Ölüm gemisiyle gündemde olan Aliağa’da 2013'ten beri en az 97 işçi hayatını kaybetti
Asbestli "ölüm gemisi" Sao Paulo'nun söküm için getirilmek istendiği Aliağa’da 2013-2022 yılları arasında en az 97 işçi, ezilme, patlama, zehirlenme, asbest gibi sebeplerle hayatını kaybetti.
İnfografik: İSİG Meclisi
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, asbestli "ölüm gemisi" Sao Paulo'nun söküm için getirilmek istendiği İzmir Aliağa'daki iş cinayetlerine dair rapor yayımladı. Rapora göre 2013-2022 yılları arasında Aliağa'da en az 97 işçi, ezilme, patlama, yüksekten düşme, zehirlenme, asbest gibi sebeplerle hayatını kaybetti.
Sao Paulo uçak gemisinin sökümüne birçok ülkesinde onay verilmediği belirtilen raporda, "Bu geminin sökümüne izin verilmesi, Türkiye’nin nasıl bir çöplük haline getirildiğini göstermektedir. Bu alanda yarıştığımız ülkeler ise Bangladeş, Pakistan ve Hindistan" denildi.
Aliağa Gemi Söküm Tesisleri’nde 22 Haziran’da parçalanan “Gökhan Han” adlı gemide asbest tespit edildiğinin Asbest Söküm Uzmanları Derneği ve Ege İşçi Birliği tarafından açıklandığı hatırlatan raporda, "Asbestin havaya dağılmasını engelleyen donanımla işçiler için koruyucu kıyafet ve ekipman olmadan sökümü yapan Kılıçlar Gemi Söküm Firması’nın üretiminin durdurularak işçilerin sağlık taramasından geçirilmesi istenmişti" denildi.
ALİAĞA GEMİ SÖKÜM SEKTÖRÜNDEKİ ÖLÜM ORANI TÜRKİYE GENELİNİN 30 KATI!
Verilerinin yüzde 69’u ulusal basından; yüzde 31’i ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından derlenen rapora göre, 2013 yılından 2022 yılının ilk altı ayına kadar olan dönemde Aliağa’da en az 97 işçi hayatını kaybetti.
Rapora göre Aliağa'daki iş cinayetlerinin yüzde 28’i gemi sökümde, yüzde 27’si de metalde gerçekleti. İlçede 1500 civarında gemi söküm işçisi bulunduğu anımsatılan raporda "Oran olarak baktığımızda Aliağa gemi söküm sektöründeki ölümlerin oranının Türkiye’de resmi olarak açıklanan işçi ölüm oranının 30 katına denk geldiğini belirtirsek durum daha iyi anlaşılacaktır" denildi.
Yaşamını yitiren işçilerin çoğunlunun taşeron işçiler olduğu belirtilen raporda, "Son on yılda iş cinayetlerinde ölenlerin 8’i sendikalı işçiydi. Bu da oransal olarak tespit ettiğimiz ülke ortalamasının 3-4 kat üzerinde" bilgisi paylaşıldı.
İŞ CİNAYETLERİNİN YILLARA GÖRE DAĞILIMI
Son 10 yılda Aliağa’da gerçekleşen iş cinayetlerinin yıllara göre dağılımı şöyle: 2013 yılında en az 7 işçi, 2014 yılında en az 3 işçi, 2015 yılında en az 7 işçi, 2016 yılında en az 14 işçi, 2017 yılında en az 15 işçi, 2018 yılında en az 14 işçi, 2019 yılında en az 7 işçi, 2020 yılında en az 14 işçi, 2021 yılında en az 11 işçi ve 2022 yılının ilk altı ayında en az 5 işçi hayatını kaybetti.
İŞ CİNAYETLERİNİN İŞKOLLARINA GÖRE DAĞILIMI
Son 10 yılda Aliağa’da gerçekleşen iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:
- Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 27 işçi
- Metal işkolunda 26 işçi
- Petro-Kimya, Lastik işkolunda 15 işçi
- İnşaat, Yol işkolunda 12 işçi
- Taşımacılık işkolunda 4 işçi
- Tarım, Orman işkolunda 2 emekçi
- Ağaç, Kâğıt işkolunda 2 işçi
- Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 2 emekçi
- Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi
- Belediye, Genel İşler işkolunda 2 işçi
- Madencilik işkolunda 1 işçi
- Çimento, Toprak, Cam işkolunda 1 işçi
- Enerji işkolunda 1 işçi hayatını kaybetti.
