24 Temmuz 2022 03:45

Asbest gerçeği: Aliağa'da her yıl onlarca Sao Paulo sökülüyor

Asbest Söküm Uzmanı Deniz İpek, Aliağa'da sökümü gerçekleşecek ‘NAe Sao Paulo’ isimli uçak gemisinin yaratacağı çevre kirliliğini ve asbest gerçeğini yazdı.

NAe São Paulo savaş gemisi | Fotoğraf: Wikimedia Commons

Paylaş

Deniz İPEK*

Brezilya donanmasına ait ‘NAe Sao Paulo’ isimli uçak gemisinin gövdesi, açık artırmayla Türkiye'deki gemi söküm tersanesi Sök Denizcilik ve Tic. A.Ş.'yi temsilen Rio de Janeiro şirketi Cormack Maritima tarafından satın alındı. Şirket hizmet dışı bırakılan geminin mayıs-haziran ayları arasında sökülmek üzere İzmir Aliağa'ya gönderileceğini açıkladı. Sao Paulo 31,5 bin groston tonajlı, 280 metre uzunluğunda ve 62 yıllık bir nükleer-askeri uçak gemisi. Dünyadaki gemiler askeri-ekonomik ömürlerinin sonuna geldiğinde sökülüyorlar. Uçak gemisi olarak da kullanılan bu gemide 900 tondan fazla asbest ve asbest içeren malzeme olduğu biliniyor. Sorun sadece asbest de değil. Söküm aşamasında tehlikeli kimyasal bileşikler ve kirleticiler (PAH, PCH, TBT), ağır metaller, ağır yağlar, dioksinler, furanlar ve nükleer bulaşların açığa çıkacak olması ve bunlar asbestten daha da tehlikeli. Asbest lifi konsantrasyonlarının ise çok azı bile akciğerde yara benzeri dokuların oluşmasına, çok uzun vadede (40 yıla kadar) akciğer kanseri veya solunum organlarını çevreleyen tabakalarda görülen kanserlere yol açıyor. Aliağa'da Çevre Bakanlığı'nın verilerine göre 2016-2021 arası beş yılda 714 gemi söküldü ve oldukça az olduğu ifade edilen; 250 tonu asbest olmak üzere, 74 bin 325 ton tehlikeli atık bertaraf “usulüne” göre bertaraf edildi. Yani Aliağa'da her yıl onlarca Sao Paulo sökülüyor.

GEMİNİN İKİZİ DE VARDI

'NAe Sao Paulo' hikayesine bakacak olursak bu geminin bir de ikizi var. Bakan Murat Kurum’un "900 ton değil, 9 ton asbest var" dediği Sao Paulo gemisinin ikizi Clemenceau, sökümündeki skandallarla ve barındırdığı 760 ton asbestle gündeme gelmişti. Fransız uçak gemisi Clemenceau aynı tersanede, aynı tekniklerle, aynı ölçülerde üretildiler. Clemenceau, 2003 yılında Türkiye'ye (İspanya'dan geçerek) geldi ama tehlikeli atıkların Avrupa dışına ihracını yasaklayan Avrupa Birliği mevzuatı ve uluslararası mevzuat çerçevesinde Türkiye karasularından geri çevrilmişti. Akıbeti hala belirsizliğini koruyan Clemenceau’nun sökümüne kadar ki yargı süreci ve geminin sökümüne karşı sürdürülen mücadele Sosyolog Annie Thébaud-Mony’nin farklı işkollarında asbest kaynaklı ölümleri tanıklıklarla ele aldığı Çalışmak Sağlığa Zararlıdır adlı kitabında “Clemenceau Destanı” başlığıyla detaylıca aktarılmıştı.

