadınları ikinci plana atılmasını teşvik etti.” dedi.
"BU KARARDAN SONRA KARAMBOLE YAŞIYORUZ"
Verilmiş en yanış kararlardan birisi olduğunu dile getiren Meral Yazgan, “Her zaman kadınlar ikinci plana atılıyor. Bu davanın reddedilmesi demek kadınların yine ikinci plana atılmak istendiği anlamına geliyor. Kadın cinayetlerinin önüne sadece bir kararla geçilebileceğini düşünmüyorum, düşünce yapısının değişmesi gerekiyor. Sözleşmede kalınsaydı en azından ağır yaptırımlar olabilecekti. Kadın davalarında ceza indirim yapılmayacaktı. Şimdi her türlü indirim yapılacak. Yaşıyoruz ama karambole yaşıyoruz. Kadınlar şu andan itibaren kendilerine sahip çıkmalı” dedi.
"KABUL ETTİRENE KADAR MÜCADELE DEVAM EDECEK"
Kadını koruyan bir sözleşme olduğu için İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının karşısında olduğunu dile getiren Hülya Çelik, “Sözleşmeden çıkılması şiddeti destekleyen ve kadının toplunda kadının var olmasını reddeden bir kitle ve siyasi anlayışın var olduğunu düşündürüyor. Zaten katillerin ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları bir tablo vardı. Sözleşme bir nevi engelleyiciydi” dedi. Kadınların çoğunun bu kararı reddetmeye devam edeceğini dile getiren Çelik, “Neden toplumda kadınlar mağdur edilsin, neden ikinci olana atılsın? Kadınları yok etme gücünü kendilerinde görebiliyorlar. Kimse bir kadının hayatına son verme hakkına sahip değil. İstanbul Sözleşmesi uygulanırsa bunları kendisine hak gören kitlenin önüne geçilebilecek. Bunun için mücadele eden bilinçli bir kadın topluluğu var. Bundan sonra kabul ettirene kadar kadınların mücadelesi devam edecek. Ama geç ama yakın ta ki kazanana kadar mücadelemiz devam edecek” dedi.
“KADINLAR HER ALANDA KISITLANMAK İSTENİYOR”
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile kadın ölümlerinde artış olacağını dile getiren Gül Ayna, “Sözleşmenin iptali ile birçok kadın mağdur olacak. Kadınları daha savunmasız hale getirdi. Özellikle de eşi ile olaylı şekilde ayrılma noktasında olanlar, şiddet görenler daha çok mağdur olacak. Her zaman vardı ama bu dönemlerde daha çok arttı ve kadın cinayetleri daha çok artacak” dedi. Neden toplumda kadınlar mağdur edilsin, neden ikinci plana atılsın? İstanbul Sözleşmesi uygulanırsa bunları kendisine hak gören kitlenin önüne geçilebilecekti” dedi. Kadınların her alanda kısıtlanmak istendiğini ifade eden Ayna, “Kadına evde otursun, çocuğuna baksın. Evinin işini görsün, kocaya hizmet etsin gözüyle bakılıyor. Bu şekilde olsun istedikleri için kaldırıyorlar. Kadınların her alanda daha aktif olmasını isterim. Kadın her alanda kendisini ispat edebilmeli” diye konuştu.