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENLERİNE GÖRE DAĞILIMI
Son 10 yılda Aliağa’da gerçekleşen iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:
- Ezilme nedeniyle 27 işçi
- Patlama, Yanma nedeniyle 19 işçi
- Yüksekten Düşme nedeniyle 13 işçi
- Trafik, Servis Kazası nedeniyle 8 işçi
- Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 8 işçi
- Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 6 işçi
- Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 4 işçi
- Şiddet nedeniyle 3 işçi
- Elektrik Çarpması nedeniyle 2 işçi
- Kesilme, Kopma nedeniyle 2 işçi
- İntihar nedeniyle 1 işçi
- Kovid-19 nedeniyle 1 işçi
- Diğer nedenlerden dolayı 3 işçi hayatını kaybetti…
ASBEST NEDİR?
Asbest (amyant), ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, silikat kristallerden oluşan lifli yapıda bir mineraldir. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra ısıyı ve elektriği yalıtması, sürtünmeye ve asit gibi maddelere dayanıklı olması nedeniyle sihirli mineral olarak tanınmaya başladı ve endüstride geçmişte üç binden fazla alanda kullanıldı. Fakat 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra insan sağlığına önemli zararlar veren ve kanser hastalığına sebep olan bir madde olduğunun tespit edilmesi ile asbest maddesi için öldürücü toz tanımlaması yapıldı.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı, her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırır. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, "kesin kanserojen" tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırıldı.
Bugün pek çok ülkede ve pek çok alanda kullanımı kısıtlanmış/yasaklanmış durumda. Ülkemizde de asbest kullanımı 2010 yılı itibarıyla yasaklandı.
Bu gelişmelere rağmen, DSÖ verilerine göre dünyada 125 milyon kişi çalışma ortamlarında asbeste maruz kalmakta ve ILO verilerine göre her yıl 100 bin işçi, çalışma ortamlarında asbeste maruz kalmalarının yol açtığı hastalıklar nedeni ile ölmektedir.
Asbestin solunum sistemi başta olmak üzere sağlık üzerine iki grup etkisi vardır: Kanser dışı hastalıklar ve kanserler.
Asbestin yaptığı kanser dışı hastalıkların başında akciğerlerde sonuçta nasırlaşmaya ve solunum yetmezliğine giden bir pnömokonyoz olan asbestozis; akciğerlerin üzerindeki zarda kalınlaşmalar, kireçlenmeler, akciğer zarlarında su toplanmasıdır. Asbest ayrıca akciğer ve akciğerin üzerindeki zarın kanseri (mezotelyoma) başta olmak üzere değişik organ kanserlerine de neden olur. Özellikle bu kanserlerden mezotelyoma günümüzde tam bir tedavisinin olmaması nedeniyle en ağır ve öldürücü olanıdır.
Asbeste ilk maruziyet ile bu kanserlerin gelişmesi arasında geçen süre bazı kişilerde 40 yılı geçebilmektedir. Özellikle beraberinde kişi sigara da içiyorsa akciğer kanseri riski 90 kat artmaktadır.
Asbest kullanımı yasaklanmış olmasına rağmen eski maruziyetlerin etkisinin önümüzdeki 30-40 yıl devam edeceği bilinmektedir.
Sadece işçiler ve bölgede çalışan, bir nedenle orada bulunan kişiler değil aileleri de ciddi risk altında. Çünkü asbest lifleri maruz kalan kişilerin giysileri ile ev ortamına taşınabiliyor.
HASUDER’in açıklamasına göre Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı dokümanında 2012 yılında asbest ile kırsal alanda temas etmiş 1 milyon kişinin olduğu ve bunların yaklaşık yüzde 33’ünde asbest nedenli hastalıklar gelişecek ölçüde asbest ile temas olduğu ve toplamda 473 köyde asbest içerikli toprak kullanıldığı belirtilmektedir. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)