GEMİ SÖKÜMÜ SAHİLDE GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Gemi söküm işlemleri ağırlıklı olarak Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Türkiye ve Çin’de yapılıyor. Gemi söküm işlemleri ilkel, standart altı koşulları olan gemi söküm işletmelerinde yapılıyor, özellikle Bangladeş’teki işletmelerde sık sık ölümlü iş kazaları meydana geliyor. Güney Asya’da bulunan hiçbir gemi söküm tesisi AB onayı için gerekli güvenlik ve çevre gereksinimlerini yok. Türkiye’deki gemi söküm işlemleri İzmir Aliağa’da bulunun gemi söküm işletmelerinde yapılıyor. Bu işletmelerin; emniyet, güvenlik, çevreye, halk sağlığı konularında, uluslararası mevzuatlara da uyum sağlamıyor. Gemi sökümüne ilişkin 25396 sayılı Gemi Söküm Yönetmeliği göre hurda gemilerin gas-free ve deratizasyon işlemlerinin, gemiler söküm bölgesine getirilmeden önce yapılmış olması gerekiyor, gemilerin sıvı atıkları, sökülecek geminin yanına yanaştırılacak yüzer duba ve benzeri veya karadan yanaştırılacak sıvı atık toplama tankına gerekli çevre, sağlık ve güvenlik önlemleri alınarak boşaltılacağı emrediliyor. Gemi sökümü, gelişmiş ülkelerde kuru havuzlarda yapılırken, Türkiye’de karaya oturtulmuş gemilerin sahilde sökülmesi ile gerçekleştiriliyor. Gemi söküm işletmelerinden petrol ve yağ, ağır metaller, polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), poliklorlu bifeniller (PCB), asbest, organotin bileşikler ve dioksin gibi kirleticiler çevreye bulaşıyor. Söküme gelen geminin sintine sularında, gemi tipine bağlı genel olarak, dizel yakıt, yağlama yağları, gres yağı, çözücüler, boyalar, temizlik maddeleri bulunabilir. Bu maddeler bulaştıkları ortamlarda kirliliğe neden olur ve canlı hayatını önemli derecede etkiler. Yine sökümü yapılan gemilerden çevreye evsel nitelikli atık sular da bulaşmakta ve bu atık sular özellikle kıyı sularında organik madde, azot ve fosfor artışına neden olur. Asbest yanmazlık özelliği, yalıtım güçlü kimyasal olarak nötr olmasından dolayı gemilerde makine dairesinin, mürettebat kamaralarının yalıtımında, boruların ve elektrik kablolarının izolasyonunda kullanılmıştır. Asbest fiberleri havada solunur durumda olduğunda insan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli ve öldürücü hastalıklara neden olur. Solunan fiberler akciğer kanserine varan çeşitli hastalıklara yol açarlar. Özellikle gemi inşa ve gemi söküm işlerinde çalışan işçilerde, gemi söküm alanlarından etkilenen çevrede yaşayanlarda mezatolemya(akciğer zarı kanseri) ve akciğer kanseri gibi hastalıklarının oluşma riski oldukça yüksek.

AFET SONRASI KOŞULLAR SINIFLARA GÖRE CAN ALIYOR

Afetler herkese eşit davranırken, öncesi ve sonrasındaki yaşam koşulları sınıflara göre can alıyor. Deprem sonrası süreçler veya pandeminin hemen sonrası yaşananlar. Destek önlemleri de hep tekelci burjuvalar için. Şirketlere her ülkede çuvalla para akıtıldı destek diye, Türkiye’de işçiye düşen zar zor günlük 39 TL oldu! Deprem de bir afet ve sınıflar karşısındaki kıyıcılığı açısından salgından farkı yok. Deprem Uzmanı Prof. Ahmet Ercan açık konuştu: “Deprem zengini öldürmez, yoksulu öldürür”! 1999 depreminde ölenin haddi hesabı yoktu. Körfezin çoğu yerleşim yerinde taş üstünde taş kalmamıştı. Gerçekten ayakta kalan bina sayılıydı. Derince yakınlarında, yıkıntıların ortasında bir bina ise, bir çizik bile almamacasına dimdik ayaktaydı. Hani, o dışarıdan içerisi görünmeyen camla kaplı çelik konstrüksiyon binalardan. Sabancı Holdingindi. Kirletme, talan, vahşi madencilik ve tahribat yoluyla pek de doğal olmayan ama doğadan gelen afet yaratmaya, zaten doğal olarak olacak olan afeti “çok büyük afetlere” dönüştüren sermaye sınıfının doğaya müdahalesi ve sömürüsüdür.

İNİSİYATİF ALMA ZAMANI

Gemi sökümü ile oluşacak çevre ve halk sağlığı sorunları tabi ki doğal afet değil. İşçi kanı üzerinden yükselmiş bir sektörde, ağır sömürü, çevre tahribatı ve doğa talanı pahasına; gemi hurdalarının yeniden inşasıyla elde edilen ticari metalara el koymaya çalışan sermaye ve onun devletlerinin ekolojik yıkımıdır. Siyaset kanallarının halka kapatıldığı her yerde fatura ona kesiliyor. Demokrasi ne kadar azsa, emekçi inisiyatifi ne kadar köreltilmişse fatura o kadar kabarık oluyor 'NAe Sao Paulo’ örneğinde olabileceği gibi. Kirlilik demokratik bir şekilde dağılmıyor şu sömürü çağı kapitalizmde. Asbestli uçak gemisi Clemenceau'nun Asya'da işçi hayatını hiçe sayarak sökümünün önlenmesi ve geminin geri döndürülmesi, birçok ülkeden katılımcıyla birlikte uluslararası mücadele sonucu oldu. İşçi sınıfı, halk, Aliağalılar başta olmak üzere inisiyatifi ele almalı ve bu süreçte uluslararası işçi dayanışması şimdiden örgütlenmeli.

* Asbest Söküm Uzmanı

ÖNCEKİ HABER

Bolu'da zehirlenme vakalarının yaşandığı köyde 1 kişi hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Prof. Dr. Alp Ergör: Gemi söküm işçileri asbest tehlikesiyle sürekli karşılaşıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa